Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Abbas GÜÇLÜ

ALİ Kırca'yla birlikte bir hafta içinde iki ortak ödül birden aldık. Önce İletişim Fakültesi'nden, dün de Özürlüler Vakfı'ndan. Özürlüler Vakfı, özürlüler konusuna duyarlılık gösteren basın mensuplarına, program yapımcılarına hem teşekkür etti, hem de sorunlarını bir kez daha bıkmadan usanmadan anlatma fırsatı buldular.
Özürlüler Vakfı Başkanı, Milli Eğitim eski Bakanlarından Köksal Toptan'ın eşi Saime Toptan. Hem eğitimi çok yakından tanıyor, hem de bir anne olarak özürlülerin sorunlarını çok iyi biliyor. Ödül töreninden önce, Taha Akyol ve İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nüket Güz'le birlikte çok dokunaklı bir konuşma yaptı. Taha Bey, toplumun özürlülere özürlü oldukları için değil insan olarak sahip çıkmaları gerektiğini vurgularken, Prof Güz de, özürlü olmayanların, özürlülerden daha özürlü olduklarına dikkati çekti.
Saime Toptan, toplumun üçte ikisinin özürlü sorunlarıyla iç içe olduğunu, buna karşın medyada yeterince özürlülere yer ayırılmadığını anlatırken, gazeteci olarak yüzümüz kızarmadı desek yalan olur. Bunu hissetmiş olacak ki, "Sizler özürlülerle en fazla ilgilenen kişilersiniz. Öyle olduğu için sizleri ödüllendiriyor ve teşekkür ediyoruz. Sözümüz burada olmayanlar için" dedi. Gönülümüzü aldı ama haklıydı.
Ülkelerin kalkınmışlığı konusunda yüzlerce kıstas bulabiliriz. Ama en önemli göstergelerden biri de herhalde özürlülere verilen önemdir. Onları ne kadar içimize katıyor, onları ne kadar hak ettikleri noktalara getirebiliyorsak o kadar gelişmiş sayılırız.
Geçtiğimiz ay İngiltere'de Eğitim Bakanlığı'nı ziyaret ettik. Bakan görme özürlü biriydi. Hiç kimse de bunu yadırgamıyor. Fazlasıyla da başarılı. Oysa, geçtiğimiz yıllarda bizim bakanlardan birine neden özürlülerle ilgilenmiyorsunuz diye sorduğumuzda "Yahu biz sağlamları okutacak yer bulamıyoruz. Sen bir de başımıza özürlüleri çıkartıyorsun" demişti.
İşte iki toplum. İşte iki siyasi yaklaşım...
Türkiye Özürlüler ve Dayanışma Vakfı (Tel:0312.358 65 45 - 360 97 47), büyük projelere imza atmak istiyor. Devletten arazi tahsisi yapılmasının hemen ardından özürlüler için bir kent kurmayı amaçlıyor. Altyapıları hemen hemen tamamlanmış. Bu kentte özürlülerin her türlü sorunlarına çözüm bulunacakmış. Ne güzel...
Evet, eğitimi bir bütün olarak ele almalıyız. Özürlüler gibi üstün zekalı çocuklar da heba olup gidiyor. Milli Eğitim Bakanlığı bir yandan "sağlamlarla" ilgilenirken, öte yandan da üstün zekalı ve hiper aktif çocuklar için de çözümler üretmelidir. Onların hepsi bizim çocuklarımız. İleride kimin hangi noktaya geleceği hiç belli olmuyor. İşte İngiltere örneği, belki yarın o koltukta gözleri görmeyen, kulakları duymayan, ya da başka bir özürlü oturabilir.

Yazara Email A.Guclu@milliyet.com.tr