Sivas’ın iki büyük ve ünlü caddesinden bir olan İstasyon Caddesi’nde turluyoruz.
Hadise adlı bir mağazanın önünden geçerken birden şarkıcının da Sivaslı olduğu aklıma geldi. Beni Sivas’a davet eden ekipten biri de vardı yanımızda. Bunun üzerine, “Hadise’yi niye getirmediler acaba Sivas’a?” diye sordum ona... Arkadaşın verdiği yanıt şu oldu:
“Sivaslı Cindy diye ün yapan Tülin Şahin’i getirmek istedi Sivasspor’un sponsoru Demir Grup. Şahin, altına spor ayakkabı, blucin, üzerine Sivasspor forması giyip, sponsorluk imza töreni ve Serkan Kaya’yı sunmak için vergiler hariç 120 bin TL istediğine göre, Hadise uçardı herhalde.”
Serkan Kaya’nın stadyumdaki playback konser için aldığı parayı da yazayım ki, ‘Sivaslı Cindy’nin istediği paranın yüksek olup-olmadığını mukayese edebilin. Demir Grup’un 75 bin TL ödediği Kaya, aynı akşam Bodrum Günay’da sahne alacağı için prodüktörü Polat Yağcı şarkıcıya özel uçak kiraladı. Aldığı paranın bir kısmı özel uçak kirasına gitti yani. Şahin, hemşehrilerinin hatırına olsa gerek ücretini 50 bin TL’ye çekti, ama memleketinin takımına destek olmak için 4 milyon TL harcayan Hamit Demir, Sivaslı Tülin Şahin’in indirimli fiyatını yüksek buldu ve kabul etmedi.
‘KALBİ
Hangi sinema filmini kaç kişinin izlediğini biliyor mu kamuoyu?
Evet...
Sadece kaç kişinin seyrettiğini değil, o filmin ne kadar hasılat yaptığını da biliyor insanlar.
Hangi kanalın, hangi programın ne kadar reyting aldığı her gün açıklanıyor mu?
Evet...
Her şeyin digital kayıt altında olduğu günümüzde stadyumlardaki hangi maçı kaç kişinin izlediğini biliyor muyuz?
Evet.
Çünkü maç sırasında skorboarttan ilan ediliyor bu.
97 yıllık sivil toplum örgütü Yeşilay, artık sadece bağımlılıklarla mücadele etmiyor. Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Mücahit Öztürk’ün Genel Başkanlığı’nı yaptığı Yeşilay, alkol ve uyuşturucu batağından kurtardıklarını meslek ve iş sahibi yapıyor.
İnsanlardan gelen talep üzerine 2013 yılında tüzük değişikliğine giderek kendine yeni bir misyon edinen Yeşilay’ın son yıllarda yaptıklarını Genel Başkan Mücahit Öztürk’le konuştum.
Öztürk’e ilk olarak 2016’da ilkini Üsküdar’da açtıkları YEDAM’ı (Yeşilay Danışmanlık Merkezi) sordum, şunları söyledi:
“Bir danışma hattı kurduk ve bunu insanlara ilan ettik. Dedik ki, “Bağımlılıklarla ilgili bir sorunuz varsa bu hattı her zaman arayabilirsiniz.’ Diğer danışma hatlarından farkımız şuydu: Telefonların başına tamamen profesyonel insanları koyduk. Yani klinik psikolog ya da psikolog arkadaşlar kişiyle ön görüşme yapıyor, sorularını cevaplıyor. Bu kişinin kendisi bağımlı olabiliyor, bir yakını, çocuğu veya eşi olabiliyor. Asıl ilk adımı burada attık. Bunun üzerine de insanları 2016’da Üsküdar’da açtığımız merkezimize yönlendirmeye başladık. Daha sonra 2017’de biri Cerrahpaşa’da, diğeri Urfa’nın Eyyübiye ilçesinde ikinci YADEM’i açtık. Bu ay
YouTube’un bir gecede Türkiye’den 261 milyon sahte klip tıklanmasını sildiğini ortaya çıkardığımda yıl 2013’tü... Çarklarına çomak soktuklarımın başvurduğu yalanlar, karşı saldırılar, dün gibi aklımda. Aradan üç yıl geçti, ama anlaşılan o ki müzik sektöründe çok bir şey değişmedi. Birkaç ay önce Işın Karaca, savaşıyordu YouTube’dan sahte
tıklanma satın alanlarla.
‘Yeldeğirmeni’nin çarkları aynı hızla döndükçe ‘Donkişot’ Karaca pes etti.
Aleyna Tilki’nin YouTube’da rekorlara doymadığı haberlerinin çıktığı şu günlerde ise bir başka ünlü ‘Donkişot’luğa soyundu.
Yeni ‘Donkişot’ Hande Yener, Twitter hesabından sahte tıklanmalara karşı isyanını dile getirdi: “Sahtekârlar bitmediniz... YouTube’da sahte tık yapılmaması için rekabet kuruluna şikayette bulunduk. Şimdi de yurt dışından sahte tıka devam ediyorlar.
Eziksiniz ezik...”
Rekabet Kurulu’na yapılan başvurudan ne çıkar bilmiyorum, ama şunu biliyorum. Türkiye’den YouTube’da tıklatmak maliyetli ve 300 binle sınırlı. Taklit ürün yapma konusunda Çin neyse, bilişim işinde de Hindistan öyle...
‘Hint kumaşı’ pahalıydı, ama Hint tıklaması çok ucuz... Hindistan üzerinden alınan bir sahte tıklanmanın maliyeti 0.001 cent.
Okullar kapanır kapanmaz ‘yaz ekranı’nı başlatan televizyon kanalları henüz sezonu açmadı.
Ancak perşembenin gelişi çarşambadan belli!
Kanal yöneticileri ve yapımcılar izdivaçların yerini barıştırma programlarıyla dolduracak.
Yıllardır gündüz kuşaklarında ‘ideal eş’ arayanlardan geçilmiyordu. Onların yerini bu kez, evliliklerinde sorun yaşayanlar alacak.
Amma ve lakin, kameralar karşısında ideal eş aramaya benzemez, boşanma noktasına gelmiş çiftler arasında yaşananlar. Keşke evliliklerin sonu Orhan Gencebay’ın ‘Severek Ayrılalım’ şarkısındaki gibi olsa: “Severek ayrılalım / Aşka hasret kalalım / Eğer mutlu olursak / Yeniden barışalım...”
Yok öyle bir dünya.
Çiftler niye boşanma noktasına gelir?
Bitmeyen ve gittikçe de kronikleşen sorunlar yüzünden.
Radyo Televiz-yon Üst Kurulu (RTÜK), “Dünya Güzellerim” nedeniyle Show TV’ye bir aylık reklam gelirinin yüzde 1’i olan 450 bin lira ceza kesti.
Gerekçe; Bülent Ersoy’un, Hint yemekleri yüzünden ishal olup yatağını kirleten Banu Alkan’a, “Kirli çamaşırlarınla yatıyormuşsun” demesi.
İzleyici şikayetleri üzerine RTÜK, bu sözleri “İnsan onurunu inciten” ifade saydı ve cezayı verdi.
“Dünya Güzellerim” canlı yayın mı?
Hayır…
O halde nasıl oldu da bu ifade biplenmeden yayınlandı?
“Dünya Güzellerim”in yapımcısından Show TV yöneticilerine herkes ya bu sözleri “normal” saydı ya da hepsi derin uykudaydı.
Bülent Ersoy, Banu Alkan, Safiye Soyman ile reytingi artırsın diye sonradan
Eğlence kanallarının yaz ekranıyla yeni yayın dönemi artık iç içe girdi. Yeni sezon projelerinden ‘Ne Seninle Ne Sensiz’i yaz ortasında ekrana getiren FOX, yeni reality ‘Sen İste Yeter’le yaz tatilindeki ‘Kaybolan Çiçekler’i de 31 Temmuz’a çekti. Hande Ataizi’nin sunucağı yeni program ‘Sen İste Yeter’, hafta içi 13.45’ten
itibaren canlı ekrana gelecek. Yapımcılığını Karga Film’in üstlendiği programı,
Ataizi’yle Kağıthane’deki stüdyo kulisinde konuştuk. Ataizi’ne ilk sorum şu oldu:
- Neden ‘Sen İste Yeter’?
Bir sürü iş geldi, ama kendimi gösterebileceğim, karakterimi yansıtabileceğim, kendim olabileceğim ve seveceğim işi yapmak istiyorum. ‘Sen İste Yeter’ öyle bir format. Oyuncuyum ve malzemem insan. Ayrıca kişilerin hayatlarını merak
ediyorum, onların dertlerini dinlemeyi seviyorum. Çıkarım yapıyorum.
İnsan hikayeleri beni çekiyor. Dostlarım gelip bana derdini anlatır, farklı bakış açılarıyla onlara fikirler veririm. O yüzden oyuncu olarak da beni besleyecek, geliştirecek bir iş. Programı kabul etme gerekçem bu. İnsanların hikayelerini
Kanal D’de başlayan yeni ‘Çocuklar Duymasın’, üç kulvarda da reytinglere damgasını vurdu ve birinci oldu. Yapımcısı ve senaristi Birol Güven, bu başarının keyfini çıkaramadan, senaryoda yazdıkları başına dert oldu.
Neden mi? Çünkü dizide, Tamer Karadağlı’nın hayat verdiği Taşfırın Haluk, yemekte hafriyat kamyonlarından şikayet eden arkadaşlarına şöyle dedi:
“O kamyonlar olmasa, sen öyle evlerde oturabilir misin! Alttan ısıtma, üstten soğutma olsun, yok depreme dayanıklı olsun. Eski evleri yıkalım, yenilerini yapalım. O olsun, bu olsun ama hafriyat kamyonları olmasın. O kamyonlar olmadan kentsel dönüşüm nasıl olacak? İnşaat sektörü durursa, kaç aile işsiz kalacak biliyor musunuz? O hafriyat kamyonlarının şoförleri de meraklı değil sizin o sosyetik, dar sokaklarda direksiyon sallamaya. Ekmek parası peşinde koşuyorlar.”
Dizideki bu sözler üzerine CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer, Güven’i özür dilemeye davet eden şu tweet’leri attı: “30 insanın katili hafriyat kamyonlarına kurulan bu güzellemeler için, ailelere bir özrünüz olacak mı?”, “Hafriyat kamyonu terörünü bir dizi figürü üzerinden önemsiz gösteren, aklayan Güven, listede sizin de yakınınız olabilirdi. Özür dileyin.”
Güven