Abbas GÜÇLÜ
DÜNYA üniversitelerindeki idari, mali ve akademik yapıyı incelemeye yönelik projenin son ayağı için Hollanda'dayız. Buradan da İsveç'e geçeceğiz.
ABD - Kanada, İsrail - İngiltere ve ardından da Hollanda - İsveç... Hepsi de sadece eğitimde değil, her açıdan kendini fazlasıyla kanıtlamış ülkeler.
Örneğin şehircilik açısından ele alındığında, aramızdaki uçurum, kendisini öylesine bariz hissettiriyor ki, hayıflanmamak elde değil.
İstanbul'da sürekli yağmurla yeni tanıştık ve hayat felç oldu. Amsterdam'a ayak bastığımız andan beri yağmur yağıyor. Yağmursuz geçen gün sayısı yılda 25'i geçmezmiş. Ama ne bir su birikintisi, ne de sular altında kalmış evler gördük.
Amsterdam, enteresan bir kent. Ana caddeler kadar, su kanallarıyla ağ gibi örülmüş.
Geceleri, Avrupa'nın diğer kentleriyle kıyaslanamayacak ölçüde renkli. Zenci ağırlık burada da kendisini fazlasıyla hissettiriyor. Her adımda olmasa bile, her 100 metrede bir Türk'e rastlayabilirsiniz.
Kafilede rektör yardımcıları ve maliye temsilcilerinin yanı sıra iki de YÖK üyesi var. Proje Koordinatörü Prof. Dr. Atilla Sezgin ve YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Uğur Büget.
Tabii hemen günün alnam ve önemine uygun olarak, dün başvuruları başlayan üniversiteye girişteki farklı katsayı uygulamasını sordum. Bu haksızlığı gidermek için hala niye beklediklerini anlamaya çalıştım.
Bu konuda topu ÖSYM'ye atıyorlar. "Onlar önerdi, biz kabul ettik. Bu işin uzmanı onlar" diyorlar.
Ancak olayı, bir de mağdur öğrenciler çerçevesinde anlattığınızda tepkilerindeki haklılığı kabul ediyorlar.
Ümit ederim, YÖK ya da ÖSYM mahkeme kararını beklemeden bu yanlıştan döner ve giriş sistemini enine boyuna tartışmaya açtıktan sonra, yeni bir şekil verir.
Bu arada öğreniyoruz ki yeni YÖK yasası hazırlanmış ve Milli Eğitim Bakanlığı'na sunulmuş. Mimarı, geçen sefer olduğu gibi yine Kemal Gürüz. Hükümetin çok fazla kalacağından ümitli değil ki, bir an önce yasaya yeni şeklini vermek istiyor. Bu konuda Başbakan Yılmaz'ı fazlasıyla ikna etmiş. Ama diğer ortaklardan, özellikle de CHP'den destek almadan yasayı bu şekliyle Meclis'ten biraz zor geçirir.
Taslak zaten şimdiden delinmeye başlamış. Mali özerklik tanınacak özel statülü pilot üniversite sayısı, başlangıçta 3'tü. Sonra 5'e çıktı. Öylesine baskı olmuştu ki, Başbakan Yılmaz 10'a çıkartılmasını istemiş. Yakında "biz de isterük" diye kapıya dayanan milletvekilleri sayesinde 15'e, 20'ye yükselirse hiç şaşmayın.
Torba bütçe uygulamasına geçecek üniversiteler tartışma olmasın diye kuruluş yılına göre belirlenecekmiş... Yanlış. Önce isteklilerden ve bu işi becerebileceklerden başlansa çok daha iyi olur.
Yeni yasada, akademik yükseltmelere de yeni bir şekil getiriliyormuş. Artık her üniversite istediğini istediği şekilde doçent, profesör yapamayacakmış...
Üniversite yönetim kurullarına, öğrenci harçlarını dilediklerince belirleme hakkının yanı sıra, hocalara 4 katına kadar maaş verme yetkisi de tanınıyormuş. Ayrıca dekan ve rektör seçilebilmek için de koşullar getiriliyormuş. Daha önce hiçbir idari görevde bulunmayan paraşütle rektörlük koltuğuna oturup şaşkın ördek durumuna düşmeyecekmiş...
Bakalım buralarda neler oluyor? Onları da yarından itibaren sizlere aktaracağız...
Yazara EmailAMSTERDAM