Abbas GÜÇLÜ
HOLLANDA tam bir üniversite cenneti. Lise diplomasıyla hale notlarınız da biraz yüksekse, dilediğiniz fakülteye girebilirsiniz. Yalnız tıp ve diş hekimliği hariç. Onlara diğerlerinden biraz daha fazla başvuru olduğu için alınacak öğrenciler kurayla belirleniyormuş.
Evet yanlış anlamadınız. Torbadan çekilen kurayla.
Vrije Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne bu yıl 590 başvuru olmuş, 230'unu kurayla seçmişler.
Hollanda'da 60 yaşın üzerindeki nüfus, 16 yaşındakilerden daha fazla. Doğum oranı binde 15'lerde. Toplam nüfus da 15 milyon civarında. Anlayacağınız, üzerlerinde bizim gibi hızla artan bir nüfus yoğunluğu olmadığı için eğitimlerini de, ekonomilerini de 20 yıllık perspektif içine oturtabiliyorlar.
Biri özel, biri de özel statülü olmak üzere 13 üniversite var. Öğrenci sayısı da 550 bin civarında. Üniversiteler bütün bir yıl açık. Akşamları da yetişkinlerin eğitimi için hep açık...
Ortalama 10 yılda bir model değiştiriyorlarmış. Bu onlara dinamizm kazandırıyormuş.
Yükseköğretim kurumları daha çok mesleğe yönelik eleman yetiştiren "politeknikler" ve "üniversiteler" diye iki gruba ayrılıyor.
Açıköğretim burada da var. Ama bizde olduğu gibi genel öğrenci sayısından daha fazla öğrencisi yok. Oran yüzde 10'u geçmiyormuş.
Hemen hemen her üniversitenin bütçesinde "işsizlik fonu" var. Bu fon, bir bölüm işlevini yitirip kapatıldığında, ya da bir hoca işten çıkarıldığında tazminat olarak veriliyormuş. Verimlilik burada da en fazla önem verilen konuların başında geliyor...
Bir iki yıllık okul öncesi eğitimden sonra zorunlu eğitim 6 yaşında başlıyor ve 16 yaşına kadar devam ediyor. Öğrenim harcı üniversitelerin ve fakültelerin hepsinde aynı. Öğrenci başına ortalama 8 bin florin harcanıyormuş. Bunun 2 bin 500'ü öğrenciden alınıyor. Kredi ve burs sistemi çok yaygın. Öğrencinin yerine devlet ödüyor. Ama okulu zamanında bitiremezsen hem harç oranı artıyor hem de kredi kesiliyor.
Çok enteresan, burada YÖK benzeri bir kurum yok. Maliye'nin üniversiteler üzerinde bir etkinliği de bulunmuyor. Torba bütçe var ve her şeyi Eğitim Bakanlığı belirliyor. Rektörler atamayla geliyor ve mütevelli heyetleri genel politikayı belirliyor. Ayrıca Başkan da var.
En eski üniversiteleri 700, en yenisi 20 yıllık. Yeni bir üniversite açmayı da hiç düşünmüyorlar.
Bizde ise 15 tane daha sıradaymış. İlk sırada Rize varmış.
Öğretim üyeleri A ve B gruba ayrılmış. Verimli ve üretkenler A grubunda. Maaşlar da ona göre veriliyor. Ortalama profesör maaşı 4 bin dolar. Doktorası olmayanlar üniversitede ders veremiyor. Ama politekniklerde derse girebiliyor.
5 yılda bir mezunların kalite değerlendirmesi yapılarak ratingleri belirleniyormuş.
Üniversitelerde ABD'deki kampüs modeli yerine Avrupa'daki kent içi üniversite modeli hakim. Kütüphane ve sosyal aktivite alanları müthiş geniş.
Başka ülkelerde görmediğimiz çok farklı uygulamalar var. Örneğin yurtlar üniversitelere bağlı değil. Konut Bakanlığı barınma sorununu çözüyor. Sağlık giderlerini de bizde olduğu gibi üniversite değil, anne - babaya ait sağlık sigortası karşılıyor.
Üniversite bütçesi, birbirini takip eden 2 yıl içerisinde + - yüzde 5'ten fazla değişemiyor. İsrail ve ABD'de önemli bir dilim oluşturan bağışlara burada "ayıp" gözüyle bakılıyor.
Araştırmada bir hayli iyiler. Lisans düzeyinde değil ama lisans üstünde bizden de öğrenci alıyorlar.
Yazara EmailAMSTERDAM