Özlemişiz futbolu, çimin kokusunu, tribünlerin coşkusunu.
İlk haftalar zor olmasına rağmen son şampiyon Beşiktaş bıraktığı yerden, Altay, 18 yılın verdiği hasretle başladı.
Trabzonspor bu sezon şampiyon olmak için gemileri yaktı, dünyanın dört bir yanında ikamet eden milyonlarca Trabzonsporlunun en büyük hayali; sezon sonu el ele tutup, kol kola girip horon ve kolbastı oynayarak şampiyonluk kutlamak…
Sekiz ay sürecek olan yolculukta, bazen kavuran sıcakta, bazen ilikleri donduran soğukta mücadele edecek tüm takımlarımıza başarı dileklerimizle...
Dün de Trabzonspor gollerle, rüzgâr gibi başladı, ilk yarı deyim yerindeyse esti, gürledi, gol olup yağdı. Atılan gollerde Bakasetas, Hamsik, Gervinho, Djaniny’nin, birçok anonim şirketi kıskandıracak şekilde yardımlaşmaları, Trabzonspor ve futbolseverler adına çok güzel hareketlerdi...
Ancak bordo-mavililerin yediği golün şampiyonluğa oynayacak takıma yakışmadığını da söylemeliyiz. Sadece yedikleri golde değil, birçok pozisyonda sol taraf alarm verdi! Trabzonspor yönetiminin o bölgeye bir oyuncu almayı
Trabzonsporlu oyuncular işi uzatmalara hatta penaltılara getirmemeliydiler.
Maçın 1-0 olduğu dakikalarda Peres ile Yusuf Sarı, müsait durumda olan arkadaşına topu aktarsalar, Trabzonspor 2’yi bulacak, Norveçli oyuncular doğal olarak teslim bayrağını çekeceklerdi!
İki oyuncunun topla oynama sevdası bordo-mavili takımı az kalsın turdan edecekti. Tura veda edilmiş olsaydı Peres ve Yusuf’a yazardı…
**
Ya son dakikada yenilen gole ne demeli?
Düşünün, Moldeli oyuncular kafalarında soyunma odasına ve de evlerine erken gitmenin hesabını yaparken, son saniyede buldukları golle tur atlamanın planlarını yapmaya başladılar.
Neyse ki penaltı atışlarında Trabzon’da attıkları gollerin sayısını ancak ulaşabildiler de, bordo-mavililerin keyfi yerine geldi…
Transferde Trabzonspor fırtına gibi esmeye, estirmeye devam ediyor.
Bir sene evvel Newton döneminde yapılan transferlere bakın, bir de bu sene alınan oyunculara. Newton döneminde elde kalan, daha doğrusu oynayan-oynayabilecek oyuncu sayısı bir ya da iki…
Anlayacağınız; geçtiğimiz sezon her anlamda boşa kürek çekildi… ( Avcı dönemi hariç)
**
Geçtiğimiz yıl alınan oyuncuların bir kısmı ile yollar ayrıldı, elde kalanları yollamak için her yol denendi, denenmeye devam ediyor.
Dememiz o, geçen yıl kaçan balığın, boşa harcanan zamanın ve de ekonomik kaybın hesabını siz yapın!
**
Trabzonspor önemli transferler yaptı, yapmaya da devam ediyor, kaliteli ayaklar aldı almasına da ekranlarda ne kadar yer buldu, ne kadar konuşuldu?
Taraftar doğal olarak transfer, takımının daha güçlü olmasını ister.
Kulübü çok transfer yaptığında da takımının (hemen ) şampiyon olacağını zanneder…
Hâlbuki…
Takım sporlarında birbirinden farklı insanların tek bir bireymiş gibi davranıp oynayabilmesi özel bir çabayı gerektirir… Değişik kültürlerden gelen farklı yapıda sporcuları ortak amaçlar doğrultusunda motive etmek zordur çünkü…
Tüm bunlar için tabi ki zaman gerekli!
**
Diğer yandan futbolu insanın oynadığını, futbolcunun da insan olduğunu…
İki takım arasındaki fark; geceyle gündüz kadar. Kantara çıksalar-teraziye koysalar Trabzonspor açık ara fark atar!
Molde’nin artısı, daha fazla maç yaparak buralara gelmesi, fiziksel hazır olması.
O anlamda maçtan bir gün önce de iki teknik adam düşüncelerini paylaştı.
Moe “ Trabzonspor’un büyük takım olduğunun farkındayız. Elimizden gelenin en iyisi yapacağız”
Abdullah Avcı “ Rakibimizle fizik farkını aklımızla kapatacağız” demesine rağmen, öğrencileri akılalmaz goller yediler…
**
Ne kadar iyi takım olursanız olun, ne kadar kaliteli ayaklara sahip olursanız olun, bir ya da iki bölgede arıza varsa ve de tam olarak hazır değilseniz, başınıza Trabzonspor’un dün gece yaşadıkları gelir-gelebilir.
Şunun şurasında liglerin başlamasına iki hafta kaldı.
İlk birkaç hafta (genelde), hatta lig boyunca da duyacağımız cümlelerdir:
“ Henüz sezonun başı… Eksiklerimiz var, çalışmalarımız devam ediyor… Lig uzun bir maraton… Zamana ihtiyacımız var…”
**
Trabzonspor’a dönecek olursak.
Bordo-mavili kulüp, transfer sezonuna hızlı girdi girmesine de, sonunu ( şimdilik) getirip noktayı koyamadılar.
Bu ana dek kaliteli bir golcü alınmalıydı mesela!
Hafta sonu (Pazar günü) Trabzonsporlular, her yıl Ağustos’un ilk haftasında olduğu gibi Trabzonspor’un (54) doğum gününü kutlayacaklar…
O’nu sevenler, o’ndan bir parça olduğunu düşünenler tarihi güne tanıklık etmek, horon oynamak, 1 meşale yakmak, coşmak ve de coşturmak için ( 15: 00 - 23: 00 ) Haliç-Sütlüce’de toplanacaklar…
**
Her Bordo-mavili kırk yıllık arkadaşmışçasına el ele tutuşup, kol kola girip avazı çıktığı kadar bağıracak:
“ Bordo- Mavi şampiyon Trabzon…”
**
“Fatih’in torunları, Kanuni’nin doğduğu şehrin çocukları” göz gözü görmeyen ortamda akıllı telefonları ile sosyal medyada canlı yayınlar yapacak, paylaşımlar, yayınlar rekor kıracak:
“ İyi ki doğdun Trabzonspor’um, doğum günün kutlu olsun sevduğum…”
Antalya’da oynanan ‘U19 Gelişim Ligi’nde gözler yıldız adayı genç yeteneklerin üzerinde idi…
Trabzonspor başta olmak üzere Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Kasımpaşa yetenekli oyunculara sahip, hatta diğer kulüplerimizde…
**
Doğrusunu söylemek gerekirse, boyumuzun ölçüsünü aldığımız Avrupa Şampiyonasından sonra Trabzonspor’un şampiyon olduğu turnuvada gelecek vaat eden gençleri izlemek büyük keyif verdi.
( Yeri gelmişken; Trabzonspor’un teknik ekibini ve şampiyon gençlerini kutlar, darısı ağabeylerinin başına ve aynı başarıyı A Takımda yaşamaları dileklerimizle…)
**
Evet, yetenekli oyuncularımız var olmasına var da…