Tanzanya’dan Zanzibar’a geçtik. Zanzibar üç adadan oluşuyor. Birinin adı da Mafia. İç işlerinde serbest, dışarıda Tanzanya’ya bağlı ve iki milyon nüfusu var.
Adanın yüzde 98’i Müslüman. Daha önce Umman’ın başkentiymiş. Tanzanya’nın politikacıları da, okumuşları da, zenginleri de genelde hep buradan çıkıyormuş.
Turistik bir ada. Başta İtalyanlar olmak üzere çok sayıda Avrupalı turist var. Çevredeki kum adaları çok ilginç. Bu bölgede gel-gitler hayatın bir parçası olmuş. Günde iki kez deniz 300, 400 metre çekiliyor. Sona geri geliyor. Denizin ortasındaki kum adalarına, deniz çekilince gidip piknik yapabiliyormuşsunuz...
Zanzibar’a Darusselam’dan geliş ufak uçaklarla 15 dakika sürüyor. Ve kesinlikle görmeye değer!..
Çok sakinler
Tanzanya’da ne trafik ışığı var, ne yol çizgisi, ne tabela. Trafik çok yoğun. Ana caddeler dışında yan yolların tümü toprak. Toplu taşıma, raylı sistem yok gibi. Trafik hep yoğun ama müthiş sabırlılar. Emniyet şeridi yok ama o yoğun trafikte her an biri sola geçip basıp gidebiliyor. Bizde olsa anında tüm kornalar çalar, küfrün bini bir para olur. Burada çıt yok. Üstelik kendileri dakikalarca aynı noktada kilitlenmiş kalmışken, diğerinin kuralları ihlal etmesine hiç aldırış etmiyorlar. Şaşırdık, sorduk. Burada böyle dediler.
İki farklı yorum getirildi. Kimileri, işi acele ki gidiyor dedi, kimileri de sömürge döneminden kalma, kimse kimseye karışmaz yorumu getirdi.
Yaşam tarzlarını belirleyen birkaç cümle onları tanımaya yetiyor da artıyor.
Hemen her koşulda “Hakuna Matata” yani problem yok diyorlar. Yani onlar için her şey olağan sayılıyor. “Samahani” deyince yani özür dileyince akan sular duruyor.
“Haraka haraka haina baraka” yani acele etme hiçbir bereketi yok tekerlemesi de o yavaş hayatın bir savunması gibi.
Sabır, en büyük erdem olarak gösteriliyor. Kendileriyle ve çevreleriyle barışık insanlar. Kendi içlerinde de sorunları yok komşularıyla da.
Hint ve Arap damak tadı etkili. Ekonomi Arap ve Hintlilerin elinde. Çok az sayıda Tanzanya kökenli büyük işadamı var. Sayıları her geçen gün artan Türk işadamları ise daha çok orta ölçekli ve biraz da orta üstü kategoride değerlendiriliyor...
Hijyen koşulları
Gelişmekte olan ülkelerin en önemli sorunu kesinlikle hijyen koşulları. Oysa bunu aşmaları işten bile değil. Temel eğitimin amacı olmazsa olmaz amaçlarından biri de bu olmalı. Ama pek çok ülkede olduğu gibi burada da akademik yarış öne çıkıyor...
Ülkede kanalizasyon altyapısı yokmuş. Çok şaşırdım. Evlerde foseptik çukurları varmış. Toprak emiyor diyorlar.
Sokak aydınlanması da yok.
Gelirken Dünya Sağlık Örgütü’nün listesinde olmamasına karşın her ihtimale karşı kara humma aşısı olduk. Ayrıca sıtmaya karşı her gün hap içiyoruz. Sadece tedbir amaçlı ama canlı aşı kaslarda müthiş ağrı yaratıyor. Bu aşıyı olanlar, yanında ağrı kesici getirmeyi de sakın unutmasın! Allahtan bizim ekipte doktor çoktu ve ilaç bulundu, korkmaya gerek olmadığı anlatıldı...
Gelirken deli misin Afrika’da, Tanzanya’da ne işin var diye öğüt veren çok oldu. Haklı oldukları noktalar vardı ama eminim ki onlar da eğer gelirlerse, çok farklı duygularla ayrılacaklardır.
Deniz ürünleri ve tropikal meyvelerin her türlüsü var. Doğa ise harika. Sihirli bir dokunuşla, çok farklı bir ülke olabilirler. Bu yüzden doğalgazı dört gözle bekliyorlar. Bu arada evlerde bırakın doğalgazı, tüp bile olmadığını da özellikle hatırlatırım. Yemekler mangalda pişiriliyormuş. Yani bizim kırk yıl önceki halimizi andırıyor pek çok açıdan...
Tanzanyalılar tam siyah değil. Arapların etkisiyle renkleri biraz açılmış. Koyu kahverengiye kaçıyor.
Zanzibar ormanları
Zanzibar’ın tarihi kadar baharatları da ilginç. Doğal bir müze haline getirilen ormanların içinde gezerken adeta her şeyin tadına baktırıyorlar. Baharatın ve ağacın envai çeşidi var. Tropik meyveleri bırakın görmeyi, pek çoğunun adını ilk kez duyduk...
Adanın farklı özellikleri var. Yüzyıllarca köle ticareti yapılmış. Afrika’ya ilk ışık ve asansörün geldiği ev de bu adada. Adı Beyt-ül Acayip yani Acayip ev...
Hani biz hep bu topraklar, bu coğrafya başkalarının elinde olsa, neler yapmaz ki deriz ya. Burada bin katını söylemek gerekir. Ne tarım ve hayvancılığı ne turizmi ne de ekonomiyi biliyorlar...
Özetin özeti: Dünyanın en güzel yerlerini görmek istiyorsanız, rotanızı arada bir Afrika’ya da döndürmenizde yarar var...