Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Levent Kırca, önceki gece Genç Bakış’ın konuğuydu. 50 yıla yaklaşan sanat yaşamını konuştuk. Neler görmüş, neler geçirmiş, bazen kızarak, bazen hüzünlenerek, bazen de keyifle anlattı o günleri. “Hapse girmedim ancak daha zor günler geçirdim. Ama dik duruşumdan hiçbir zaman taviz vermedim” dedi.
M.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri onu, o da onları sevdi. Sanatın ve mizahın, toplum yaşamı ve demokrasi üzerindeki etkileri irdelendi.
Dünden bugüne yaptığı parodileri bir kez daha izledik. Tadı damağımızda kalmış. Hani bin defa izlense yine izlenir olanlardan. Özellikle Fatih Terim’li, Erdoğan’lı, Gül’lü, Ecevit’li olanlar müthişti...
İşte programdan satır başları:
-  Eskiden hoşgörü vardı. Demirel, Ecevit, Çiller’i o kadar oynadık, her zaman bana telefon açar tebrik ederlerdi. Bunlar güzel şeyler, artık maalesef bu hoşgörü yok.
Fakat “one minute” skecinden sonra Sayın Başbakan buna bir tepki göstermemiş, bir yasak getirmemişse bu da saygıdeğer bir yaklaşım.
-  Sekiz yıldır program yapamıyorum. Fakat sekiz yıl sonra Levent Kırca’nın çıkıp program yapabiliyor olması, hükümetin de bazı konularda ilerlediğini gösterir. 
-  Bugüne dek mizahım nedeniyle tutuklanmadım ama

Kırca: İktidar artık daha hoşgörülü
tutuklanmaktan beter oldum. Aç kaldım, işsiz kaldım, yıllarca çalışamadım. 
-  Kedi karikatürü meselesi hükümetin ayağına dolanmıştır. Musa Kart’ın mücadelesi çok önemli ve başarılı bir mücadeledir. Hükümete çok kan kaybettirmiştir. Ben bugün bu programı yapabiliyorsam o mücadele sayesindedir. 
-  Ezilmiş, sorunlu, aç kalmış toplumlarda mizah olur. Adam gelip emniyet müdürlüğünü soyuyor. Allah razı olsun bu ülkeden, böyle olmasa ben işimi yapamam ki.
-  Deniz Gezmiş’in hayranıyım. Zamanında Deniz Gezmiş asılmasın diye imza koydum, nadir imza koyduğum şeylerden biridir. Onun duruşunda olmak isterim. Onların ve diğerlerinin asılmış olması Türkiye’nin büyük bir ayıbıdır.
-  Tarafsızlık diye bir şey yoktur. Her insanın tarafı olur. Ben halktan, Türkiye Cumhuriyeti’nden, Atatürk’ten tarafım. Ülkenin aydınları hapishanelerde yatarken tarafsız olmanın âlemi var mı? 
-  Fatih Terim’in biraz asabi olduğunu biliyoruz, takım yeniliyor, iyi oynamıyorken aşağı inip geliyorlar takımda bir değişiklik oluyor. Demek ki aşağıda bir şeyler oluyor.
Bunları duyuyoruz. Fatih Terim tiplemesinde duyduklarımı yansıttım. 
-  Evinde gerçek çiçeği olmayan, tablo olmayan, naylon çiçek olan belediye başkanı olmaz. Belediye başkanlığı da belli bir zekâ seviyesi, estetik anlayışı içinde olmalı. 
-  Hep topluma hesabını verebileceğim şekilde davrandım. Utandığım, pişman olduğum hiçbir şey yapmadım. 
-  Gerçek sanatçılar olması gereken yerde değiller, birileri oraları işgal ediyor. Birileri oralara teyzesinin halasının oğlunu getiriyor. 
-  ‘Olacak O Kadar’ Oya Başar’sız da olur. O da bensiz projeler yaptı. Dünyanın sonu değil.
Ayrılmak da normal bir şey. Sanatta da yolumuzun tekrar kesişeceğini sanmam. 
-  Kürtçe çok hoşuma gidiyor ve dil olarak bana çok yakın geliyor. En yakında Ahmet Kaya’nın yaşadıkları, o insanların çektikleri unutulmamalı ama bugün TRT bile Kürtçe yayın yapıyor. Ben de bunun için Kürtçe oyun oynamak istiyorum.
-  Nerdeyse hiç içki içmiyorum. Ama içmek isterdim, severim içki muhabbetini. Fazlasına kaçmadığınız zaman içki güzeldir, insanı yumuşatır. Anadolu’ya turneye gidiyoruz, oyundan sonra bir şey içmek istiyoruz, mesela öğretmenler evinde içki yok. Neden yok? Ben bunun için çok tartıştım. Neden anlamıyorum. 
-  Her konuda halka suç atıyoruz, halkı beğenmiyoruz. Halk sanattan anlamaz diye bir şey yok. Halka anlattınız da anlamadı mı? 
-  Ne olur tiyatrolara gelin diye çağrıda bulunarak, halkı tiyatroya getiremezsiniz. Adam asgari ücretle yaşıyor, mutfağında yemek kaynatamıyor. Biz ona nasıl tiyatroya gel deriz.  Bu seyircinin değil, sistemin problemi.
-  Toplumu geliştirmemiz, bilinçlendirmemiz gerek. Ama beş tane sanatçının bireysel çabası ile bu olmaz. Bunu devletin yapması, bir sanat politikasının olması gerek.
-  Bugün bir Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı futbol maçlarında görebiliyoruz. Fakat resim sergilerinde, operalarda, bale gösterilerinde devlet erkânından kimseyi gören var mı?
Oysa ki görmeliyiz, halka örnek olmalılar, teşvik etmeliler. 
-  Başbakan da Cumhurbaşkanı da olsanız başımızın üstünde yeriniz var. Ama bu sizi eleştirilmez kılmaz. Eleştiriye açık olmalılar. Biz onların kürsüden bağırıp çağırmalarını izleyeceğiz ama gazeteci yazı yazamayacak, biz mizah yapamayacak mıyız? Bu olmaz. 
-  Türkiye mizahın en geliştiği ülkelerden bir tanesidir. Çünkü siyasetin halk üzerinde baskı kuruyor olması mizahı güçlendirir. 
-  Mizah zayıfın güçlüye, ezilenin ezene karşı silahıdır. Dolayısıyla siz ezilenin dili olduğunuz sürece ezenler bundan memnun olmayacaklardır. Hükümetler benim yönettiğim ülke kötü görünmesin isterler. Bu nedenle de sanat sansüre uğrar.
Levent Kırca’lı Genç Bakış’ı ve birbirinden güzel tiplemelerini abbasguclu.com.tr’de izleyebilirsiniz.
Özetin özeti: Mizahtan korkanlar ya da kızanlar, yarın halktan da korkar, halka da kızarlar. Çünkü  mizahı üreten toplumun ta kendisidir.