Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Yavuz Donat'la yaptığı söyleşi "Bahçeli'den uyarı" şeklinde manşete taşınmış. Bahçeli AB'den, tarımsal ürünlerin taban fiyatlarına kadar pek çok konuda görüşlerini ortaya koymuş. İlgiyle okuduk...
Bizim dikkat çekmek istediğimiz konu ise biraz değişik. Donat, belli ki olayın bu boyutuyla ilgilenmiyor. MHP, her ne kadar köklü bir değişim süreci geçirse de, örgütlenme konusundaki tavrında pek bir değişiklik söz konusu değil gibi. Özellikle öğretim kurumları ve devlet kadrolarını ele geçirme konusunda iktidar olmanın avantajlarını en iyi şekilde kullanıyor...
YÖK'ün tarikatlar ve türban konusundaki katı tavrı özellikle MHP'nin işine yaradı. Üniversiteler onlar için adeta dikensiz gül bahçesi oldu. Artı olarak YÖK'ün desteğini de unutmamak gerekir...
Devlet kadrolarında ise DMS falan hikaye. Tıpkı Milli Eğitim Bakanlığı'nda olduğu gibi MHP'nin kontrolündeki bakanlıklarda da etkileri yıllarca sürecek bir kadrolaşma söz konusu.
Terfi ve atamalarda ülkücü olmak, olmazsa olmaz koşul. Dahası bunun kanıtlanması isteniyor. Ülkü Ocağı'na ya da partiye üyelik, sağlam olduğuna ilişkin referanslar... Bazen biri, bazen de hepsi birden isteniyor...
Söz konusu uygulamaları gördükçe önce 12 Eylül öncesini, sonra da REFAHYOL dönemini hatırladım. RP de aynı telaş içindeydi. Ölçü öylesine kaçırıldı ki, arkasından 28 Şubat geldi...
Bir önceki genel seçim öncesinde Milliyet yazarları olarak sırasıyla liderlerle görüşüyorduk. Bu çerçevede rahmetli Türkeş ve kurmayları ile uzun uzadıya sohbet ettik. Toplantıda, gençlere en yakın parti olarak neden eğitim konusunda hiçbir şey yapmıyorsunuz diye Türkeş'i öylesine yoğun eleştiri bombardımanına tuttum ki, geldi koluma girdi babacan bir tavırla, iktidara geldiğimizde bizim Milli Eğitim Bakanımız sensin dedi. Söylediği elbette şakaydı. Benim heyecanım hoşuna gitmişti. Söylediklerimi ciddiye aldığını göstermeye çalışmıştı. Ama şu anda MHP'nin favori bakanlarından biri olan profesör politikacımız, olayın esprisini anlamamış olacak ki, ama efendim Milli Eğitim Bakanlığı için bana söz vermiştiniz, sayın Güçlü daha bizim selamımızı bile vermeyi bilmez deyince. Türkeş, yine aynı babacanlığı ile öğretiriz öğretiriz deyip Sayın Bakan'ı yatıştırmaya kalksa da, o ille de elini gösterip o meşhur kurt figürünü yapmamı istiyordu. Bu olay, o günlerde haber de oldu...
Bunu niye anlattım! Şimdi MHP'li yöneticiler, terfi ve atamalarda haydi şu işareti yap da, ne kadar bizdensin görelim diyorlarmış. Bizim öğrenciliğimizde serçe parmağı diğerlerinden ayırarak yapılan oldukça sert tokalaşma ve göğüs vurma modaydı, demek ki şimdi işaret öne çıkmış...
Geçenlerde 12 Eylül dönemi MHP'lilerinin Evren ve arkadaşlarına nasıl suikast yapıp yönetimi ele geçireceklerini dinledikçe, ister istemez kafamda bir sürü soru oluştu...
Özetin özeti: MHP üst yönetiminin, özellikle de Bahçeli'nin sertliğe ve körü körüne kadrolaşmaya şiddetle karşı olduğunu biliyoruz. Ama parti içinde kraldan çok kralcıların sayısı o kadar çok ki!.. Ayrıca: kadrolaşma konusunda hassasiyeti olanlar, umarız bu titizliklerini kadrolaşmanın her türlüsüne karşı gösterirler...


Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr