Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

YAZARIMIZ ABBAS GÜÇLÜ ÖNERİYOR
1- Fakültelerin taban puanlarında 5 puanlık bir oynama sağlanabilir.
2- Taban puan sınırlaması kaldırılabilir. Boş kontenjanlara herkes başvurur ve en yüksek puanlılar alınır.
3- Tercihte yükselme sistemi uygulanabilir. Kazananların da başvurabileceği tercih listesiyle yeniden yerleştirme yapılabilir.
4- Tercih sayısı 8’den 18’e çıkarılarak kazanma şansı artırılabilir.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, önceki gün, Selçuk Üniversitesi’nin açılış töreninde üniversite kontenjanlarını geçen yıl yüzde 25, bu yıl da yüzde 15 artırarak toplam 200 bin öğrenciye üniversiteye girme şansı tanıdıklarını söyledi. Ama aynı dönemde yani son iki yılda boş kalan kontenjan sayısı 150 bine yakın.

YÖK’e kontenjan çağrısı

Bir anlamda, hükümetin ihracattaki artışı açıklayıp ithalat ve dış borçtan hiç söz etmemesi gibi bir durum söz konusu. Kontenjanlar sürekli artıyor ama dörtte üçü boş kalıyor!..
Bu noktada asıl merak edilen konu, bu yıl boş kalan 103 bin kontenjan açığının nasıl dolacağı. En kolayı, “Üniversiteler açıldı, zaman yok” deyip, olup bitenleri görmemezlikten gelmek. Ama eğer YÖK Başkanı Özcan, bu konuda samimi ise anında çareler üretebilir ve bu kontenjanla açıklarının en azından önemli bir bölümü dolabilir...

Nasıl dolar?
Kontenjan açıklarının dolması için kesinlikle yeni bir kayıt dönemi şart. Anadolu liselerinde 4, kolejlerde ise neredeyse 14 kayıt dönemi yaşandı. Bu yüzden üniversitelerde 3’üncü bir kayıt döneminin açılması, hiç kimseye garip gelmez. Kaldı ki YÖK daha önce de bu yönde kararlar aldı.
Peki hangi koşullarda yeni bir kayıt dönemi açılırsa, hem hukuki sorun çıkmaz, hem diğer öğrencilerin hakları yenmez, hem de kontenjanlar dolar?
- Mevcut sisteme göre, yani taban puanlı ve sadece açıkta kalanların başvurabildiği yeni bir kayıt dönemi hiçbir işe yaramaz. Bu yüzden, mevcut koşullar çerçevesinde açılacak yeni bir kayıt dönemi sadece göz boyamaya yönelik olur.
- YÖK, daha önce, üniversiteye girişte baraj puanlarını düşürdü. Örneğin 185 barajını 165’e, 165 barajını da 145’e indirdi. Şimdi de bu kadar olmasa bile fakültelerin taban puanlarında 5 puanlık bir oynama sağlayabilir. Bu da kesinlikle kaliteyi düşürmez. Çünkü zaten, herhangi bir fakültenin en yüksek puanı ile en düşük puanı arasında onlarca puanlık farklar söz konusu. Hele hele vakıf üniversitelerinde burslu ve paralı öğrenciler arasındaki puan farkı 100 puanı bile aşarken 5 puanlık fark hiç rahatsızlık yaratmaz.
- Bir başka yöntem ise tıpkı birinci yerleştirmede olduğu gibi taban puanı sınırlamasını kaldırmak. Yani boş kalan kontenjanlara isteyen herkes başvurabilir ve başvuranlar arasında en yüksek puanı olanlar alınır. Bu yöntemde de çok fazla puan oynamaz. Bir puanda binlerce öğrenci yer aldığı için düşüş bazı fakültelerde bir puanı bile bulmayabilir.
- Eğer ille de taban puan uygulamasında ısrar edilecekse, tercihte yükselme sistemi uygulanabilir. Yani kazananların da başvurabileceği yeni bir tercih listesi alınarak yeniden yerleştirme yapılabilir. Bu yönteme, “Üniversiteler açılalı çok uzun süre oldu, ortalık çok fena karışır” diyenler olsa da, hiç de öyle korkulduğu gibi bir kargaşa çıkmaz. Yerinden memnun olanlar zaten başvurmaz.
Geriye yeni arayış içinde olanlar kalır ki, onların sayısı da zaten çok yüksek olmaz. Böylece, puanlar hiç düşmeden de fakülteler arası geçişle kontenjan açıklarının önemli bir bölümü dolabilir. Örneğin Bursa’da Tıp’a giren bir öğrenci, İstanbul’daki Tıp’a gelebilir, Bursa’da boşalan yere de Bolu’daki gelebilir. Böylece puanlar zincirleme yükseleceği için en sonda kalan boşluklara da açıktaki öğrencilerin puanı yetebilir.
- İlle de mevcut koşullar denilirse tercih sayısı 8’den 18’e çıkarılarak kazanma şansı artırılabilir...

Yeni koşullar sağlanabilir
Hükümet ve YÖK, boş kontenjanlar konusunda eğer duyarlıysa ve bu konuya çözüm getirmek istiyorsa mutlaka bir çözüm bulur. Yeter ki istensin. Üstelik açık sadece üniversitelerde değil. Fen ve anadolu liselerinde 4 bin, özel öğretim kurumlarında 400 bin, üniversitelerde 103 bin kontenjan açığı var.
Hükümet, kontenjanların neden açık kaldığını tespit eder ve sorunların çözümü için kararlar alırsa fazla değil bir hafta içinde bu kontenjanların pek çoğu dolabilir.
Bu konuda üç önemli sorun var:
1. Sistem tıkanıklığı
2. Ekonomik kriz
3. Bilgilendirme
Bu üç konuda gelişme sağlanırsa, yani yeni bir yerleştirme modeli geliştirilirse, ekonomik krizi hafifletecek örneğin, otomobil sektöründe olduğu gibi KDV ve benzeri avantajlar sağlanırsa ve gerçekleştirilecek yenilikler kamuoyuna iyi duyurulursa onca kontenjan boş kalmaz.
Tümü dolar mı? Kesinlikle hayır. Ama önemli bir bölümü dolar.
Tekrar yazının başına dönersek, YÖK’ün bütün fakültelerde önce yüzde 25, sonra da yüzde 15, topyekûn kontenjan artırımına gitmesi yanlış olmuştur. Tıpkı meslek yüksekokullarını ihya ettik deyip tam tersini yaptıkları gibi.
Keşke Başbakan Erdoğan, bir talimat verse de şu boş kontenjanlar enine boyuna ele alınsa. Ama nerede...
Özetin özeti: Boş kontenjanlar, başta dış politika olmak üzere diğer açılımlardan daha az önemli değil. Boş kontenjanlar, zaten kıt olan kaynakların israfı ve çocuk ve gençlerimizin hayallerinin çalınmasıdır. Ve doldurulmaları gerekir!..