Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas GÜÇLÜ

8 yıllık kesintisiz eğitim yasa tasarısı nihayet TBMM Genel Kurulu'nda ele alınıyor. Bir kaç gün içinde de resmen yasallaşacak. Ancak bazı konulara oylama öncesinde açıklık getirilmesi gerekiyor.
Örneğin, 4. maddedeki "tatil" konusu. "Kuran kursları tatilde verilir" demekle ne kastediliyor? Yaz tatili mi, hafta sonu tatili mi, yoksa ikili öğretim yapan okullardaki sabah ya da öğlenden sonraki tatiller mi?
CHP Lideri Baykal, bu konuda fazlasıyla tedirgin. Haklı olarak, bugünkü bakan değil ama, yarın başka bir bakan gelip, öğretim düzenini değiştirip aralara sık sık tatil koyarsa ne olacak? diyor.
Örneğin iki yarıyıllı sistem yerine 4 yarıyıllı bir sistem getirilip aralara da 20'şer günlük bir tatil konularak normal eğitimle, Kuran kursları iç içe getirilirse ne olacak? Bunun böyle olmayacağının garantisini kim verebilir?
Yine tedirginlik yaratan bir başka konu, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu kursları ne kadar denetleyebileceği. Bu kurslar bugüne kadar bu kurum tarafından denetleniyordu ve geldiğimiz nokta ortada. O kurumun görevi, doğal olarak, dini eğitimin kısıtlanması değil, yaygınlaştırılmasını sağlamak. Yani böyle bir denetleme yetkisi, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, tersine işleyecektir. Bu yüzden Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun da bir gereği olarak, bu işi uygulama ve denetlemesiyle birlikte Milli Eğitim Bakanlığı yapmalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın bugünkü kadrolarıyla dini eğitimi yaygınlaştırmaktan öte bir işe yaramayacağını iddia edenler de çıkabilir. Onlara düşen görev de, Milli Eğitimin normal rayına oturmasını sağlamaktır.
Refah Partililer hala kamuoyunu kandırmaya devam ediyor. Dünyada böyle bir sistem yokmuş. Onlara sormak gerekir, dünyanın hangi çağdaş ülkesinde 15, 16, hatta 17 yaşından önce mesleki yönlendirme var. Dünyanın hangi ülkesinde din adamı yetiştiren okullar 5 yıllık temel eğitimden sonra öğrenci alıyor? Bulmak mümkün değil
Sık sık örnek verdikleri Almanya'yı ele alalım: Almanya'daki 4+5'in amacı, 4. yıldan sonra öğrenciyi mesleğe yönlendirmek değil, başarısına göre, üniversiteye öğrenci hazırlayan liseye mi, yoksa ara insan gücü yetiştirecek olan meslek liselerine mi gideceğine karar vermektir.
REFAHYOL'cular 8 yıla karşı değillermiş. Peki bugüne kadar akılları nerdeydi? Neden bu konuda hiç adım atmadılar da Türk insanını 3.7 yıllık bir eğitime mahkum ettiler?
Bu konuda herkesi samimi olmaya davet ediyoruz. Gerek eğitim, gerekse dini bilgilendirme konusunda, olaya politik olarak değil, pedagojik olarak yaklaşılmalıdır. Temel eğitim kaç yaşında başlayıp, kaç yaşında bitmeli? Dini eğitim kaç yaşında başlamalı ve dozu ne olmalı? Mesleki yönlendirme ne zaman yapılmalı? Bunlar siyasetçilerin değil, pedagogların görevidir. Onlar da 15. Milli Eğitim Şurası'nda kararlarını verdiler. Siyasetçilere düşen görev, alınan kararları hayata geçirmektir...

Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr