Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

YENİ atanan öğretmenlere yardımcı olalım derken, dün, çıldırma noktasına geldik. Telefonlarımız tam anlamıyla kilitlendi. Bu yazıyı yazmak için ayırdığım yarım saat dışında, ben ve diğer servis arkadaşlarım, bütün günü listelerden kimin nereyi kazandığını aramakla geçirdik. İstisnasız binlerce telefona baktık. Kızmamaya, sinirlenmemeye, tölaranslı olmaya çalıştık.
Onlar haklı olarak, bir an önce atamalarının yapılıp yapılmadığını öğrenmek isterken, biz de madem hizmet veriyoruz, daha fazla adaya yardımcı olalım diye tempolu olmaya çalıştık.
İnsanı çileden çıkartan öyle telefonlar geldi ki! Bunlar nasıl sınıfa girip öğretmenlik yapacaklar merak ediyorum.
Dünkü tayinler tam anlamıyla bir hayal kırıklığı oldu. Öncelikle eğitim fakültesi mezunlarının tayinleri beklenirken, sınıf öğretmenliği için atamalar yapıldı. Bu yapılırken de, daha önce formasyon eğitim alanların bu durumu hiç bir şekilde gözönünde bulundurulmadı. Yani öğretmen olmak için 7 - 8 ay işinden gücünden, ailesinden uzakta on milyonlarca lira haracayarak, öğretmen olmak için samimi çaba gösterenlerle, aklında hiç öğretmenlik yokken, işsizlik nedeniyle bu işe başvuranlar, aynı kefeye kondu.
Eğitim Fakütesi dışındakilerin asli öğretmen olmalarına öteden beri karşıyız. Herkesin öğretmen olması, eğitime ihanettir. 10 - 15 bin işsiz üniversite mezununu sevindireceğiz diye, Türkiye'nin geleceğini tehlikeye atmaya kimsenin hakkı yoktur.
Çok merak ediyorum: Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam ve bu karara onay veren Erbakan ve Çiller, kendi çocuklarını, şu anda atanan ziraat mühendisi, veteriner öğretmenlerde okuturlar mı?
Eğer kendileri okutmuyorlarsa, başkalarının çocuklarının bu eğitim cinayetine kurban gitmesine gönülleri nasıl razı oluyor?
Milli Eğitim Bakanı Sağlam, bu göreve gelmeden önce 5 yıl YÖK başkanlığı yaptı. Yani, eğitim fakültelerinin kontenjanlarını artırma ve yeni eğitim fakülteleri açma yetkisi onun elindeydi. Ama maalesef, önceki bakanların bu yöndeki isteklerine hep kulağını tıkadı. Şimdi ise o da kendinden öncekiler gibi "öğretmen yetmiyor" diye yakınıyor.
Hükümet eğer işsiz üniversite mezunlarını gerçekten düşünüyorsa, onlara kendi meslek alanlarında istihdam alanı yaratmalıdır. Yoksa, öğretmen açığı var diye onları sınıfa sokmak aldatmacadan ve onları zor duruma düşürmekten başka bir şey değildir.
Çağdaş ülkelerde en zor öğretmenlik ilkokul öğretmenliğidir. Normalden daha fazla eğitim ve ücret alırlar. Oysa bizde, daha okulla, öğretmenle, eğitimle ilk kez karşılaşan mini mini öğrenciler, bu işin erbabı olmayanlara, bu alanda hiçbir eğitim almayanlara bırakılıyor.
Eğitim ve öğretmenlik konusunda hiçbir formasyon eğitimi olmayan "şipşak öğretmenler", yarın sınıfa girdiklerinde ne yapacaklar? Eğitimi öğretimi bırakıp, kendi mesleklerini mi öğretecekler? Bir öğretmen gidip mühendislik, veterinerlik, hakimlik yapıyor mu ki, onlara bu hak veriliyor?..
Bu yanlışa dur diyecek birileri yok mu?