Abbas GÜÇLÜ
DÜNYANIN neresinde olursanız olun, "üniversite" deyince akla ilk gelenler arasında İngiliz üniversiteleri de var. Örneğin
Oxford, Cambridge, London Scholl of Economics. Daha önce adını sık duymadığımız
Imperial, Univesity College London, Bristol, King's, College of London da raiting sıralamasının tepelerinde yer alıyor.
İngiliz üniversiteleri paralı gibi gözükse de, yabancı öğrenciler dışında İngiliz gençlerin cebinden para çıkmıyor. Devlet onlar adına, karşılıksız ödemede bulunuyor.
Başbakan
Blair'in
"Daha iyi eğitim" için istediği 1000 sterlinlik harcın alınması ise biraz zor görünüyor.
İngiltere tam bir özel üniversite cenneti. Çok sayıda özel üniversiteleri var. Ücretleri de bizim ölçümüze göre bir hayli pahalı. Elbette ucuzları da var.
"Londra öğrenciler için pahalı bir kent ama, kazandırdığı deneyim ve birikimi, hiçbir yerde bulamazlar" diyerek para tartışmasına son noktayı koyuyorlar.
İngiltere'de
Eğitim ve
İstihdam Bakanlığı iç içe. Yani tek birim halinde. Bu yüzden bizdeki gibi on binlerce diplomalı işsizin olduğu alanlarda yeni fakülteler açılmıyor.
ABD'nin aksine, İsrail'de olduğu gibi full - time öğrencilik esas alınmış. Kampüs üniversiteleri gibi, kent içi beton yığını üniversiteler de bir hayli yaygın.
İngiliz üniversitelerinin bir başka ilginç yanı da, aynı çatı altında toplanmaları. Örneğin Londra'daki pek çok özerk üniversite University Of London'un çatısı altında.
Üniversitelerden yeni mezunların, o yaş grubu içindeki oranlarını gösteren bir tablo gösterildi. Utandık. En alt sırada Türkiye vardı. En tepede ABD, Avusturalya, Kanada yer alıyor. İngiltere, Hollanda, Danimarka, Kore ve Japonya onları izliyor...
Londra her metrekaresi özene bezene yapılmış, korunmuş cıvıl cıvıl bir kent. Ama koşuşturmaktan tadına varamıyoruz...
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr