Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Tatil ve gezilerde, gittiğim kent ve ülkelerin mutfağı, televizyonları ve vitrinleriyle yakından ilgilenirim. İlgimin nedeni, yemeği, film seyretmeyi çok sevdiğimden ya da alışveriş çılgını olduğumdan değil, kültürel vitrin özelliği taşımalarıdır.
Mutfaktaki çeşitlilik, kültürel zenginliğin de bir göstergesi. Bunu yurtiçi ve yurtdışı gezilerinde fazlasıyla hissediyorsunuz. Yemek yemeyi bir karın doyurma olayı olmaktan çıkarıp, damak tadının sonsuz çeşidiyle bir sanata dönüştürenler ile "ayak üstü" cüleri nasıl bir tutabiliriz ki!..
Mutfak gibi televizyon ekranları da bir ülke için önemli ipuçları veriyor. Haberleri, yarışma programlarını, filmleri, reklamları ve şov programlarını izlediğinizde ortalama bir yargıya varabiliyorsunuz. Bizde olduğu gibi her kanalı, her programı ayrı bir telden çalanlar da, yine önemli bir gösterge. Neyin mi? Şaşkınlığın!..
Gözleme dayalı üçüncü ilgi alanım ise vitrinler. Birkaç büyük cadde gezdiğinizde, vitrinler size o ülkenin ekonomisinden moda anlayışına kadar pek çok önemli ipuçları verebiliyor. Hele bir de çapraz kur hesaplarıyla kıyaslamalar yaparsanız, insanların alım gücünden, vergi oranlarına kadar çok kısa sürede, çok sayıda sosyal veriye sahip olabiliyorsunuz.
Gazetecilik, gerçek kanıtlara olduğu kadar gözlemciliğe de dayalı bir meslek. Burnu iyi koku alan, bakarken gören, satır aralarından manşet çıkaran bir kıvraklık hepimizin özlemi...

Gazetecilik ne kadar kanıt ve gözleme dayanıyorsa, bilim de geçerliliği tartışmasız kabul gören verilere dayanıyor. Ama gazetecilerin olduğu gibi bilimadamlarının içindeki "şüphecilik" hiçbir zaman yok olmuyor. İyi ki de var. "En doğru"ların bulunmasında aşırılığa kaçmayan bu şüpheciliğin payı çok fazla.
Bilimsel verileri besleyen lojistik desteklerden biri de istatistiki sonuçlardır. İstatistiği, istatistik hocamız, "Hangi amaçla kullanırsanız, o amaca hizmet eder. Eğer sonuca iyimser bakmak isterseniz bazen yüzde 50'si dolu diye övünür, aksinde ise bardağın yarısı boş diye kıyameti kopartırsınız" derdi.
Parametre diye bir kuruluş, İstanbul'da bir anket yapmış ve İstanbul Belediye Başkanlığı'ndan başka her işe soyunan Recep Tayyip Erdoğan'ı şimdiden ikinci kez başkan ilan etmiş. Ertuğrul Özkök de bunu, "Tayyip Erdoğan'ı yıkmak zor olacak" diye yazmış.
Ortada iki anket var. Parti bazında FP'nin oyu yüzde 17. Belediye Başkanlığı bazında ise, yüzde 26. Yani halk FP'yi istemiyor ama Tayyip'i istiyormuş. Buna kargalar bile güler.
Daha diğer partilerin adayları ortada yokken böyle bir anket yapmak zaten akla, mantığa, her şeyden önce de bilime aykırı. Hele hele Recep Tayyip Erdıoğan'ı şimdiden böyle pohpohlayıp, sonra da "Nasıl oldu da kazandı" diye senaryolar üretmek ise ancak bize özgü bir anlayış.
İstatistikler Tayyip diyorsa, ben de İstanbul'da yaşayan ve gözlemlerine güvenen bir vatandaş olarak, "Kesinlekle Tayyip kazanamaz" diyorum. Kim haklı, seçimde göreceğiz...


Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr