Abbas GÜÇLÜ
İSTANBUL ve Anadolu Üniversitesi rektörleri, 4 yıl önce, iki dönemden fazla rektörlük yaptıkları gerekçesiyle, mahkeme kararıyla görevden alınmışlardı.
Heyecanlı rektörlük seçimleri sonrasında İstanbul Üniversitesi'nde Cem'i Demiroğlu'nun yerine Bülent Berkarda, Anadolu Üniversitesi'nde de Yılmaz Büyükerşen'in yerine Akar Öcal geldi.
Demiroğlu ve Büyükerşen kamuoyunun yakından tanıdığı isimlerdi. Özellikle İstanbul Üniversitesi'nde Demiroğlu ismi sürekli tartışma konusuydu. Görevdeki son aylarının çoğunu mahkemelerde geçirmeye başladı. Hakkında öylesine çok iddialar vardı ki, seçim kampanyası "temiz üniversite" üzerine kuruldu. Sonuçta Demiroğlu gitti. Berkarda ekibi geldi. Kamuoyu aylarca ortaya atılan iddiların kanıtlanmasını bekledi. Ama, şu ana kadar ciddi anlamda bir sonuç alınamadı.
Bu konuda, ya Demiroğlu suçsuz, ya da Berkarda ekibi çok beceriksiz çıktı...
Anadolu Üniversitesi'nde ise, üniversiteye damgasını vuran Yılmaz Büyükerşen'den sonra, Akar Öcal, hizmet yarışında çok yavaş kaldı. O aktif, kıpır kıpır üniversite gitti, yerine içine kapanık bir taşra üniversitesi geldi. Bakalım, yeni dönemde bu içine kapanıklığı üzerlerinden atıp, tekrar eski günlerde olduğu gibi ilk 10'a oyanayan üniversiteler arasına girecekler mi, çok merak ediyoruz.
İstanbul Üniversitesi'ndeki rektörlük yarışında çok enteresan isimler var. Örneğin iddialı isimlerden Burhan Şenatalar. 5, 6 yıl öncesini hatırlıyorum. Öğretim Üyeleri Derneği kurulurken, Ayhan Alkış ve Şenatalar'ın her üç sözünden biri, "Biz bu derneği hizmet için kuruyoruz. Kesinlikle kendi amaçlarımız için kullanmayacağız" diyorladı. Rektörlüğe aday olma gibi hiçbir düşünceleri yoktu. Sonra bir baktık önce Ayhan Alkış Yıldız'a rektör oldu. Şimdi de Şenatalar adaylar arasına girdi. Ayrıca dikkat ediyorum, dernek yöneticileri rektör olunca sesleri çıkmaz oldu.
Keşke Şenatalar o sözleri hiç söylemiş olsaydı. Şimdi insanın aklına ister istemez, "peki ya rektör olurlarsa bu makamı da kullanırlar mı?" sorusu geliyor. Özetle, Öğretim Üyeleri Derneği, Rektör Seçtirme Derneği haline dönüşmüştür. Eğer derneğin kuruluş amacı bu ise diyeceğim bir şey yok. Ama söylediklerinin pek çoğunu gerçekleştiremeyip, sadece rektör olmaları biraz garip geldi, o kadar. Yoksa, Şenatalar'ın diğer adaylardan her açıdan fazlalığı var, eksikliği yok...
Bu arada İstanbul Üniversitesi'nin tıpçı rektör geleneğini hiç olmazsa bu kez bozması gerekiyor. Tıpçı öğretim üyelerinin fazlalığı üniversite yönetiminin sürekli onlarda kalmasını gerektirmez. Üniversitenin üzerindeki hantallığı atıp, bütün üniversiteyi kucaklayacak bir adaya acilen ihtiyacı var. Bunu da öğretim üyelerinin oyları belirleyecek. Sanıyorum, en doğru olanı seçeceklerdir.
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr