Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas GÜÇLÜ

YÖK, ÖSYM ve Milli Eğitim Bakanlığı, yani Türk eğitimine yön verenler, büyük bir şaşkınlık içerisindeler. Hata yapmadan, velileri, öğrencileri canından bezdirmeden iş yapmıyorlar. Bir ara, "MEB, Milli Eğitim Bakanlığı mı, yoksa Milli Eziyet Bakanlığı mı?" diye bir yazı yazmış ve olağanüstü olumlu tepki almıştım. Çünkü eğitimle ilgili kurumlara işi düşüp de eziyet çekmeyen yok gibi.
Milli Eğitim Bakanlığı dün, alelacele okullara birer yazı göndererek lise 1'de iki yıl üst üste kalıp, okuldan atılan öğrencilerin listesini istedi. Belli ki, çektirdikleri eziyeti yeterli bulup, affedecekler. Bunu, bu kadar yıpratmadan, bu kadar eziyet çektirmeden yapsalardı, çok daha iyi olmaz mıydı?..
Benzer bir eziyeti de ÖSYM çektiriyor. Mahkemeden döneceği yüzde yüz kesin olan bir yanlışı öğrencilere dayatmaya çalışıyor. Sınava yeni girene fazla puan vermek, dünyanın neresinde var ki, böyle bir yanlış uygulamaya gidiyor. Bu ÖSYM ve YÖK'ten her şey beklenir. Onlar değil mi ki, "çok özel" kontenjanlarla, birtakım çevrelere, ülkelere tepeden inme ek kontenjan hakkı tanıyan...
Nüfusun üçte, dörte birinin öğrenci, dörte ikisinin de veli olduğu bir ülkede, siyasilerin eğitimi ciddiye almaları gerekir. ANASOL D hükümeti başlangıçta, 8 yıl yasasıyla eğitimi ciddiye alır gibi oldu. Ama sonraki gelişmeler, bu konuda samimi olmadıkları kanısı uyandırmaya başladı.
Yılmaz, Ecevit ve Gürüz üçlüsünün üniversite giriş sınıvlarıyla ilgili yeni düzenlemeyi sil baştan yeniden ele almaları gerekir. Eğer bu düzünlenme doğru mantığa oturtulmuş olsaydı, geçen yıl uygulanırdı. Demek ki, kendileri de inanmıyorlardı ki, ertelendi. Şimdi sormak gerekir, "Geçen yıl sınava giren öğrencilerin kurtulduğu bu sistemin cezasını, neden bu yıl sınava girecekler çeksin?.."
Yanlıştan dönmek bir fazilettir.
En büyük yanlış ise, yanlışta ısrardır. Ve bu konuda hem Milli Eğitim Bakanlığı, hem de YÖK ve ÖSYM ısrarcı bir tutum içerisinde.
Başbakan Yılmaz ve Başbakan Yardımcı Bülent Ecevit'ten, kamuoyunun 8 yıl konusunda gösterdiği tutarlılığı ve kararlılığı bu konuda da göstermesini bekliyor. Eminiz ki, konuyu biraz yakından inceleseler, birkaç veli ve öğrenciyle konuşsalar, kendilerine "en doğrusu bu" diye sunulan seçeneklerin ne kadar yanlış olduğunu göreceklerdir.
Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'dan ise umudu kestik. Kendisine altın bir tepsi de sunulan olanakları, nedense görmek istemiyor. 8 yıl konusunda yasaysa yasa çıktı, paraysa para akmaya başladı. Ama hala bir arpa boyu yol alınmış değil. Ağzını açmadan, icraata başlamadan, her halde o koltukta bir başkasını göreceğiz.
Sayın Bakan, o koltukta ortalama oturma süresi 1, 1.5 yıl. Daha fazla oturan çok az. Ne yapacaksan, yap da artık görelim...

Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr