Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ülkenin en itibarlı kurumlarından birisi olması gereken YÖK, aldığı kararlar ve yarattığı tartışmalar nedeniyle hemen her kademede itibar erozyonuna uğruyor.
22 kişilik YÖK'te Başkan Gürüz ne derse o oluyor. Adata tek kişilik derebeylik. Hem de öyle bir derebeylik ki, ülkenin en büyük gücü kendisinde sanıyor.
Yaptığı yaptık, kestiği kestik. Çünkü öyle bir ortamda kurulmuş ve öyle alıştırılmış. Bugüne kadar ne aldığı kararlar sorgulandı, ne de yaptıkları.
Doğramacı, Mehmet Sağlam, Kemal Gürüz. Üçünün de birbirinden farkı yok. Hepsi de tek adam oldu. YÖK'ü ve üniversiteleri tek başına yönetti...
Onları böylesine derebeyliğe alıştıranlar ise Evren, Özal ve Demirel oldu. Ne zaman ki Çankaya'ya Sezer çıktı, YÖK'ün derebeyliği bitti. "Yukarısı böyle istiyor" safsatalarının inandırıcılığı kalmadı...
Cumhurbaşkanı Sezer, YÖK Başkanı'nı istemediğini her vesile ile dile getiriyor. Başbakan Ecevit ve ortakları da Gürüz'e sıcak bakmadıklarını aylardır randevu vermeyerek gösteriyorlar. Öğrencilerin, öğretim üyelerinin ve kamuoyunun desteği de yok gibi. Başkan'ın arkasında bir tek rektörler var gibi gözükse de dışarıya yansıyan görüntü yanıltıcı. Bire bir konuştuğunuzda pek çoğu Gürüz'ün yaptıklarını onaylamıyor.
Son yaşananlara bir göz atmakta yarar var: YÖK Başkanı'nın oldu bittisiyle Dicle Üniversitesi rektörünün görevden alınması için Çankaya'ya yazı yazıldı. Sezer bu istemi reddetti...
Hükümet, Gürüz'e kızıp rektörlerin protokol sıralamasındaki yerini en arkalara itti. Onunla da yetinmedi üniversitelerdeki araştırma fonlarını kaldırıp, araştırma görevlilerinin sayısını yarı yarıya indirdi...
Fatih Üniversitesi olayında da yargıya tosladı. Bir yıl öğrenci alınmamasına yönelik kararı durduruldu. Ayrıca on binlerce meslek lisesi mezunuyla da davalı durumda. Bu konuda da yargıyla başı dertte.

Olağanüstü toplanıyorlar
Gürüz, olağanüstü zor günler yaşadığı şu günlerde üniversite rektörlerini olağanüstü toplantıya çağırdı. Perşembe sabahı Ankara'da gerçekleşecek buluşmada hükümetin, üniversitelere yönelik uygulamaya koyduğu ekonomik ambargoya karşı alınması gereken önlemler görüşülecek. Dışarıya yansıyan görüşler farklı. Rektörlerin bir bölümü YÖK ve üniversitelerin tek vücut olmasını savunurken, bir bölümü buna karşı çıkarak, üniversitelerin artık YÖK kamburundan kurtulmaları gerektiğini dile getiriyor.
Alman üniversiteleri ODTÜ'ye ortak diploma teklif etti. ABD üniversiteleri Boğaziçi ile ortak yüksek lisans programları düzenliyor. Araştırma fonları sayesinde bilimsel üretkenlikte dünya sıralamasında 56'dan 26'ncılığa yükseldik. Ve çağımız; bilgi çağı. Üniversitelerimizin itelenmeye, tedirginliğe, kavgaya değil huzura ihtiyacı var.
Ülkeyi gerçekten sevenlerin hırslarını bir yana bırakıp üzerine düşeni yapmaları gerekiyor. Çünkü kazananın olmayacağı bir süreçteyiz!..