Pek çok üniversiteyle ilgili ciddi iddialar söz konusu. Bir dizi dosyalar var. Hepsi de insanın içini karartan cinsten. Aslında bize ulaşan dosyaların her biri önce Ankara'ya gidiyor. YÖK'e, Milli Eğitim'e, Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığı'na. Biz son adresiz. Ankara'dan ses soluk çıkmadığında, olayın üzerine gidilmediğinde ya da artık yapacak bir şey kalınmadığında başvurulan son adres biz oluyoruz...
Aslında ilgili makamlar olayları ciddiye alsalar her şey çok daha farklı olacak. Denetimsizlik almış başını gidiyor. Dileyen dilediğini yapıyor ve yaptığı yanına kar kalıyor. Oysa biraz denetim her şeyi değiştirebilir...
Samsun 19 Mayıs Üniversitesi kaynıyor. Hocalar çetecilikten hapise düşüyor. Keyfilik aldı başını gidiyor. Dokuzeylül Üniversitesi'nde sahtecilikle ilgili ciddi kanıtlarla dolu dosyalar sümenaltı ediliyor. Anadolu'daki üniversitelerin neredeyse tamamındaki siyasi kadrolaşmalar ve reisler hala görmemezlikten geliniyor. Diyarbakır Dicle Üniversitesi adeta dışlanmış durumda. Bunu Ankara değil de onlar yapmış olsalardı adeta ipe çekilirlerdi. Ama yükselen çığlıklara hemen herkes kulaklarını tıkıyor. Ankara'nın göbeğindeki bazı üniversiteler bile YÖK'ün ilgi alanının dışında hatta desteğinde ali kıran baş kesen konumundalar.
Denetimsizlik sanıyorum anaokulundan üniversitelere kadar sadece eğitim kurumlarında değil. Devletin diğer tüm kurumları da aynı ki, hemen her konuda neyin ne için yapıldığı ve kimin arkasında hangi gücün olduğu tam bir muamma!..
Devlet Bakanı Hasan Gemici, hükümetteki en duyarlı bakanlardan birisi. Yaptığı işe gönülden inanıyor. Sokağa itilen çocuklar da onun ilgi alanında. Önceki günkü yazımla ilgili olarak aradı ve yaptıklarını anlattı. Keşke diğer bakanlar da örneğin Milli Eğitim Bakanı da yaptığı işe bu kadar saygı duyabilse...
Bakan Gemici, çocuklar ancak sokağa düştükten sonra ilgilenebiliyor. Kendisine de uzun uzadıya anlattım. Önemli olan onları sokağa düşürmemek. Zorunlu eğitim çağındaki sahipsiz çocukların, kurtarılmaları için illa ki sokağa mı düşmeleri gerekiyor.
Bu anayasal görevi yerine getirmesi gerekenler nerede? Milli Eğitim Bakanlığı bu görevi yerine getirmiyorsa Başbakan, Cumhurbaşkanı ve adli makamlar dahası sivil toplum örgütleri niye onu sorgulamıyor.
Ya valilere, kaymakamlara, muhtarlara ne demeli? Adli konular ya da televolelik konular olduğunda hemen her taşın altından çıkıyorlar. Ama söz konusu çocuklar, gençler ve eğitim olduğunda araki bulasınız.
İçişleri Bakanlığı, valilikler ve kaymakamlık kanalıyla bu fiili durumu tespit etmeli ve bu dehşet verici durumu, sokaklar yaşanamaz hale gelmeden Başbakan Ecevit'e bildirmelidir.
Özetin özeti: Bir duyarsızlıktır gidiyor. Çocukların okula gitmedikleri gün sayısı gittiklerinden fazla. Okula gittiklerinde de sokakta geçirdikleri saat okuldakinden fazla. Ama nedense bunlarla da ilgilenen hiç yok. Çocuklarımızın ne kadarı aktif spor yapıyor, kitap okuyor ya da bir etkinliğin içerisinde?..