Eğitimde en sorunlu kentlerin başında İstanbul geliyor. ÖSS’de 81 il arasında 68’inci sıraya düşmesi tesadüf değil. İstanbul, alınan yanlış kararlar yüzünden, son 6 yılda tam 37 sıra birden geriledi. Peki bunun sorumlusu kim?
Hızlı göç, yatırımların azlığı ve alınan siyasi kararlar. Örneğin bir önceki Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey’in görevden alınması, il, ilçe ve okul müdürlüklerine hak etmeyen isimlerin atanması, onların da güçlerini, yaptıkları hizmetten değil de Bakan Çelik’ten alıyor olmaları, gelinen noktanın en önemli tetikleyicileri oldu.
İstanbul, sadece sınavlarda dökülmüyor. Okuma yazma oranının en düşük olduğu kentlerin başında da yine bu dünya kentimiz geliyor. Okuma yazma kurslarının en fazla İstanbul’da açılması da bu yüzden.
Göçün altında ezildi
İstanbul’da ilk ve orta dereceli okullarda 2.5 milyon öğrenci öğrenim görüyor. Üniversiteleri de dikkate aldığınızda toplam öğrenci sayısı 3 milyonu geçiyor. Bu da en az 70 ilimizin nüfusundan daha fazla.
Peki göç eskiden de yok muydu? Kaynaklar eskiden de yetersiz değil miydi? Hayır demek mümkün değil. O halde İstanbul bu hale nasıl geldi? En yoksul Doğu ve Güneydoğu kentlerinin de gerisine nasıl düştü?
İşte bu sorunun cevabını bulmak için son 6 yılda yapılanlara bakmak gerekir.
Nüfus hızla artarken maalesef aynı oranda yeni derslik yapılamadı. Devletin ve hayırseverlerin yaptırdığı okullar, hep ihtiyacın gerisinde kaldı. Tam gün eğitim yapan okul sayısı azaldıkça azaldı. Öğrencilerin sokakta geçen zamanı, okuldakinden çok daha uzun hale geldi. Boş geçen dersler, kadrosuz, sözleşmeli öğretmenlerle doldurulmaya çalışıldı. Kadrolu öğretmenler ise İstanbul’u hep sürgün yeri olarak gördü. Çünkü, yaşanan krizin ve hayat pahalılığının en büyük yükünü onlar çektiler...
Ama en önemlisi, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü koltuğuna, Bakan Çelik’e rağmen, Başbakan Erdoğan’ın futbolculuk döneminden arkadaşı olan Ata Özer’in getirilmesi oldu. Lise müdürlüğünden bir anda İstanbul gibi devasa bir kentin Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gelen Özer, bir de bakan desteğinden yoksun kalınca, bu yükün altından yeterince kalkamadı. Gelinen son nokta da bugünkü tablo oldu.
En iyiler, en vasatlar
Türkiye’nin en iyi okulları hiç kuşkusuz İstanbul’da. Yüzlerce yıllık maziye sahip yüzlerce Türk okulu ve yabancı okul var. Ama bunun yanında tek öğrencisi üniversiteyi kazanamayan liseler de var. 70 kişilik sınıflar da var, kontenjanı dolmadığı için yarım kapasiteyle çalışan özel okullar da. Tam bir çelişkiler yumağı.
“İstanbul’da hangi alanda zıtlıklar yok ki, eğitimde de olmasın” diyenlere de bir çift sözümüz var:
Yapılan değerlendirmeler, sadece ve sadece eğitimin kendi iç dinamikleri içerisinde.
Milliyet olarak, üç gündür, projektörlerimizi eğitimin üzerine yoğunlaştırıp “Türkiye ve İstanbul genelinde, eğitim dün neredeydi, bugün nerede?” sorusuna cevap arıyoruz. Kimse öküzün altında buzağı aramasın. Ne bir kimseyi suçluyoruz ne de kabahatli arıyoruz. Sadece ve sadece, İstanbul’un, Türkiye’nin ve geleceğimiz olan çocuklarımızın çok daha iyi bir eğitime layık olduklarına inandığımız için bu araştırmaları sizlerle paylaşıyoruz.
Belediye faktörü
İstanbul’un eğitim sorununun çözümünde belediyeler çok aktif rol oynayabilirler. Örneğin bazı ilçelerde, derslik sorunu olmadığı gibi devletin okul binaları, özel okullardan çok daha kaliteli. Bunların başında Şişli Belediyesi geliyor. Beylikdüzü, Kadıköy de diğer bazı ilçeler. Anakent Belediyesi’nin özellikle spor salonları, ek binalar ve çevre düzenlemesi konularında katkıları var. Ama görünen o ki yetmiyor.
Vali Muammer Güler’in de tıpkı Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş gibi eğitim konusunda çok duyarlı olduğunu biliyoruz. Ama sanki onlar da bir dönem için devre dışı kaldılar.
Bakan Nimet Çubukçu, kenti yönetenlerle yeni bir eylem planı hazırlar ve takipçisi olursa, İstanbul’un bu utanç tablosundan kurtulması çok uzun zaman almaz...
Üniversitelerin sorunlarına şimdilik hiç girmiyoruz. Onların durumu daha da vahim!..
Özetin özeti: 2010’da Dünya Kültür Başkenti olacak olan İstanbul, eğitimdeki bu tablodan çok daha fazlasını hak ediyor. Başbakan Erdoğan, umarız, en büyük göz ağrısı İstanbul’un bu sorunuyla da yakından ilgilenir...