Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yusuf Ziya Özcan’ın görev süresi dün resmen sona erdi. İkinci defa atanması çok zordu. Nitekim gerçekleşmedi. 3 gün önce yazdığım gibi İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü Gökhan Çetinsaya’nın başkanlığı kesinleşti.
Çetinsaya çift koldan desteklendi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, arkasında. Ayrıca Kayseriliymiş. Yani Cumhurbaşkanı ile hemşeri. Bu kadarı da yetti de arttı.
Davutoğlu, önceki gün Yusuf Ziya Özcan’la yemek yiyerek, kendisine teşekkür etmiş. Ayrıca yeni Başkanı, yani Çetinsaya’yı da telaffuz etmiş. Kendisini de daha önemli bir görevde değerlendireceklerini söylemiş.
Hayırlı olsun ne diyelim!

Öncelikli sorunlar
Üniversitelerin bir değil bin tane sorunu var. Bu yüzden yeni başkan Çetinsaya’dan beklentiler çok yüksek olacak. Özellikle de iktidarın beklentisi. Örneğin Başbakan Erdoğan, artık ilk 100’de bir Türk üniversitesini görmek istiyor.

Peki bu mümkün mü?
Kesinlikle mümkün. Ama buna inanmak gerekiyor. Bu konuda da görev, Başbakan’dan çok yeni YÖK Başkanı’na ve rektörlere düşüyor.
Yusuf Ziya Özcan’ın gündeminde böylesi bir hedef olmadığı için bu konuda hiçbir çaba göstermedi. Dolayısıyla da akademik kriterlerin iyileştirilmesi konusunda hiçbir çabası olmadı...

Katsayıya yasal düzenleme
Özcan, giderayak katsayıları sıfırladığını ilan etti. Ama bu konuda kesinlikle yasal düzenlemeler gerekiyor. Yoksa, hayal kırıklıkları ve hukuki kaosun önüne geçilmez.
Umarız yeni başkan Çetinsaya bu konuyu da öncelikle ele alır. Yoksa, ortaya çıkacak sıkıntıların faturası yine iktidara çıkar ki, bu da YÖK’te başkanlar değişse de, sorunlar bitmiyor izlenimi yaratır ve YÖK’e bakış açıları değişir.
Peki bu YÖK’ün umurunda mı? Gürüz dönemi olsaydı, hayır değil derdik ama şu anki YÖK’ün de, başkanın da böyle bir lüksü yok...
Önceki yıl 110 bin, geçen yıl da 85 bin kontenjan boş kaldı. Daha da vahimi, yükseköğrenime olan ilgi giderek azalıyor. Yani, üniversite sayımız arttı derken, öğrenci sayımız giderek azalır ki, bu da ülkemizin geleceği açısından hiç hoş olmaz...

Boş kontenjanlar?
Ayrıca YÖK’ün kuruluş gerekçelerinden birisi olan, geleceğe yönelik istihdam planlaması da artık bir an önce gerçekleşmelidir. Örneğin istihdam fazlası yüz binlerce elemanı bulunan fen-edebiyat ve eğitim fakültelerinin kontenjanları artık makul seviyelere çekilmelidir...

Hocaların maaşı
Öğretim üyelerinin maaşlarındaki düzenleme Ecevit döneminde başlamıştı. Ama profesörlerin maaşları ayarlandıktan sonra, diğerlerine o gün bugündür hiç sıra gelmedi. Bu yüzden bu konu da öncelikle ele alınmalı, yoksa kırgın, yoksul ve kandırılmış kadrolarla yol kat etmek mümkün değil. Bu arada Sağlık Bakanlığı ile üniversiteler arasındaki kırgınlık da, yeni YÖK Başkanı’nın öncelikle ele alacağı konulardan birisi olmalıdır. Yoksa bu kırgınlık, ileride onarılmaz noktalara gelir ki, bu da tüm kurumlara zarar vermenin ötesinde hiçbir işe yaramaz.
YÖK, siyasetin güdümünden çıkıp asli görevine dönerse, ele alacağı konulardan birisi de kesinlikle öğrenci değişim programları olmalıdır. Örneğin bir yandan Erasmus benzeri uluslararası değişim programlarından yararlanan öğrenci sayısı artırılırken, öte yandan da Farabi programı çerçevesinde kendi üniversitelerimiz arasındaki değişim programı, artık ciddi anlamda hayata geçirilmelidir.

YÖK ve ÜAK
YÖK ve Üniversitelerarası Kurul’un yapılanması, 18-20 üniversiteye göre düzenlenmişti. Oysa şimdi 165 üniversite var ve yakın bir gelecekte 200’e çıkacak. İşte bu yüzden, Anayasa’daki yükseköğretime yönelik maddeler ve 2547 sayılı yasa sil baştan yeniden düzenlenmelidir.
YÖK’e olduğu gibi ÜAK’ya da yürütme kurulu getirilmeli ve görev alanları yeniden belirlenmelidir.
Bu arada, araştırmaya yönelik üniversitelerle, meslek adamı yetiştirmeye yönelik üniversiteler birbirinden ayrılmalı, meslek yüksek okulları da kesinlikle yeni bir yapılanma içerisinde, üniversitelerden ayrılarak özerk hale getirilmelidir.
Özetin özeti: Ak Parti iktidarı diğer pek çok alanda reformlar gerçekleştirdi. En başarısız olduğu alan ise eğitim ve özellikle de yükseköğretim. Bakalım yeni başkan Çetinsaya’yla değişen ne olacak?