1993 yılında İngiltere’de James Bulger’ı (2) kaçırıp, işkence yaparak öldüren iki çocuk katilin hikayesini anlatan ‘Detainment’ (Alıkoyma), ‘En İyi Kısa Film’ dalında Oscar’a aday gösterilince, acılı anne isyan bayrağını açtı. Anne Denise Fergus, çıktığı televizyon kanallarında, kendilerinden izin alınmadan filmin çekilmesine tepki gösterdi ve yönetmen Vincent Lambe’ı başkasının acısını kullanarak kariyer yapmakla suçladı:
“Bu filmin çekilmesi ve şimdi Oscar’a aday gösterilmesinin beni ne kadar üzdüğünü ve tiksindirdiğini kelimelerle ifade edemem.”
Denise Fergus’tan özür dileyen İrlandalı yönetmen, “Filmle, 10 yaşındaki iki çocuğun bu kadar korkunç suçu nasıl işleyebildiğini insanlara göstermek istedim. İlgili aileyi çok daha önceden haberdar etmemiz gerekirdi” diyerek kendini savundu. Kabahatinden daha büyük, yönetmenin özrü... Bir anne için, iki yaşındaki çocuğunu katledenlerin yedi yılda özgür kalmasının yarattığı acıdan daha büyüğü, yönetmenin, “İzin almadık, hata yaptık” yerine filmle ilgili olarak aileyi çok daha önceden bilgilendirmek gerektiğini söylemesi. İnsan hakları ve telif yasasına saygı, bilgilendirmeyi değil, izin almayı gerektirmez mi? Türkiye’de böyle bir şey
‘Üçüncü Türden Yakın İlişkiler’ adlı oyunun galasında karşılaştık Cem Özer ve eşi Pınar Dura Özer’le... 2018’in son günlerini, çoğu yoğun bakımda olmak üzere, hastanede geçiren oyuncu, sağlığının gittikçe düzeldiğini, moralinin de yerinde olduğunu söyledi.
Dizilerde oynamayı özlediğini, birkaç proje için görüşmelerinin sürdüğünü, ama netleşen bir şey olmadığını anlatan Özer, ufuktaki tiyatro oyunuyla ilgili şu bilgiyi verdi: “Bu sezon ‘Bir Garip Orhan Veli’yi sahnelemek var gündemimde. Murathan Mungan’ın, şairin şiirlerini kurgulayarak yazdığı tek kişilik bir oyun.”
Özer’in yaşadığı ciddi sağlık sorununun müsebbibi, yönetmenliğini Sinan Çetin’in yaptığı ‘İstasyon’ filminin çekimindeki iş kazası.
Oyuncu, ayağındaki parçalı kırıktan oluşan ödemden kurtulmak için yapılan oksijen tedavisinde fenalaşınca yoğun bakıma alınmıştı.
Özer, taburcu olurken Çetin’in kendisine sigorta yaptırmadığından, hastanenin 80 bin TL’lik faturayı 40 bin TL borcu üstlenmeyip, “Cem, o sahnede dublör istemedi, ayağı kırılınca film yarıda kaldı, ben de mağdur oldum” diyerek ödemediği parayı cebinden verdiğinden dert yanmıştı.
Bunu gündeme getirince, o süreçte yapımcı Çetin’le yaşadıklarını,
Yazıp, yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği ‘Çınar’ filmiyle birçok ödül kazanan Mustafa Karadeniz, 2019’da yapımcı olarak bir dizi filme imza atacak.
The Marmara Oteli’nde buluştuğumuz Karadeniz, Eylem Kaftan’ın yönettiği, Meryem Uzerli’nin oynadığı TRT ve Kültür Bakanlığı destekli ‘Kovan’ın filminin kurgusu bittikten sonra festival yolculuğunun başlayacağını söyledi. Yapımcı, yeni kuşağın parlak genç ödüllü yönetmenlerle yapacakları filmleri şöyle sıraladı:
“1 Mart’ta Los Angeles’ta yaşayan Türk yönetmen Necip Çağhan Özdemir’le ‘Bembeyaz’ adlı filmin çekimlerine başlayacağız.
Eyüp Eren Boz’un yöneteceği, Kültür Bakanlığı ve Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği ‘Turna Misali’nin çekimlerini Antalya’da yapacağız. Ardından yine Kültür Bakanlığı’nın destek verdiği Mesut Uçakan’ın ‘Hadim Hafız’ filmi için ‘Motor’ diyeceğiz.
Helen Mirren’e teklif
Yaz aylarında ise Amerikalı yapımcı Aaron Millar ve İngiliz Film Akademisi’yle ortaklaşa İngiltere’de bir proje yapacağız.
‘Deep And Blac’ (Derin ve Siyah), II. Dünya Savaşı’nı görmüş, Chealsea’li 80’li yaşlardaki Wendy, Litvanyalı eskort İrina ve iktidarsız bir adamla evlenmek üzere olan Zehra’nın dostluğu, dayanışması,
Dünyada adına festivaller düzenlenecek kadar müzisyenliğine saygı duyulan
Fazıl Say’ın Türkiye’de yaşadıklarına bakar mısınız?
Düne kadar muhalif tavrı yüzünden belli bir kesimin linç ettiği Fazıl Say, annesi vefat ettiğinde taziye için kendisini arayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Ankara’daki konserine davet etti. Davete olumlu yanıt veren Erdoğan, eşiyle birlikte konsere gidince düne kadar Say’ın yanında olanlar bu kez “linç cephesi”ne geçti.
Toplumsal kutuplaşmanın pik yaptığı bir dönemde sandığa giden seçmenden yüzde 52,6 oyla Türkiye’nin Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ın, muhalif kimliğiyle tanınan Fazıl Say’ın konserine gitmesi, kuliste sohbet ettiği sanatçıya Aşık Veysel’in “Benim Sadık Yarim Kara Topraktır” plağını hediye etmesi, sağduyu sahibi her insanın alkışlaması gereken bir tablo.
Buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Fazıl Say’ın toplumsal barışa ciddi katkı sağlayacak, siyasi kutuplaşmanın bitmesine hizmet edecek buluşmasından rahatsız olanlar ünlü piyanisti sosyal medyada adeta linç etti.
Fazıl Say’ın “Truva Sonatı”, farklı fikirdeki insanların huzur içinde yaşamasını istemeyen, toplumsal çatışmadan beslenenleri, gizlendikleri “Truva Atı”ndan çıkardı.
"Survivor’da bize gizlice yemek veriliyordu” diyen Merve Büyüksaraç hakkında, Acun Ilıcalı’nın açtığı 250 bini maddi, 250 bini manevi tazminat davası sonuçlandı. Mahkemenin 17’nci celsede verdiği karar şu: “Hüküm: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanmak üzere davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine;
1. Davalının sözleşmeye aykırı davranması iddiasıyla talep edilen tazminatın genel işlem koşulları gözetilerek reddine…
2. Davalıya ödenen 140 bin TL’nin, davalıdan geri alınarak davacıya ödenmesi yönündeki istemin reddine…
3. Manevi tazminat isteminin kısmen kabulüyle takdiren 25 bin TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren, yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine…
4. Yargılama gideri ve vekalet ücretinin gerekçeli kararda hüküm altına alınmasına...
Yargının, taleplerin bir kısmını kabul edip, bir kısmını reddetmesinin sebebi şu: Büyüksaraç’ın Acun Medya ile yaptığı sözleşmeyi imzalarken dikkatli okumadığı savunmasını kabul eden mahkeme, ‘Survivor’ hakkındaki iddiasını ispat edemeyince, onu 25 bin TL tazminata mahkum etti.
Buna rağmen Büyüksaraç’ın ‘Survivor davasını ben kazandım’ demesi beyhude...
Yerli film yapımcılarıyla CGV Mars Entertainment arasında çıkan krizden sonra, Güney Koreli şirketi protesto için filmlerini vizyondan çekenlerden BKM, bir sürpriz yaptı. Yılmaz Erdoğan ve Necati Akpınar’ın şirketinin, ‘Can Dostlar’ filmi, yapımcıların protesto ettiği CGV Mars’ın sinemaları da dahil olmak üzere 18 Ocak’tan itibaren vizyonda.
CGV Mars’ı da bünyesinde bulunduran Güney Koreli holding şirketi CJ Entertainment’ın dağıtımcı, BKM’nin yapımcı olduğu, ‘Güldüy Güldüy Show’ oyuncularının rol aldığı ‘Can Dostlar’ın hedef kitlesi çocuk izleyici... O yüzden
BKM, yapımcılarla sinemacılar arasındaki kriz öncesi planladıkları gibi filmi, karne
tatilinde vizyona soktu.
BKM’nin, ‘Can Dostlar’dan sonra ‘Organize İşler-Sazan Sarmalı’nı da 25 Ocak’ta vizyona sokacağı söylentileri çıktı. Aradığım Necati Akpınar, oyuncular Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Yılmaz Erdoğan, Mahsun Kırmızıgül, yapım şirketleri TAFF, Med Yapım ve Ay Yapım’la ortaklaşa aldıkları kararı şöyle
açıkladı:
“Can Dostlar’ı karne tatili için çekmiştik, o yüzden vizyona soktuk ama başka film yok. Çünkü aldığımız karar, ‘Kanun çıkana kadar bekleyelim’ şeklinde...
Doğuş Yayın Grubu, bünyesindeki kanallardan Kral TV için radikal bir karar aldı. Türkiye’nin ilk müzik kanalı, 1 Şubat’ta sadece dijitalden yayın yapacak.
Bazı müzik yapımcısı ve şarkıcıların bu karara gösterdiği tepki, dijital çağı okuyamadıklarının göstergesi.
Doğuş, TMSF’nin yaptığı ihalede Kral TV’ye ne kadar para ödedi? 95 milyon dolar…
Kral TV bugün satışa çıksa değil 95 milyon dolar, 95 milyon TL veren çıkar mı? Sanmıyorum. Çünkü tüm televizyonların reklam pastasından aldığı pay, 2017’de ilk kez yüzde 50’nin altına düştü. Henüz rakamlar açıklanmadı ama 2017 yılında yüzde 48’ini alan reklam payının 2018’de daha da küçüldüğü kesin.
O yüzdendir ki, 2019’da TV kanalları ilk kez ocak ayında dizilerin yeni bölümlerini yayınlamama kararı aldı.
Reklam geliri giderlerini karşılamayınca ayakta kalmak için parayla klip yayınlamaya başlayınca ortalığı ayağa kaldıranlar bugün, “Kral TV’miz kapandı” diye timsah gözyaşı dökmeye başladı.
Kral TV, Doğuş Grubu’nun kapattığı ilk kanal mı? Hayır. Grup, daha önce de zarar eden CNBC-e ve NTV Spor’u kapattı. Seyircilerin bedava izlediği açık kanalları yakın gelecekte bekleyen tehlike ortada. Gittikçe azalan reklam
Yapımcı Mustafa Uslu, Yıldız Üniversitesi öğrencilerinin “Yılın En İyi Sinema Filmi” seçtiği “Müslüm”ün ödülünü alırken yaptığı konuşmada Burak Özçivit’e haksızlık etti.
Öğrencilerin “Yılın en iyi”lerini seçerken “En sevdikleri”ni tercih ettiğini “Sağır Sultan” bile duymuşken Uslu’nun bilmemesi mümkün mü?
Hal böyleyken, “Yılın En İyi Sinema Erkek Oyuncusu Ödülü anons edilince gözlerim Timuçin Esen’i (Müslüm’ün oyuncusu) aradı. Burak’ın 2018’de filmi bile yok” deyip Özçivit’in ödül sevincini kursağında bırakırsan, hayat seni de uğratır benzer bir haksızlığa.
Uslu, sosyal medyasından, “Ödül töreninde yaşanan, oyuncusunun hakkını yedirmemeye çalışan bir yapımcının tatlı bir serzenişiydi. Bunu çok ciddiye almamanı rica ederim. Hakkını helal et Burak kardeşim” diye yazıp, oyuncunun gönlünü almaya çalışırken Muhterem Nur, avukatıyla birlikte adliyeye gidip, “Müslüm”ün yapımcısı hakkında suç duyurusunda bulundu… Nur, “Engelsiz Yaşam Vakfı’nın gecesinde “Müslüm Gürses yüzüğü ve gömleği’ diye açık artırmaya çıkarılan ürünler sahte. Gerçek yüzük bende, Müslüm’ün gömlekleri Urfa’daki müzede” dedi.
Engelsiz Yaşam Vakfı, “Yılın En İyileri” ödül töreninde, Tüm Şehit Çocukları Yardımlaşma Derneği