Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye eğer bir uzlaşma arıyorsa, bu işe önce katsayılardan başlamalı. Katsayılar konusunda orta yolu bulamayan bir Türkiye’nin, Anayasa değişikliği konusunda konsensüs sağlaması çok zor. İşte bu yüzden, iktidarı ve muhalefetiyle, YÖK’ü ve yargısıyla, kangrene dönüşen bu soruna, artık bir çözüm üretmesi gerekiyor...
YÖK Genel Kurulu, Danıştay’ın katsayıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararını bugün toplanarak masaya yatıracak.
YÖK Başkanı Özcan daha önce bu konuda A’dan Z’ye kadar çok farklı planlarının olduğunu söylemişti. Umarız artık, en uygulanabilir ve en yasal olanını gündeme getirir. Yoksa yine yargıdan dönecek bir karar sınav sürecini de tehlikeye sokar ki, bunun da yeni bir kaosun ötesinde kimseye yararı olmaz.
Danıştay’ın daha önceki iptal kararlarının gerekçeleri ortada. YÖK’ün yeni katsayıları belirlerken bu gerekçeleri göz önünde bulundurmasında sonsuz yarar var. Hatta YÖK bu konuda keşke Danıştay’dan danışmanlık hizmeti alsa. Sonuçta her ikisi de anayasal kurumlar. Görüş alışverişinde bulunmalarından daha doğal ne olabilir ki! Yeter ki çözüm üretsinler...
Peki, bu konuda doğru olan ne? Şu an için en önemli argüman, hukuka uygun olması. Danıştay’dan dönmemesi.
Daha önceki katsayı tartışmalarında olduğu gibi yasal düzenlemeler yine son dakikaya bırakıldı. Hep böyle oluyor. Amaç üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi hiç belli olmuyor. Oysa istenseydi tüm bu tartışmaları ortadan kaldıracak yasal düzenlemeler yıllar öncesinden yapılabilirdi...
Şu dönemde alınacak bir kararın, içeriği ne olursa olsun, kalıcı olmayacağı kesin. Çünkü üniversiteye giriş sistemi baştan aşağı yanlış. Ortaöğretime geçiş sistemi de öyle. Örneğin birinde okul içi puanın hiç etkisi olmasın deniliyor, diğerinde ise ille de olsun diye dayatılıyor. MEB ve YÖK’ün bu konudaki bakış açıları taban tabana zıt. Öncelikle bu iki kurumun kendi aralarında ortak bir anlayış geliştirmeleri gerekiyor. Çünkü eğitim, anaokulundan üniversiteye birbirini tamamlayan bir süreç.

Neden reform şart?
Her ne kadar bu yıl tepeden tırnağa değiştirilse de mevcut üniversiteye giriş sistemine iyi demek mümkün değil. Neden iyi olmadığı konusunda onlarca gerekçe sayılabilir. İşte birkaçı:
* Lise ve dengi okullarda yüzlerce ders okutuluyor. Oysa sınavda sadece 10 dersten soru soruluyor.
* Meslek lisesi öğrencileri, gördükleri mesleki derslerden değil hiç görmedikleri derslerden sınava girmek zorunda kalıyor.
* ÖSS ya da YGS bir başarı sınavı değil, sıralama sınavı. Dolayısıyla, yüzde 15’lik bir başarı, barajı aşmak için yeterli. Kontenjanlar da dolmadığı için yüzde 15’lik bir başarıyla üniversiteye girmek mümkün oluyor.
* Mevcut sistem kaliteyi değil kalitesizliği getiriyor. 10 milyar dolarlık dershane dopingine rağmen, başarı oranları yerlerde sürünüyor. Öğrenciler bazı testlerde soruların yüzde 20’sine dahi doğru cevap veremiyor. On binlerce öğrenci sıfır puan alıyor.
* Mevcut sistemde öğrencilerin istedikleri alanlarda öğrenim görme olanağı neredeyse yok gibi. Öğrencilerin en fazla istedikleri ilk 5 tercihe girenlerin oranı yüzde 5 bile değil.
* Her yıl yüz binlerce öğrenci üniversiteyi kazandığı halde ya yeniden sınava giriyor, ya okuduğu bölümü bırakıyor ya da mezun olduğu alanla hiç alakası olmayan işlerde çalışmak zorunda kalıyor.
* Üniversite öğrencilerine yönelik olarak yapılan tüm anketlerde giriş sisteminden ve okuduğu bölümden memnun olanların oranı yüzde 10’nun altında. Durum böyle iken hâlâ bu sistemde inat etmenin kime ne faydası var, anlamak mümkün değil.
* 100 öğrenciyle başlayıp 4-5 yıl sonra 5 öğrenci mezun eden bölümler var. Yani müthiş bir kaynak israfı söz konusu.
* Bazı fakültelere girişte 100 puanı aşan farklılıklar var. Sonuçta her ikisi de aynı diplomayı alıyor...
Özetin özeti: YÖK ve kamuoyunun, katsayı takıntısından kurutularak, madalyonun öteki yüzünü görme zamanı geldi de geçiyor. Katsayılar düşse ne olacak, kalksa ne olacak? Sonuçta herkes yine mutsuz!..