Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları

 Heraklitos M.Ö. 540-608 yılları arasında yaşadı. Onu anlayamayanlar için karanlık adam lakin onu anlayabilenler için ise aydınlık feneri olarak bilindi.

Anadolu’da yaşayan herkes mutlaka Anadolu’yu tanımak için çaba sarf etmelidir. İster tatilde ister başka bir isim altında yarattığımız zamanlarda yapacağımız seyahatlerin içeriğini kültür ve sanat doldurmalıdır. Özellikle de antik dönem Anadolu’sunun klasik kültür bilgisi ve 13. yüzyıl Anadolusu’nun manevi ilham kaynakları ve ürünleri bilinmekten öte öğrenilmelidir. İnsan zarafet, nezaket, bilgi ve görgüsü ölçüsünde insan gibi yaşar, anlar, davranışlar gösterir.

Haberin Devamı

Şayet bu yaz yolunuz Efesus yakınlarından geçerse hemen antik şehre girin ve Odeon’un sıralarına oturarak “can dost” Heraklitos’un fragmanlarından okuyarak Efes’i dinleyin. Ansiklopedik bilgilerle yetinmeyin; soğuk ve kuru levha tanıtımlarıyla değil Anadolu’nun aydınlık fenerlerinden bir tanesi olan Heraklitos’un düşüncelerine dalarak Efes’te dinlenin. Şehrin derinliğine inemeden gezenler sıcaktan şikayet ederler; oysa yaz güneşi ne kadar sıcak olursa olsun Heraklitos sizi düşünceleriyle serinletir, demlendirir.

Heraklitos M.Ö. 540-608 yılları arasında yaşadı. Onu anlayamayanlar için karanlık adam lakin onu anlayabilenler için ise aydınlık feneri olarak bilindi. Ona göre “Değerli olan şeyler azdır; ancak uzun ve zahmetli çabalardan sonra elde edilebilirler. Altın arayan toprağı çok kazar, lakin çok az şey elde eder. Çünkü tabiat saklamayı sever”.

Bilgiyi dönüştürebilmek

O çok bilmenin aklı eğitmediğini eğer eğitmiş olsaydı Hesiodos’un gece ile gündüzün farkını bilebileceğini alayla söyler. Dönüştürelemeyen hiçbir bilgi bilgi değerinde değildir. Bilgelik birbirine zıt ve çatışır vaziyette görünen şeylerin altında yatan birliği, tekliği ve gerçeği görmektir.

Bir çemberdeki başlangıç aynı zamanda bitiş noktasıdır. İyi ile kötü birdir; uyanık ile uyuyan, genç ile yaşlı. Bunlar değişince ötekiler olmaktadırlar. Külli hayat, yaratma ve yok olmanın sonsuz olarak birbirini takip etmesinden ibarettir. Bu külli oyunda sabit bir şey yoktur; her şey tıpkı ateş gibi sürekli bir değişme halindedir. Her şey akmakta ve değişmektedir. Bu anlamda alemdeki oluş bir nehre benzemektedir. Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz.

Haberin Devamı

Bu sonsuz başdönmesinde yokluk durmadan varlık olur, varlık da yoklukta kaybolur. Her şey benzemez olduğu için benzerdir. Her şey farklı olduğu için aynıdır. Eğer bunlar aynı olmasalardı değişerek birbirine dönüşemezlerdi. O halde nerede bir şey değişmez diyorsak orada yanılıyoruz demektir. Nitekim insan bedeni de ruhu da sürekli değişmektedir. Bugünkü beden dünkü beden değildir. Değişim her an zihinde ve hücrelerimizde yaşandığı için aynı nehirde iki defa yıkanamayız. Yoksa zannedildiği gibi suyun sürekli akma durumundan dolayı değildir.

İnsan ateşin bilgeliğine katılabildiği ölçüde bilge olur. Bilgi birliğe götürebildiği nispette bilgidir. Bilgelik önce konuşulanı dinlemek sonra da o şeyin bir olduğunu anlamaktır. Heraklitos’a göre en bilge insan dahi Tanrı’nın karşısında çocuktur; keza bilgeliğin erdemine ulaşmış her bilge yerine göre yaşlı yerine göre de çocuksu haldedir. Kilise ikonalarında Hz. İsa resminin alt köşelerinin birinde görülen çocuk figürü aslında bu ikonayı yapan ressamın kendi resmidir. İsa karşısındaki acizliğini dile getirir. Efesus’un sokaklarında çocuklarla aşık oynamayı, bildiğini ve bilmediğini bilmeyen bilge bozuntularıyla tartışmaya yeğlerim. Çocuklarla zamanı oynatmak varken bu güruhla zamanı neden ıskalayayım. Anadolu adlı mavi nehirde aynı beden içerisinde kimi zaman çocuk kimi uluorta her yerde olabilen ve kimi zaman da pir gibi değişe değişe sürekli yol alan, yıkanan, arınan, anlayan, anlamlandıran herkese “Merhaba”...