Uzmanlar “ Caz müzisyenleri, özgür, çalkantılı ve kargaşa ortamında müzik yaparlar. Belli belirsiz yapılandırılmış bir malzemeyi birbirinden bağımsız olarak yorumlarlar… Her biri zirveye tırmanma uğraşı içerisindedir… Cazda sonucu müzisyenin bireysel performansı belirler…”
( Futbolda bireysellik; kaçınılmaz başarısızlığa neden olur!)
**
Trabzonspor camiasında bazı kesimler-kişiler tarafından yıllardır yapılanlarının-yaşananların özeti geçilmiş sanki…
“ Ondan iyi başkanlık, ondan iyi hocalık yaparım! Ondan iyi oynar, ondan iyi konuşur-yazarım! O ne bilir, o da kim, o daha düne kadar…” tarzında söylevler…
**
Maddi anlamda, her anlamda ve her alanda Trabzonspor’a zerre katkısı olmayan, kendinden başka kimseyi beğenmeyenler takım çalıştırmış, yöneticilik yapmış olsalar; en kral komedi filmlerine taş çıkartırlar da!
Acısıyla- tatlısıyla, günahıyla-sevabıyla bir sezonu daha geride bıraktık…
Ya nasip gelecek sezona!
Ayrıca şu illet salgından kurtuluruz da, tokalaşır, kucaklaşır, tribünde seyirciyle buluşuruz.
**
Böyle bir sezon tarihte bir daha yaşanır mı bilinmez?
Düşenler, düşme korkusunu iliklerine dek hissedenler, şampiyonluğu kıl payı kaçıranlar ders ve payına düşeni almışlar mıdır dersiniz!
Ya bir sene evvel şampiyon olan MP Başakşehir ve aynı sezon şampiyonluğu kucağından kaçıran, kadroyu dağıtan Trabzonspor’un bu yıl düştükleri duruma ne demeli!
Ramazan ayı 36 yılda bir kez aynı güne-tarihe denk geliyor ya hani…
Futbolda da birkaç yılda bir benzer kesişmeler olabiliyor, mecburen istikamet zaman tüneli, marş marş!
Bu hafta olduğu gibi mesela…
87/88 sezonunda Malatya, Beşiktaş, Galatasaray üçgeninde yaşananların yanı sıra, 1973 yılında Trabzon, Gençlerbirliği ve Kayseri hattında olanlar düştü akıllara…
**
O anlamda…
Malatya, Beşiktaş ve Galatasaray çok konuşuldu, yazıldı, çizildi bu hafta…
Her şarkısı güzeldir Orhan Gencebay’ın, fakat ‘ Gördü gözlerim, bir gerçeği daha gözlerinde gördü gözlerim…’ diye devam eden eseri bir başka güzeldir. Şarkı Trabzonspor’un durumunu anlatır gibi…
Lige hiçbir tecrübesi olmayan Newton gibi bir hocayla başlamak…
Kadro mühendisliğinde ancak bu kadar hata yapılabilir…
( Geçtiğimiz yıla ve bu sezona bakarak bu sene bu ligde şampiyon olamamak, ah ah!..)
**
Allah’tan yanlıştan erken dönüldü de, Abdullah Avcı takımın başına getirildi, Berat ve Bakasetas alındı…
Aksi halde…
Futbolda böyle özel günler vardır; dün olduğu gibi bütün karşılaşmalar aynı saatte oynanabilir.
Ne de olsa yukarılar, aşağılar ateş hattı; yanar ve de yakar! Neyin ne olacağı; kimlerin yanacağı, kimlerin kurtulacağı, kimin şampiyon olacağı belli değildir?
Allah, kalp rahatsızlığı olanların, tansiyon ve şeker hastası futbolseverin yardımcısı olsun!
**
Gönül, Trabzonspor’un da alev alıp yanmakta olan ligin tepesinde olmasını, milyonlarca Trabzonsporlunun son haftaya, son düdük çalınana dek hop oturup, hop kalkmasını, heyecan duymasını isterdi ama…
Gelinen noktada insanın, sağlık olsun, bu işin senesi de var demekten başka bir şey gelmiyor elinden…
Umarız şimdiden senenin planlaması yapılmaya başlanmıştır… Dileriz sezon başı yapılan hatalar tekrarlanmaz!
Transferde gündem Uğurcan Çakır, Avrupa’da hangi takıma gidecek, Trabzonspor’a ne kadar kazandıracak?
Doğruyu söylemek gerekirse, Uğurcan’dan gelecek paraya Trabzonspor’un o kadar ihtiyacı var ki. Zira Trabzonspor’un bu yıl yapacağı transferlerin kaderini Uğurcan’dan gelecek para belirleyecek son tahlilde.
O anlamda Uğurcan Çakır’a ne kadar teşekkür edilse azdır. Bir Trabzonsporlu olarak bize de iyi ki varsın kaptan demek düşer. Emeği geçenlerin yanı sıra Uğurcan’ın ailesi de teşekkürün en büyüğünü hak ediyor ayrıca…
**
Kaptanın futbola başlama hikâyesini yıllar evvel kaleme almıştık, yazılarımızı sürekli takip edenler hatırlayacaklardır. Yeri gelmişken, konuyla alakalı bir hikâyeyi daha kâğıda dökelim.
**
Uğurcan’ın amcası Şahin Çakır ve baba Mustafa Çakır, ortaokul çağlarında diğer ifadeyle plastik topların futbol oynamak isteyenlerin hayallerini süslediği yıllar, Trabzonspor’un bir idmanını izlemeye gelirler, köyden…
Lafa fazla pas yaptırmadan, uzun toplarla kestirmeden sonuca getirelim: Eldeki kadroya gerekli takviyeler yapılırsa, gelecek yılın en güçlü şampiyon adayı takımlarından biri Trabzonspor olur! Alınacak oyuncular için tüm kararı Avcı’nın vermesi gerektiğinin de altını çizelim…
Geçtiğimiz sezon gibi her önüne gelene imza attırılırsa; vah benim Trabzonspor’uma! Ayrıca kurmadığı takımı aldığı iki oyuncuyla iyi yerlere taşıyan, gelişen oyunla bazı oyuncuların performansını artıran Avcı’yı yersiz eleştirmek, Trabzonspor’a yararı değil zararı olur!
Maça gelince…Trabzonspor’da notlar karnelere yazılmış; gidecekler üç-aşağı beş yukarı belli de!
Dün Trabzonspor’un eski hocası Ünal Karaman’ın eski oyuncularıyla hasret gidermesi, Avcı’nın da Karaman’ın öğrencilerine başarı dilemesi, günün çok güzel hareketleri olsa da...
Beklerin hali, çıkarken kaptırılan, araya atılan (Edgar arandı) toplar, üçüncü bölgede oyunun örülememesi, tabelayı değiştirecek iyi
Müthiş vuruş; füzeyi anımsatan enfes frikik golü…
‘Al da at’ tarzında, keskin tıraş bıçağı kıvamında, nefes kesen bir asist!
Kendisinin 2’nci, takımının 3’ncü golünde kaleye su gibi akması, son dokunuşla meşin yuvarlağı Lyon ağlarına takması, bir sandık mücevherden daha kıymetliydi desek abartmış olmayız!
Anlayacağınız, önce füzeyi yolladı, sonra iftar topunun fitilini ateşledi, en sonunda da işaret fişeklerini yaktı Burak Yılmaz!
Hepsini bir gecede yaptı, bir maçta başardı milli oyuncumuz…
**
Ve Fransa alev alev!.. Bir tarafta üzüntü, diğer tarafta sevinç…