Bu gece Genç Bakış’ın konuğu dünyaca ünlü doktorlarımızdan Prof. Dr. Murat Tuzcu. Tuzcu biliyorsunuz aynı zamanda Milliyet yazarı. En karmaşık konuları bile çok sade bir dille anlatıyor. Anlattıkça da daha çok bilgileniyoruz, bilgilendikçe de sağlığımızı daha bir ciddiye alıyoruz.
Her ne kadar son günlerde hemen her ailede en az bir kişi “keçi“ gribi mağduru olsa da, o gelip geçici. Asıl sorun meğerse kalbe yönelik rahatsızlıklarmış.
Eskiden kalp ve damar hastalıkları, sadece yetişkinlere yönelikti. Şimdi ise genç yaşlı dinlemiyor. 20’li yaşlarda yüksek tansiyonun pençesine düşen yüz binlerce gencimiz var...
Rakamlar aman dikkat diyor
Programla ilgili olarak istatistiki bilgilere baktığımızda, adeta ürktük.
Tamam, ülke olarak pek çok konuda olduğu gibi sağlıktan da sınıfta kaldığımızı biliyorduk ama bu kadarını da tahmin etmiyorduk. İşte bu konudaki çarpıcı rakamlardan bazıları:
Türkiye’de her yıl 205 bin insan kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor.
50 yaş altı kalp krizi geçirme sıklığında Avrupa Birliği ortalaması yüzde 12.7 iken, bu oran Türkiye’de yüzde 20’leri buluyor.
Avrupa da hiç hareket etmeyen hasta oranı yüzde 10 iken Türkiye de bu oran yüzde 25.
Türkiye, Avrupa da en düşük hdl yani iyi kolestorol oranına sahip 3. ülke.
Ve Türkiye’de obezite sıklığı oranı yüzde 35.
Avrupa’da en çok sigara tüketilen 2. ülke durumundaki Türkiye’de, kötü kolesterol oranları da normal değerlerin üzerinde.
Kalp hastalıkları kadınları daha fazla tehdit ediyor ve Türkiye’de kadınların bel kalınlığı ortalaması 98 santime ulaşmış durumda.
Stres en büyük tehlike
Bu gece Murat Tuzcu’ya en fazla yöneltilecek soru, muhtemelen, kalbimizi zorlayan etkenler olacak. Bunların başında da çağımızın belası stres ve yeme alışkanlıklarımız gelecek. Her ne kadar sokak röportajlarında hiç kimse yemeklerimizi “kabahatli“ ilan etmese de tehlike sınır tanımıyor.
Gün geçtikçe daha az hareket ediyor, gittikçe şişmanlıyoruz...
Trafik, iş gibi stres faktörleri giderek ağırlaşıyor...
Gittikçe daha az uyuyor, daha düzensiz besleniyoruz.
Yasak genişliyor ama sigara tüketimi bir türlü düşmüyor...
Kötü kolesterolü yükseltip iyi kolesterolü düşüren trans yağ tüketimi konusunda hala alınmış önlemlerimiz yok.
Ve mutfağımızda kebap-kırmızı et hâlâ baş köşede...
Zeytinyağı denince aklımıza hâlâ sadece salata geliyor, tereyağı denilince baklava, börek, pilav...
Ve en kötüsü obezite en çok çocuklar arasında yaygınlaşıyor, okul kantinleri bir türlü sağlıklı beslenme yeri haline gelemiyor.
Peki, bu yaşam biçimine kalbimiz ne kadar dayanabilir?
Yılda 17 milyon kişi ölüyor
Dünya genelinde kalp ve damar hastalıkları yılda 17 milyon insanın ölümüne yol açıyor.
Bilim hastalıktan korunmak için çarpıcı reçeteler veriyor.
Kalbimizi korumak için nasıl yaşamalıyız?
Türkler neden Avrupalılardan daha fazla kalp hastalığına yakalanma riski altında?
Bilgisayar başında geçirilen saatler kalbimize dost mu düşman mı?
Haftada 1 gün halı sahada maç yapmak ya da aklına estikçe yürümek spor sayılır mı?
Koşu bantları kalbimize dost mu düşman mı?
Mutfakta nelere dikkat edersek daha çok yaşarız?
Stresle mücadele etmek için neler yapabiliriz?
Son derece sağlıklı yaşasak bile ırsi nedenlerle kalp krizi tehdidi altında mıyız?
Düzeni yemek düzenli uyku kalbi korumak için yeterli mi?
Bugünün teknolojisiyle gelecekte kalp krizi geçirip geçirmeyeceğimizi anlamak mümkün mü? Bütün bu soruların cevabını merak ediyorsanız, biraz uykusuzluğu göze alacaksınız ve bu gece oturup Genç Bakış’ı izleyeceksiniz.
Dizilerin verdiği “keyfi“ vermez ama, ömrünüze ömür katacağı kesin.
Böylesi programlar bazen kendimizle yüzleşmemize vesile olduğu için izlemekten kaçıyoruz ve en büyük kötülüğü de böylelikle kendi kendimize yapıyoruz.
Oysa koruyucu hekimlik için bilgilenme şart ve bu yüzden başka programları bilmem ama bu programı özellikle izlemelisiniz.
Düzce Üniversitesi’nde gerçekleşecek programda, öğrencilerin yanı sıra ekran başındaki izleyicilerden de bol bol soru alacağız.
Özetin özeti: Hem kendi hem de yakınlarınızın sağlığını biraz olsun ciddiye alıyorsanız, bu gece sizi Kanal D’ye bekliyoruz...
