Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ekonomik krizi en yoğun şekilde yaşayan kurumlardan birisi de üniversiteler. Hocası, öğrencisi ve bilimsel üretkenlik için ayrılan kaynakları, tam anlamıyla iflasın eşiğinde.
Ekonomik açıdan yıllardır bitkisel hayatta. Sadece yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Yeni bir hamle yapabilecek ne kaynakları var ne de moralleri.
Ama hala bu hiç kimsenin umrunda değil. Hadi devlet ve politikacılar kendi dertlerine düştüler. Ya ülkenin kalkınması için üniversiteleri olmazsa olmaz olarak gören diğer dinamik güçler nerede? Örneğin sivil toplum örgütleri, sendikalar, odalar, belediyeler, vakıflar, holdingler ve işadamları!
Hemen her konuda öylesine büyük harcamalar yapıyorlar ki üniversitelere yapacakları katkı diğerlerinin yanında devede kulak kalır. Ama böyle bir alışkanlıkları yok.
En ilginci de parasızlıktan ağlayıp, inleyen üniversitelerin devletin dışında yeni bir kaynak yaratmak için hiçbir çabalarının bulunmaması. Oysa dünyadaki üniversite modellerini inceleseler, bağış almadan, bilimsel üretkenliklerini katma değere dönüştürmeden, parası olan öğrenciden para almadan, israfa son vermeden üniversiteleri ayakta tutmanın mümkün olmadığını görecekler. Ama nedense toplumun diğer kesimlerinde olduğu gibi onlar da ağlamayı, sızlamayı, kavgayı dövüşü seviyorlar.
TBMM'de bekleyen bir yasa teklifi var. Eğer kabul edilirse üniversiteler resmen paralı olacak. Üzerinde fazla konuşulmamış, henüz olgunlaşmamış bir öneri. Bu haliyle çıkarsa belki günü kurtarır ama geleceğe hiç bir katkısı olmaz!..

Mebus çocuğuna var ama!..
YURTKUR'u kapatıp ya da yeniden yapılandırmadan veya burs konusuna adilane bir çözüm bulmadan üniversiteleri paralı hale getirmek zaten bozuk olan sosyal dengeyi daha da bozmanın ötesinde bir işe yaramaz.
Vakıf üniversiteleri açıldıktan sonra, parası olanlar için üniversiteye girmek zaten sorun olmaktan çıkmıştı. Şimdi bir de devlet üniversitelerini yine sadece parası olanların hizmetine sunmak, bir ülke için en büyük sermaye olan parlak beyinleri harcamanın ötesinde bir işe yaramaz.
Önceki gün Milliyet'in manşetiydi. Memur, işçi ve emekli çocukları burs alamazken milletvekili çocukları rahatlıkla yararlanabiliyorlardı. Bu yüzden devletin güdümünde olmayan, siyasi etkilerden uzak ve sadece hak edenlere burs verecek bağımsız bir burs kurumu yaratmadan atılacak her adım yanlış olur.

Yük paylaşılmalıdır
Üniversitelerin tam özerk olabilmeleri için öncelikle mali özerkliklerini sağlamaları gerekir. Devlet, parayı verdiği sürece düdüğü de istediğinin ağzına verir. Bu yüzden Batılı üniversitelerde olduğu gibi üçlü sacayağı oluşturulmalıdır. Mali yükün üçte biri devletten, üçte biri öğrenciden, üçte biri de üniversitenin kendi kaynakları ve bağışlardan karşılanmalıdır. Devlet, en azından gelişmelerini tamamlayan üniversiteler için bu koşulu getirmelidir. Maaşlar dışında siz ne kadar kaynak yaratıyorsanız ben de o kadarını veririm demelidir. Yoksa kendileri üretken olmayan, yeni kaynaklar yaratamayan, işletmecilik kurallarına göre yönetilemeyen üniversitelerin, her açıdan aranılan insanlar yetiştirmeleri çok ama çok zor gerçekleşir...
Özetin özeti: Üniversiteler sadece rektörlük seçiminden ibaret değil. Kamuoyunun ilgisi diğer sorunlarına da olmak zorundadır!..