Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İktidar, Kürt açılımı konusunda gösterdiği kararlılığı, eğitimde de gösterse, sınav ve dershane sorunu, şimdiye kadar bin defa çözülürdü. Tümüyle ortadan kalkmasalar bile sayıları yok denecek kadar azalırdı...
Bu konudaki cesur adımları MEB ve YÖK’ün atması gerekiyor.
Ama onlardan böylesi bir açılım beklemek hayalciliğin ötesine geçmez...

Sınavsız üniversite
Üniversitelerde geçen yıl 170 bin civarında kontenjan boş kaldı. Baraj diye konulan sınırlamaların ise hiçbir anlamı yok.
Örneğin YGS’de toplam 160 soru sorulacak. 20 civarında soru yapan 140 barajını, 30 civarında soru yapan da 180 barajını aşabilecek.
140 barajı aşıldığında açıköğretim ve meslek yüksek okullarına, 180 barajı aşıldığında da 4 yıl ve üzeri fakültelere, kontenjanlar dolmadığı sürece rahatlıkla girilebiliyor...
Durum böyleyken, niye tüm yüksekokul ve fakülteler için YGS ve LYS’ye girme zorunluluğu getirilir ki?
Lise diploması, üniversiteye girmek için yeterli bir belge. Dünyanın pek çok yerinde bu böyle. Öğrenciyi yeniden zorlamanın ne anlamı var? Ayrıca barajı aşmak için de, atla, deve gerekmiyor, 100 üzerinden 15, 20 puan almak yetiyor.
Önerimiz şu:
Her üniversite istediği bölümü sınavla, istediği bölüme ise sınavsız öğrenci alabilmeli.
Örneğin açıköğretim için YGS’ye ne gerek var?
Yine aynı şekilde, kontenjanı zaten dolmayan bölümler için niye ille de sınav zorunluluğu isteniyor?
Bu bölümler için sınava girme şartı kaldırılsın, başarı skalasında değişen hiçbir şey olmayacaktır...
Eğer bu gerçekleşirse, 15, 20 üniversite dışında en az 150 üniversite, pek çok bölümü için sınav zorunluluğunu ortadan kaldıracaktır.
Peki kontenjanın üzerinde başvuru olursa ne olacak?
İşte o zaman, her üniversite ve fakülte, kendine göre kriterler koyabilir.
Kimi diploma notuna bakar, kimi belli derslerin ortalamasına, kimi de hangi liseden mezun olduğuna.
Ve emin olun böylece, bir taşla birkaç kuş vurulmuş olur.
Örneğin dershaneye olan bağımlılık azalır, örneğin kontenjanlar boş kalmaz, örneğin, artık hiç kimse hala kontenjanı dolmayan bölümler açmaz ve kaynak israfı ortadan kalkar...

Baraj olsun!
Üniversiteye başvurularda, tıpkı fen liselerine girişte olduğu gibi, belli bir not ortalaması istenmesi halinde, öğrencilerin tüm dikkati, dershanelere değil, okula yönelik olacaktır.
Fen liselerine girişte 6, 7 ve 8’inci sınıf Türkçe, Matematik ve Fen derslerinin ortalamasının 5 üzerinden 4 olması gerekiyor.
Eğer öğrenci ille de bu okullara girmek istiyorsa ortalamasını yüksek tutturmak için elinden geleni yapıyor. Tutturamazsa da hiç kimseye kabahat bulmuyor. Dolayısıyla başarı çıtası da kendiliğinden yukarı çıkıyor.
Şimdi yine her fakülte ya da yüksekokul, sınavsız öğrenci alacağı bölümler için belli not ortalamaları isteyebilir. Ve sınavla gelen öğrencilerden çok daha nitelikli öğrenciler alabilir...
Böylesi bir sistemde tek sorun eski mezunlar olur. Onlara da başlangıçta baraj konmasa da sonraki yıl için liselerdeki not yükseltme sınavlarına girerek, notlarını yükseltme olanağı sağlanabilir...
Yeter ki çözüm aransın, bu sadece bir yöntem, bunun gibi onlarcası gerçekleştirilebilir...

2013’te kapanacaklar mı?
Başbakan Erdoğan dershanelerin 2013’te kapanacağını açıklamıştı. Ama şu ana kadar bu konuda herhangi bir gelişme yok. Olacağa da benzemiyor.
Dayatma ile kapatılmaları en büyük hatalardan birisi olur. Hemen hepsi bir ticari kuruluş ve onların da korunup, kollanmaları gerekir. En azından farklı eğitim kurumlarına dönüşmeleri için zaman verilir. Çünkü onlar da eğitim sistemimizin ana ayaklarından birisi. Eğer önlerine sağlık dönüşüm programları konulursa, kazançlı çıkan eğitim sistemimiz olur...
Benim bu konudaki önerim, dershanelerin mesleki eğitim kazandıran kurumlara dönüşmeleri. Böylesi bir durumda ülkemizdeki meslek yelpazesi genişleyecek, kalifiye eleman sayısı artacak, dolayısıyla yaşam standardımız yükselecektir. Ama bu konuda devletin de önayak olması gerekir, örneğin meslek kurslarına giden öğrencileri sigorta ettirebilir, iş bulmalarına kolaylık sağlayabilir, vergi muafiyeti getirebilir, en önemlisi de o meslek alanlarında çalışabilmek için sertifika zorunluluğu getirebilir.
Böylece havanda su dövme yerine, ülkemizin ihtiyaç duyduğu alanlarda kalifiye eleman yetiştirmiş oluruz ki, bundan da hiç kimsenin burnu kanamadan ülkemiz kârlı çıkmış olur...
Özetin özeti: Başbakan Erdoğan vizyonu ortaya koydu, keşke birileri de çıkıp onu hayata geçirebilse. Ama nerde...