Abbas Güçlü
BAŞBAKANLIKTA önceki gün, yükseköğrenimlerini Türkiye'de tamamlayıp ülkelerine dönen öğrenciler onuruna bir tören düzenlendi. Törene Başbakan Yılmaz, Yardımcısı Ecevit ve Devlet Bakanı Ahad Andican katıldı. Samimi bir havada geçen toplantıda, Yılmaz ve Ecevit, yabancı öğrencileri, "Türkiye'nin gönül elçileri" ilan etti. Birlikte fotoğraflar çekildi, karşılıklı başarı temennilerinde bulunuldu. Gazetelerde fotoğrafları gören, televizyonlarda haberleri izleyenler, bu konuda her şeyin güllük gülistanlık olduğu izlenimini edinir. Ama durumun hiç de öyle olmadığı, aksine ilişkilerin kopma noktasına geldiği, vahim bir gerçek.
Uzun zamandır bu konuyu yazmak istiyordum, önceki günkü tören vesile oldu. Hatırlayacaksınız, Sovyetler Birliği dağılıp Türk cumhuriyetleri bir bir bağımsızlıklarını ilan edince, bir anda yeni dostlarımız, kardeşlerimiz olmuş ve Çin'den Adriyatik'e kadar uzanan hayaller dünyasına dalmıştık.
Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve diğer Türk topluluklarıyla pek çok ortak projeye girişmiş ve 21. yüzyılı "Türk Asrı" ilan etmiştik.
Özal'la başlayan sıcak ilişkiler, Demirel'le devam etti. Ancak ondan sonraki başbakanlar dönemi, tam bir fiyasko oldu.
Türkiye'nin gönül elçileri olarak törenlerle karşılanan binlerce öğrenci, Çiller ve Erbakan gibi bu sıcak dostluğun gerekliliğine inanmayan liderler döneminde, adeta birer Türkiye düşmanı olarak ülkelerine dönmeye zorlandı. Çoğu da, büyük hayal kırıklığı yaşayarak geri döndü.
Onlarla en fazla ilgilenen Köksal Toptan oldu. Ülkeler arasındaki kardeşliği en üst düzeye çıkarttı. Milli Eğitim Bakanları, her yıl bir başka ülkede bir araya geldi. Sorunlara anında çözüm üretildi. Türkiye de memnundu, kardeş ülkeler de...
Ama, ya sonra? Onu da, eğitim temsilcilerinin, dönemin Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'e yazdıkları mektupdan aktaralım:
"Türkiye'nin eğitimle ilgili kurum ve kuruluşlarının Türk cumhuriyetlerinden gelen öğrencilerin eğitimlerine ilgi ve itina azılmıştır. Sayın Milli Eğitim Bakanı bizleri bir kere dahi kabul buyurup, sorunlarımızı dinlememiştir..."
Benzer mektuplar daha sonra Çankaya'ya da yazıldı. Ama değişen bir şey olmadı.
Şimdi ise, öğrenciler herhalde şaşkındır. Bakan kabul etmezken, Başbakan, Başbakan Yardımcısı, Devlet Bakanı, hepsi birden kabul ediyor. Alışacaklar. Biz böyleyiz. Ya tepemize çıkartırız ya da ayak altına alırız. Ortası yok.
Yeni hükümet, yeni bir başlangıç olabilir. Devlet Bakanı Andican'ın konuya, sonsuz duyarlılık göstereceğinden eminiz...
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr