Abbas GÜÇLÜ
Üniversitelerde öylesine ayak oyunları dönüyor ki, şaşmamak elde değil. Yasalar yönetmelikler sanki, sahtekarlıkları önlemek için değil, teşvik için konulmuş.
Her türlü sahtekarlığa bir kılıf uydurulmuş. Ne kadar usulsüz işlem varsa, "prosedürüne uygun" diyorlar. Soruyorsunuz, soruşturuyorsunuz, gerçekten de karşınıza her türlü suiistimale açık, ya bir yönetmelik, ya da bir yasa çıkıyor.
Yasal kılıfı hazırlayanlar, acaba bu sahtekarlıklardan yararlanmak isteyenler mi diye insanın içine kuşku düşüyor. Eğer böyleyse, Türkiye iyice çürüme noktasına gelmiş.
İşin garibi de, bu işlere
"dur" demesi gerekenlerin de, bu yasal boşluklardan yararlanması. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Daha önce YÖK Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yapan
Mehmet Sağlam bile bu yola başvurmadı mı?. Oğluna önce,
"evine yakın bir okulda okusun" diye düzmece sağlık raporu çıkartan, ardından da
"güvenlik gerekçesiyle" Ankara'nın en iyi Anadolu lisesine nakil yaptıran o değil miydi? Ne yapıldı, hiç?
Ardından, Türkiye'de liseyi bitirenlerin KKTC kontenjanından nasıl yararlandıklarını yazdık. Daha önce de hiç üniversiteye gitmeden, sahte çıkış belgeleriyle devletin en üst kademelerine tırmanan RP'lileri, usulüne uymayan yatay ve dikey geçişleri, masa başında en yüksek puan verilerek üniversitelere yerleştirilenleri ve daha nicelerini bu sayfaya konuk etmiştik. Sonuç, sıfır elde sıfır. Kim ne haksızlık yaptıysa, yanına kar kaldı.
Dün bir grup Marmara Üniversitesi öğrencisi geldi. İki yıllık Meslek yüksek okulunu birincilikle bitirip, dikey geçiş için kendi üniversitelerine başvurmuşlar. Ama hiçbiri kazanamamış. Onların yerine, Anadolu'dan 100 üzerinden 95 - 100 arası ortalamayla gelenler alınmış.
Öğrenciler, önce bölümlerine, ardından rektöre gitmişler. Dönüp de yüzlerine bakan olmamış.
Öğrenci olarak ne denildiyse yapmışlar. Çalışın denilmiş çalışmışlar. İlk yüzde 10'a girin denilmiş girmişler. İşi daha da garantiye alabilmek için önce sınıf birincisi ardından da bölüm ve okul birincisi olmuşlar. Ama hepsi nafile.
Anadolu'daki tarikatçı kadroların bol keseden ödüllendirdiği öğrenciler, Marmara Üniversitesi'nin en iyi bölümlerine tepeden inme girmişler. Bu nasıl üniversite ki, kendi öğrencisine sahip çıkmıyor? Bir tek öğrencisinin dikey geçişten yararlanamamasının sancısını çekmiyor? Yoksa, iddialara hiç inanmak istemiyoruz ama, onlarda mı, bu tarikat kumpasının bir parçası?..
YÖK, başta KKTC ve Türk cumhuriyetlerinden gelenler olmak üzere, bütün yatay ve dikey geçişleri bir bir incelemelidir. Ama bu incelemeyi, hiçbir akademik kariyeri olmayan emekli öğretmen YÖK Eğitim Daire Başkanı
Hasan Altıntaş'a değil, öğrenciyi adam yerine koyan, telefonu yüzlerine kapatmayan, akademik ve insani değerleri olan birilerine yaptırmalıdır...
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr