Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Mehter Takımı bile Milli Eğitim Bakanlığı’ndan daha hızlı yol alıyor. En azından ne yaptıklarını biliyorlar. Ama MEB’i anlayana aşkolsun.
Bakanlık, okulların kapanacağı son gün bir karar alarak not yükseltme sınavlarını yani bütünlemeleri öne çekti. Öğrencilerden bir yılda anlayamadıkları dersleri birkaç gün içinde başarmaları istendi. Tabii sonuç vahim oldu.
Öğrenciler patır patır döküldü. Aynı bakanlık şimdi hatasını telafi etmek için yeni bir sınav kararı daha aldı. Daha doğrusu eski sınav takvimine geri döndü.
Niye öne çekti, niye yeni karar aldı? Bilen yok. Ama daha komiği bu şaşkınlığı, müjde olarak niteleyen gazetelerin düştüğü durum. Her şeyden öylesine bihaberler ki, şaşkınlığı bile müjde olarak sunabiliyorlar.

“Erasmus mucizesi”
Avrupa Birliği Öğrenci Değişim Programı (Erasmus) konusunda değişik söylemler var.
Üniversiteler ve bazı öğrenciler bu konuda önemli sıkıntılar yaşandığını dile getirirken, bu organizasyonu yapan Ulusal Ajans Başkanı Dr. Fatih Hasdemir’e göre Türkiye bu konuda bir mucizeye imza attı.
Hasdemir, ortaya çıkan sorunların kendilerinden değil üniversitelerden kaynaklandığını söylüyor.
Gelinen noktayı ise şöyle özetliyor:
-  2005-2006 akademik yılında tüm üye ülkelerin ortalama öğrenci artışı, bir önceki yıla göre yüzde 7.2 seviyesinde kalırken, Türkiye yüzde 149 artışla rekor kırdı. Aynı yükseliş sonraki yıllarda da devam etti.
-  2008’de, 2006’ya göre yüzde 130’u bulan ödeneklerdeki artış oranı, imzalanan 7 yıllık anlaşmalarla her yıl yüzde 10’a yakın artmaya devam edecektir. Oysa programa gösterilen talep çok daha hızlı bir artış göstermektedir. 
-  Erasmus’a 2007’de 10 bin öğrenci başvurdu. 2008’de bu rakam 19 bine yükseldi. Oysa aynı dönemde bütçe yüzde 10’lar seviyesinde arttı.
-  Erasmus konusunda Ulusal Ajans ile üniversiteler arasındaki bilgi akışında bir problem bulunmamaktadır.
-  Türk yükseköğretim kurumlarından 101’i Erasmus Beyannamesi almış olup öğrenci, öğretim elemanı ve personel hareketliliği gerçekleştirebilme imkânına sahip olmuşlardır.
-  Kendilerine tahsis edilecek ödenek miktarı kesinleşip açıklanmadan öğrencilere, Erasmus programına seçildikleri ve programdan yararlanmalarının kesin olduğu şeklinde bir algılamaya imkân verecek açıklamalar yapmamaları ve beklenti doğurmamaları gerektiği, üniversitelerimize zamanında bildirildi.
-  Kısıtlı kaynaklar bir önceki yılın performanslarına göre dağıtıldı. 
-  Yılda 6-7 bin öğrencimiz yurtdışına gönderiliyor. Dışarıdan gelen yabancı öğrenci sayısı da giderek artıyor. 2004-2005’te gelen öğrenci sayısı 299 iken bu rakam 2008’de 1321’e yükseldi.
-  Mevcut kaynakların kısıtlılığı göz önünde alındığında özellikle maddi olanağı yerinde olan öğrencilerin de programlardan herhangi bir kamu kaynağı kullanmadan istifade edebilmelerinin ve yükseköğretim kurumlarımızın daha fazla sayıda öğrenciyi yararlandırabilmek için ek kaynaklar ihdas edebilmelerinin de mümkün olduğunu belirtmek isterim.
Evet, Ulusal Ajans Başkanı’nın söyledikleri böyle. Ama üniversitelerden farklı sesler yükseliyor.
Örneğin, iki yarıyıl için söz verip sonra tek yarıyıl için burs verdikleri öğrencilere, kendi paranızla da olsa ikinci yarıyılı dışarıda okuyamazsınız deniliyor. Örneğin, bizim ek bütçe ayırmamız mümkün değil deniyor. Örneğin, AB bütçemizi azalttı deniyor.
Görünen o ki, bu konuda alınacak daha çok mesafe var. Öğrenciler ve Ulusal Ajans üzerine düşeni yapmış. Sıra hükümette ve üniversitelerde. Hemen her konuda ek kaynak yaratabiliyorlar. Bu konuda da yaratsınlar.
Özetin özeti: AB konusunda gerçekten samimiysek Erasmus’a çok daha fazla kaynak ayırıp çok daha fazla öğrencimizi Avrupa’ya göndermeliyiz...