Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas GÜÇLÜ

DÜNKÜ yazımı, "Yasa çıktı uygulama başladı, bağışlar geliyor, kamuoyunun desteği mükemmel ama, eğitim reformunu, bu kadroyla gerçekleştirmek mümkün değil" diye noktalamıştım. Bugün bu konuyu biraz açmak istiyorum.
Türkiye, eğer bugün irtica tehlikesiyle karşı karşıya kaldıysa, bunda en önemli etken öğretim kadrolarının, irticayı besleyen odakların eline geçmesiydi. Bugün Milli Eğitim teşkilatı, RP, MHP, BBP, tarikatlar ve esen rüzgara göre her kılığa girenlerin denetiminde. Bilgisi, tecrübesi ve liyakatıyla yönetici kadrolarına gelen çok az.
DSP, en büyük sıkıntıyı bu konuda çekecek. Bırakın üst düzey bürokratları, sıradan bir okul müdürünü bile alsa, büyük bir dirençle karşılacak. Hükümetin ve Milli Eğitim Bakanı Uluğbay'ın, bu konuda, 8 yılı çıkartırken gösterdiği cesaret ve kararlılığın belki de on katını göstermesi gerekecek. Çünkü bu kez, karşılarında kendi partilerinden milletvekilleri de olacak.
İl ve ilçe milli eğitim müdürlerinin, okul yöneticilerinin, bakanlık bürokratlarının, kesinlikle milletvekili ve tarikatların uydusu olmaktan çıkartılması zamanı geldi de geçiyor.
Milli Eğitim'de muhafazakarlığın da ötesinde, radikal kadrolaşma Vehbi Dinçerler'le başladı, Hasan Celal Güzel'le yaygınlaştı, Mehmet Sağlam döneminde de doruğa çıktı.
DSP'nin eğitim kadrolarıyla yakın bir dayanışması olmadığı için sosyal demokrat bir kadrolaşmaya gitmesi genel anlamda mümkün değil. Olsa bile, aklı, mantığı, bilimi, liyakatı bir yana bırakıp partizanlığa yönelmesi düşünülemez.
Bülent Ecevit ve Hikmet Uluğbay gibi iki zarif ismin işi gerçekten zor. Eğitimi, eğitimcilerden çok daha fazla düşüneceklerinden ve aradıkları tek kıstasın mesleki liyakat olacağından zerre kadar şüphem yok. Beni üzen, korkutan yanlış yönlendirilmeleri. Ki, bunun sinyalleri de gelmeye başladı...
DSP, "MHP'li olsun. CHP'li olmasın" yaklaşımındaymış. Umarım doğru değildir. DSP ile CHP'nin liderlerinin birbirlerine duydukları kinden, ki o da erimeye başladı, ne farkı var. Nasıl ki, tarikatçıların hiç hak etmedikleri halde önemli görevlere gelmelerine karşıysak, mesleki yeterliliği olmayan DSP'li, CHP'lilerin de bu dönemde paraşütle önemli koltuklara oturmalarına karşıyız...
Meclis'teki sohbetler sırasında DSP'li bir bakan, "Hiçbir şeye bulaşmamış, yönetici bulmakta zorlanıyorum" diye dert yanıyordu. Sanıyorum aynı sıkıntıyı Uluğbay da çekiyor. Bu kargaşada kadrolar yine ülkücülere, tarikatçılara, RP'ye hizmet edenlere ve her devrin adamlarına teslim edilip, Atatürkçülük, laiklik, liyakat rafa kaldırılırsa hiç şaşırmayın. Atanan 9 milli eğitim müdürü içinde defalarca soruşturma geçiren, MHP'li olduğu herkesçe bilinen tanıdığımız öyle isimler var ki, söyleyecek söz bulamıyorum.
Milli Eğitim, siyasi ve dini kadrolaşmadan çok çekti, şimdi bir yenisini istemiyoruz. Sayın Uluğbay, lütfen eğitimi bu hokkabazlardan kurtarın.
Geç de olsa, öğrenci ve velileleri düşündüğünüz için de ayrıca teşekkürler.

Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr