Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas GÜÇLÜ

EĞİTİM sistemimizin şu andaki en önemli sorunlarından birisi de, yeterli sayıda, konusunda uzman öğretim elamanın bulunmamasıdır. Bu durum ana okulundan yükseköğretime kadar tüm öğretim kurumlarının en büyük sorunu. Ama, sorunu çözücü önlemler, nedense sürekli erteleniyor.
Üstüne üstlük bir de özel öğretim kurumlarının, devlet okullarındaki iyi hocaları, hiç zahmetsiz yüksek transfer ücretleriyle kendi kadrolarına katması, her geçen gün yeni sorunlara yol açıyor.
Bu konuda ne Milli Eğitim Bakanlığı, ne YÖK, ne de DPT ileriye yönelik ciddi çalışma yapıyor. Üniversiteler, okulların ihtiyaç duyduğu alanlarda değil, binlerce öğretmen fazlası bulunanan branşlara öğretmen yetiştirmeye ısrarla devam ediyor.
Bu yüzden çok sayıda branş öğretmeni kendi branşında değil, hiç ilgisi olmadığı alanlarda öğretmenliğe zorlanıyor.
Mehmet Sağlam, YÖK başkanıyken, Milli Eğitim bakanlarının şu şu alanlarda öğretmen istiyoruz, bu alanlara öncelik verin şeklindeki ısrarlı isteklerine hep kulaklarını tıkıyordu. Ne zaman ki bakan oldu, o da, "YÖK ve üniversiteler bizim isteklerimize kulak vermiyor" diye şikayete başladı...
Birçok gelişmiş ülkede mükemmel bir istihdam politikası uygulanıyor. İhtiyaç duyulan alanlara yönelik fakültelerin sayısı ve kontenjanı artırılırken, doyuma ulaşanlarınki zaman içerisinde önce azaltılıyor, ardından da kapatılıyor.
Öğretim elamanı konusunda, hemen hemen herkes iyi öğretmen yetiştirilmediğinden yakınıyor ama, bu konuda hiçbir çaba sarfedilmiyor. Örneğin, özel üniversiteler ve kolejler, daha yüksek puanlı öğrencilerin eğitim fakültelerini seçmelerini, sonrasında da akademik hayata yönelmelerini teşvik için cazip burs olanakları sağlasalar fena mı olur? Kendilerinde ne kadar süre kalacağını bilmedikleri popüler hocalara yüksek transfer ücreti ve dolarla maaş verme yerine böylesi bir yöntem hem kendileri, hem de eğitim sistemimiz açısından çok yararlı olacaktır.
Her şeyin başı öğretmen diyoruz. Gerçekten de öyle. En değerli varlığımız olan çocuklarımızı teslim ettimiz öğretmenlerimizin, daha iyi bir statüye kavuşması, onların olduğu kadar, bizlerin de yararınadır.
Dolarla öğrenci alan bir sosyete okulunun sahibi, "Öğrenci ve velinin altında ezilmeyecek öğretmen bulmakta zorlanıyorum" diyordu. Ama iş elini cebine atıp, her açıdan donanık öğretmenler yetiştirmeye gelince dudak büküyor.
Sorun hepimizin. Hem devletin, hem de özel öğretim kurumlarının, öğretim elamanı yetiştirilmesi konusunda yeni bir politika oluşturmalarında sonsuz yarar var.



Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr