Üniversitelerin bu yılki açılış törenleri çok renkli geçecek. Öğrenciler Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlar çerçevesinde içeri alınmazken, yeni atanan rektörün türbanlı eşleri başköşede oturacaklar. Peki, yasalara aykırı bu durum kime şikâyet edilecek? YÖK’e. Peki, onları o makama atayan kim: YÖK. YÖK, yasalara rağmen türbanı görmezlikten gelirse ne olacak? YÖK Başkanı ve YÖK üyelerini o makama atayan Cumhurbaşkanı’na şikâyet edilecek. Peki, Cumhurbaşkanı ne diyecek? “Benim eşim Çankaya’da türban takıyorsa, rektör eşleri de üniversitede takabilir. Özel hayata karışmayın” mı diyecek? Yoksa, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını hatırlatıp, yargı organlarına gereğinin yapılması için talimat mı verecek? Anlayacağınız, karışık bir durum söz konusu. İçinden çıkana aşk olsun.
Görünen o ki, kapandı denilen türban dosyası, bu öğretim yılında başka bir şekilde açılacak. YÖK Başkanı daha önce açıklamıştı zaten: Rektörler de türbanı görmeyiverirler...
Yeni dönemin rektör ve rektör adaylarından bazılarıyla bu durumu görüştüm. Türban konusunda nasıl bir yol izleyeceksiniz diye sordum. Cevapları çok netti: Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlar siyasidir. Yasal olarak uygulanması gerekir. Ama kimsenin bize bunu niye uygulamıyorsunuz diye eskisi gibi dayatacağını sanmıyoruz.
Evet, gelinen nokta bu. Zaten yeni kurulan üniversitelerin, yeni atanacak rektörlerinin pek çoğu da daha önce türbana özgürlük bildirisine imza atan isimler. Görüşlerinde de zerre kadar değişiklik yok. Ödüllendirilmeleri de bu yüzden.
Rektör atamaları, gençler hakkında hazırlanan yeni yasa teklifleri, MEB’deki kadrolaşma ve diğer icraatlara bakıldığında AKP’de değişen hiçbir şey yok. Kapatma davası hiçbir şeyi değiştirmemiş. Ve çok yakında yenisinin açılabileceği ortam oluşursa da hiç şaşırmamak gerekir. Ve bu kez Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç bile tıpkı Nasreddin Hoca gibi, hep bize kızıyorsunuz ama AKP’nin hiç mi suçu yok noktasına gelebilir.
Tıpkı eski üniversiteler için olduğu gibi yeni üniversiteler için de isimler çoktan belirlenmişti. O zaman bu seçim ve başvuru süreci niye yaşandı? Her şeyin demokratik olduğunu göstermek için. Zaten her şey göstermelik değil mi?..
Yeni açılan üniversiteler için başvuran rektör adayları arasında öylesine donanımlı isimler vardı ki ilk 3’e bile giremediler. Çünkü sadece ve sadece çok iyi bilim insanlarıydı. Ama belli ki o yetmiyormuş!..
TÜBİTAK Yasası değişti
Bu arada rektörlük seçimlerinde, “arka bahçe karargâhı” gibi çalışan ve bir hayli de etkili olan TÜBİTAK’ta da kadrolaşma tamamlanmak üzere. Önceki gün Resmi Gazete’de yayımlanan kanun değişikliğiyle son özerk kurumlardan TÜBİTAK da tümüyle hükümetin kontrolüne giriyor. 14 üyeden 10’nun atama onayını başbakan verecek. Bugüne kadar başkanlık görevini vekâleten yürüten Nüket Yetiş’in de, gelinen noktaya katkılarının ödülü olarak başkanlığa asaleten atanmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Bakalım CHP 2005’te olduğu gibi yasanın iptali için yine Anayasa Mahkemesi’ne gidecek mi?
Öğretmen sınavında 4 yanlış
İşte size çok çarpıcı bir haber daha:
“Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri, Spor Liseleri, Anadolu Liseleri Öğretmenleri’nin Seçme Sınavı’nda 4 soru yanlış olduğu gerekçesiyle iptal edildi.
MEB Ölçme ve Değerlendirme Daire Başkanı Nadir Çalış, söz konusu soruların her aday için doğru kabul edileceğini bildirdi.”
Tam Milli Eğitim’lik bir durum. Yanlış yapıldığı yetmiyor gibi, bir de yanlış sorular doğru kabul ediliyor. Dolayısıyla başarı düzeyi yüksek tutuluyor. Bu mantıkla nereye kadar gidilir ki!..
Aynı yanlışı öğrenciler yapsa anında kapıya konulurdu...
Kazanamadıysanız üzülmeyin
OKS 2. yerleştirme sonuçları dün açıklandı. ÖSS bugün açıklanıyor. Kazananlar elbette bayram yapacak. Ama her iki sınavın adayları için de her şey bitmiş değil. ÖSS’de ek yerleştirme, OKS’de de 3. yerleştirme olacak. Ve her ikisinde de on binlerce adaya yeni şans doğacak. Yani üzülmek için henüz erken!..
Özetin özeti: Bazen sevinenler de kaybedebiliyor...