Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas GÜÇLÜ

BU yıl, leyleği havada görmüş olacağım ki, sürekli uçuyorum. Son birkaç ay içinde on binlerce kilometre yol katettim. Özellikle yurtdışında sabah 6'da kalkıp, gece geç saatlere kadar ayaktayız. Ama Türkiye'deki gibi ne bir yorgunluk, ne de bir gerginlik var.
Duraklarımız olan Kudüs, Tel Aviv ve Londra; İstanbul gibi tarihi kentlerden biri. Kudüs'ün mistik havası, Tel Aviv'in gizemli sokakları ve Londra'nın adeta oyayla işlemiş tarihsel yapısı ve dünya kültürlerine evsahipliği yapan canlılığı, attığımız her adımda "Bunlar neden bizde de olmasın ki!" dedirtiyor.
Üniversitelerini gezdikçe, yetkililerini dinledikçe, karamsarlığımız ve ne kadar çıkmaz bir sokakta olduğumuz, çok daha iyi anlaşılıyor.
Önemli olanın, ne rektörlük, ne de devlet başkanlığı seçimi olmadığı, sistemin ve anlayışın değişmesi gerekliliğini görüyoruz.
Yeni kaynak yaratma ve mevcut kaynakların en verimli şekilde kullanılması, dışarda önem verilen konuların başında geliyor.
Demirel'in devlet başkanlığının, İstanbul Üniversitesi'nin de işi gücü bırakıp seçimlere endekslenmesinin, yeni bir zaman israfından öte bir şey getirmeyeceğini düşünüyorum...
Benzeri gezilere bizden çok siyasetçiler gidiyor. Onlar da benzeri duygularla "ah" çekmişler. O halde neden hala patinaj yapıyoruz, anlamak mümkün değil!..
ABD, Kanada, İsrail'den sonra, İngiltere'de de yöneticiler, bizdeki akademik yapılanmayı ve mali konuları anlamakta güçlük çektiler.
Oxford ve Cambridge'ten sonra İngilizlerin en eski üniversitesi olan University College London yöneticilerine, bizde isteyen politikacının istediği yere üniversite, fakülte açtırdığını, hocaların işi gücü bırakıp seçimlerle uğraştığını bir türlü anlatamadık.
İngiltere tam bir eğitim pazarı. Her keseye, her yetenekteki öğrenciye göre öğrenim kurumu bulunuyor. Dünyanın "en iyileri" arasında yer alanlar da var. Bizdekilerden çok daha aşağıda olan gecekondu üniversiteleri de var. Bu yüzden İngiltere'de yüksek öğrenimi düşünenlerin çok iyi araştırma yapmaları gerekiyor.
İngiliz üniversiteleri de ABD ve İsrail üniversiteleri gibi ürettikleri yeni bilgilerden müthiş para kazanıyor. London College'in geçen yıl patent satarak kazandığı para 5 milyon sterline yakın. İngilizler, İsrailliler gibi cimri değil, kazandığını hocalarla paylaşıyor. Çok üreten çok kazanıyor.
İngiliz üniversitelerini gezmeye devam ediyoruz. 1989'da gerçekleştirdikleri yükseköğrenim reformunun hızı kesilmemiş gibi. Yeni arayışlar içerisindeler.
Ayrıntılar yarına...

Yazara EmailLONDRA