Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas GÜÇLÜ

Öyle uzunca olmasa da, ben de kısa bir tatil yapma olanağı bulabildim. 4 gün, özelleştirme çerçevesinde yok pahasına satılan Akçay Türban'da kaldım. Türkiye'nin en büyük tatil köyü, henüz yeni sahibinin eline geçmediği için kendi haline bırakılmış. Yaz sezonunun çok kısıtlı olduğu bir yere, devlet neden böylesine büyük bir yatırım yapmış anlamak mümkün değil...
İstanbul'dan anadoluya açılanlar, eminim İzmit körfezini geçerken feribot eziyetinden fazlasıyla nasibini almıştır. Saatlerce kuyrukta beklemek adeta olmazsa, olmaz kural haline gelmiş. Madem bu kadar yoğunluk var neden ek sefer konulmaz, onu da anlamak mümkün değil...
Ne zaman tatile gidemezsek ya da bu yıl olduğu gibi 3, 5 günle yetinsek, Bayramoğlu'ndaki Basın İlan Kurumu tatil köyü imdadımıza yetişir. Bir üç gün de orda kaldık ama, yağmurdan pek gözümüzü açamadık. Marmara'nın pek çok yerinde olduğu gibi Bayramoğlu'nda da denizin üzerinde bir karış pislik var. Deniz, gri ile siyah arası bir renge bürünmüş. Ama ona rağmen, her yıl gidişimizide çevreye bir kaç yeni site daha eklendiğini hayretle izliyoruz...
Veli ve öğrenciler yoğun bir şekilde yeni öğretim yılı heyacanını yaşarken, biz, sıramızı savdık. Sadece kalite açısından değil, eğitim süresi konusunda da dünya standartını yakalamayı hedefleyen okulumuz, devlet okulları ortalama 160, 170 gün eğitim yaparken, 200 güne çıkmak için pazartesi günü ders başı yaptı.
Amerikalı Genel Müdürü Daniel Shehan'in açılışta söylediği şu sözler, umarım, 15 Eylül'de tüm okul yöneticileri tarafından da benimsenir ve kök salar:
"Biz okulumuzu birbirinden farklı en nadide çiçeklerin bulunduğu bir bahçe olarak görüyoruz. Çiceklerimizin herbirinin farklı yapıya ve ilgiye sahip olduğunu biliyor, eğitim sisteimizi ona göre oluşturuyoruz..."
Tatile gittik, geldik sorunlar hiç değişmiyor. Telefonlar her zaman olduğu gibi yine hep sorun yüklü. Öğretmen kurulları konusunda veliler çok tedirgin. "Öğretmenler, geçirmek için değil, bırakmak için çaba gösteriyor" diye yakınıyorlar. Pek haksız da sayılmazlar. Gelecek yıldan itibaren orta hazırlık uygulamasının olmayacağını, 8 yıllık temel eğitim de sınıfta kalmanın kalkacağını sevgili öğretmenlerimize bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum.Amaç, öğrenciyi hayata küstürmek değil, kazanmaktır. Cezalandırarak terbiye dönemi artık çok gerilerde kaldı...
Bir üniversite öğrencisi, gönderdiği mektupta, özellikle anadoludaki yükseköğretim kurumlarındaki ülkücü ve tarikatçı kadrolaşmanın, üzerlerinde nasıl bir baskı unsuru yarattığına dikkati çekerek, içinde bulunduğumuz kayıt döneminde, gençleri, anne babaları ve YÖK'ü duyarlı olmaya çağırıyor. Bu çok önemli konuya önümüzdeki günlerde yeniden değineceğiz...
Bu arada, Bilişim Fuarı'nı gezdim. Müthişti. Mutlaka zaman ayırın...
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr