İlk ve orta dereceli okullar, aç-kapa şeklinde de olsa yeni öğretim yılına başladı. Üniversitelerin bir kısmında da derslere başlandı. Ama çoğu gelecek haftadan itibaren kapılarını öğrencilerine açacak. Her ne kadar 150 bine yakın kontenjan açığıyla yollarına devam etseler de...
Üniversitelerde ek yerleştirme başvuruları 5 Ekim’de başlayacak. Kayıtları ise ekim ortasında gerçekleşecek. Her ne kadar dersler başlamış olsa da, onlar kervana daha sonradan katılacaklar.
Yeni öğretim yılında üniversite öğrencilerini dağ gibi sorunlar bekliyor. Yurt ve burs en önemlileri. Kalabalık sınıflar, hocaların yetersizliği, ulaşım, harçlar, ders kitaplarının pahalılığı ve en önemlisi de mezuniyet yaklaştıkça üzerlerindeki işsizlik baskısının artması.
Yüz binlerce son sınıf öğrencisi, girmek ve okumak için maddi ve manevi olarak çok büyük bedeller ödedikleri üniversitelerden mezun olma aşamasına gelmelerine sevinemiyor. Mezuniyeti düşündükçe midelerine kramp giriyor. Çünkü onları bekleyen en büyük ödül işsizlik...
Burslar artırılsın
Ekonomik durumu iyi olmayan öğrencilerin en büyük sorunu, barınma ve burs. Kalacak yer bulamadığı için evine dönen ya da burs bulamadığı için kaydını donduran veya kazandığı halde kaydını yaptırmayan on binlerce öğrenci var.
Şu günlerde bu konuda binlerce mail geliyor. Hemen hepsinde de yardım çığlıkları var. Ama maalesef duyan yok. 180 liralık burslarına bile hâlâ zam yok...
Bir yandan, okumayan kızlar için Haydi Kızlar Okula diye kampanyalar düzenliyoruz. Öte yandan, çok zor şartlarda okumaya çalışan kızlarımızın elinden tutmuyoruz.
Oysa bakın Çankaya’dan İTÜ’nün açılışına gönderilen mesajda neler deniyor:
“Türkiye’nin istikrarlı, modern, gelişmiş, müreffeh bir ülke olarak dünyadaki konumunu pekiştirmesi konusunda üniversitelerimizde eğitim gören gençlerimiz, en önemli gücümüzü oluşturmaktadır.”
Doğru söze ne denir? Peki ya uygulama? İşte gençlerimizin durumunu ortaya koyan binlerce mail’den biri:
Bu nasıl mantık?
“Merhaba. Umarım mail’imi okursunuz ve bu yazdıklarımı birilerine duyurabilirsiniz.
Üniversite öğrencisiyim. Üç kardeşiz ve şu an üçümüz de okuyoruz.
Babam emekli. Zavallı babamın beli kırıldı bizi okutmaya çalışmaktan.
Ben turizmde okuyorum ve yazları, çok şükür sezonluk çalışabiliyorum.
Kardeşim bu sene Anadolu Üniversitesi AÖF İngilizce Öğretmenliği bölümü örgün programını kazandı.
Ama Kredi Yurtlar’dan yurt çıkmadı. Burs için hangi kapıyı çalsak, açık öğretim diye kapıyı yüzümüze kapatıyorlar.
Peki ben soruyorum size, lütfen yanlışım varsa düzeltin.
Açık Öğretim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği örgün programı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın desteğiyle açılmadı mı? Diğerlerinden ne farkı var? Peki gencecik çocuklara üniversite kapısını aralayan, bizzat devlet kurumlarının kendileri değil mi?
Bölümün açılması isteyen de onlar, açık öğretim öğrencisi olduğu için yurt imkânı vermeyen ve burs almalarını engelleyen de onlar.
Peki bu ne yaman çelişkidir?
Şimdi bu çocuk nerede kalacak, neyle geçinecek?
Kredi Yurtlar’ın verdiği burs 180 lira. Özel yurt fiyatları ise 300 liradan başlıyor. Sizce de komik değil mi?
Gerçekten merak ediyorum. Madem ne haliniz varsa görün diyecekler, o halde, ne diye açıyorlar bu bölümleri?
Yardım edin lütfen, yoksa iki tane temiz, masum ve akıllı genç kız okula gidemeyecek...”
Özetin özeti: Gençleri sevme, onlara sahip çıkma lafla olmuyor. Sayın Cumhurbaşkanı, ülkemizin geleceği için en önemli güç, üniversiteli gençler diyor. Peki onlar için ne yapıyor?..