Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diyalog Başbakan Erdoğan'ın ortaya koyduğu bir çıta var. Başbakan Erdoğan, eski YÖK yönetimini eleştirirken, onlara, kendilerine laf yetiştirmek yerine, işlerine bakmalarını söylüyordu. Yani dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasına, hatta ilk 100'e girmelerini istiyordu.İşte bu yüzden, yeni oluşturulan YÖK'ün öncelikli hedefi, Başbakan Erdoğan'ın ortaya koyduğu bu hedefi yerine getirmek olmalıdır. Yoksa, ardı arkası kesilmeyen türban ve katsayı tartışmaları içinde boğulmak değil.Peki bu mümkün mü? Eğer üye seçiminde, bugüne kadar olduğu gibi dar bir çerçevenin dışına çıkılmazsa, bırakın ilk 100'ü, ilk bin bile hayal olabilir. Ama, uluslararası donanımı, birikimi ve heyecanı olan bilim insanlarına fırsat tanınırsa, Türk üniversiteleri çağ atlayabilir.AKP iktidarının bugüne kadar atadığı üyelerin biyografilerine bakıldığında akademik yeterliliklerinden çok, dünya görüşleri nedeniyle tercih edildikleri dikkat çekiyor.Ama bundan sonrası farklı. Çoğunluk zaten onlarda olacak. Yani bir anlamda tek kale maç yapılacak. Bu nedenle, hedef, üniversiteleri hizaya getirmek değil, onları dünya standartlarına ulaştırmak olmalıdır.Zaten Özcan Dönemi'ne yönelik değerlendirmeler de bu açıdan yapılacaktır. Bilimsel yayın sayısını kaçta aldı, kaça yükseltti? Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı nereden nereye geldi? Öğretim elemanlarının ücretleri ne kadar iyileşti? Üniversitelere ne kadar kaynak aktarıldı? Kaç yeni teknopark kuruldu? Öğrenci değişimi azaldı mı, çoğaldı mı? Ar-Ge'ye verilen önem artırıldı mı? Patent sayısı patladı mı?..Yurtiçinde olduğu kadar yurtdışında da YÖK üyeliğini fazlasıyla hak eden, bu görevi yüzünün akıyla yerine getirip Türk üniversitelerine yeni ufuklar açacak olan çok sayıda bilim insanımız var. Ama ne Çankaya'ya yakınlar, ne siyasete ve rektörlere.Keşke herkese açık bir başvuru platformu oluşturulsa, bakın o zaman kimler kimler başvuracak... Bana gelen öyle CV'ler var ki, üyeliği bir defa değil bin defa hak ediyorlar. Ama normal koşullarda bu çemberi kırmaları mümkün değil. Dolayısıyla, Çankaya da, Bakanlar Kurulu da, Üniversitelerarası Kurul da bireysel başvurulara kapılarını açmalıdır. Yoksa bugüne kadar ki kısır döngü aynen devam eder ki bunun da ne YÖK'e, ne atayanlara, ne de üniversitelere bir yararı olur. YÖK'ü yeni dönemde nasıl zor görevler beklediğini daha önce dile getirmiştik. Peki bu görevleri kimle ve nasıl yerine getirecek? Donanımlı üyelerle mi? Yoksa aklını türban ve katsayılara takan yandaşlarla mı? Kredi ve Yurtlar Kurumu, bugünlerde yine öğrencilerin canını sıkmaya devam ediyor. Verdiği bursların karşılığını istemek elbette en doğal hakkı. Faiz istemek de. Ama el insaf. Gençlerin iş bulup bulmadıklarına hiç bakmıyor. Faizler ise bankaların neredeyse iki katı. İşte bu konuda gelen yakınmalardan biri:"Fizik öğretmeniyim. 4 yıldır atama bekliyorum. 68 kişilik sınıfımdan maalesef atanan hiç kimse olmadı. Arkadaşlarımdan hiçbirinin bu krediyi ödeyebileceğine ihtimal vermiyorum. Çünkü işsizler. Ama benim asıl dikkat çekmek istediğim nokta, faizler. 2644 YTL'lik anaparaya 996 YTL faiz uygulanmış. Kredileri alırken bizlere taksitlerin TEFE-TÜFE oranında artırılacağı söylenmişti. Kredimi ödeyemedim ve 24 ayda uygulanan gecikme zammı, TEFE-TÜFE'den 5 kat daha fazla. Örneğin 31.12.2005 vadeli 353 YTL'lik taksite 25 ayda 225.33 YTL faiz uygulanmış. Dünyanın hangi ülkesinde yıllık yüzde 33 faiz uygulanıyor anlayamadım. YURTKUR müdürlüğüne yazdığımda bir türlü muhatap bulamıyorum. Çok sıkıntıdayız. Lütfen yardımcı olun."Özetin özeti: Kâğıt üzerinde her şeyin yolunda gitmesi bir şey ifade etmez. Önemli olan, somut olarak yaşananlar. Artık söylenenlere değil, gördüğümüze inanacağız. aguclu@milliyet.com.tr YURTKUR mu, banka mı?