Yerel, tematik, ulusal ayrımı yapmadan Türkiye’nin bütün radyocularına açık bir yarışma olan “3. Sihirli Mikrofon Radyo Ödülleri” bu yıl 10 Şubat’ta Zorlu Center PSM’de sahiplerini bulacak.
Yarışmayı iki yıldır Şişli Meslek Yüksek Okulu düzenliyordu, bu kez yılın en iyi radyo, radyocusu ve radyo programlarının belirleneceği yarışma Fatih Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleşecek.
Pazartesi akşamı Zorlu’daki yemekte bir araya geldiğimiz Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, yarışma için şunları söyledi:
“15 - 17 Ocak 2015 tarihleri arasında www.sihirlimikrofon.org http://www.sihirlimikrofon.org sitesinden ön eleme yapıp, 2 bin ve üzeri oy alanları aday olarak belirleyeceğiz. 19 Ocak - 6 Şubat 2015 tarihleri arasında bir bilgisayardan bir oyun kullanılabileceği sistemle oylamaya sunacağız adayları internette. 16 kategoride en iyileri internette yapılacak oylama belirleyecek.
Pop Radyosu, Talk (Konuşan) Radyosu, Yabancı Müzik Radyosu, Slow Müzik Radyosu, Haber Radyosu, Spor Radyosu, Halk Müziği Radyosu, Arabesk Radyosu, Yerel Radyosu, Üniversite Radyosu, Radyo Konuk Programı, Şiir Edebiyat Programı, Radyo Show Programcısı, Radyo Programcısı, Yerel Radyo Programcısı ve
‘Biz Kültür Yolcuları’ adlı belgeselin galası için gittiğimiz Üsküp’te kahvaltıdayız. Masada Coşkun Aral ve Can Dündar’la birlikte 10 bölümlük bu belgeseli hazırlayan Nebil Özgentürk, projenin sponsoru Denizbank’ın Genel Müdür Yardımcısı Tanju Kaya ve eşi Ayşe Hanım var. Ayşe Kaya, şöyle dedi Özgentürk’e: “Hazırladığınız ‘Biz Kültür Yolcuları’ belgeseli Makedonya’da başlıyor, Artvin’de bitiyor. Tanju’yla benim hikâyem de öyle. Ben 60’larda Makedonya Üsküp’ten İzmir’e geçen bir ailenin kızıyım, eşim Artvin Şavşat’lı.”
Kaya’nın söyledikleri aslında Özgentürk, Aral ve Dündar’ın ilk kez bir araya gelerek hazırladıkları bu belgeselin özeti... Üsküp’te izlediğimiz bölümde Ayşe Kulin’le Suzan Kardeş’in Rumeli’si vardı. Artvin’i Zülfü Livaneli, Hacı Bektaş’ı Musa Eroğlu, Mardin’i Kardeş Türküler, Sulukule’yi Burhan Öçal, Samatya ve Galata’yı Ahmet Özhan, Adalar’ı Fazıl Say, Van’ı Akdamar’ı Garo Mafyan, Ara Güler, Kırşehir’ı Kubat’la anlatan belgesel için Aral ve Dündar’la nerelere gittiklerini sordum Özgentürk’e... Verdiği yanıt şuydu: “Mardin, Van, Hacıbektaş, Ankara, Üsküp, Prizren, Priştine, Artvin, Trabzon, Batum, Hopa, Adana, Diyarbakır, Hasankeyf ve Batman”. ‘Biz Kültür
Twitter ya da Instagram yokken İstanbul'un trafiğinde nasıl vakit geçiriyorduk?
İyi ki adamlar bu mecraları icat etti. Bazen fark etmiyorum bile bir saatlik yolun nasıl bittiğini. Çünkü sosyal medya denen şey hortum gibi... Anında içine çekiyor ve senden alıyor seni...
Yine böyle bir gündü, Murat Yıldırım'ın şu tweet’i ilgimi çekti:
"Gece rüyamda Sezen Aksu, Ata Demirer ve Müjde Ar'ı gördüm TV'de ‘Açık Ekran’ diye bir program yapıyorlardı. Sakın ‘Ancak rüyanda görürsün’ demeyin."
Yılların kurdu Murat Yıldırım'ı tanımasam üstü açık yatmıştır der geçerdim.
Yıldırım'ın yapılması imkansız gibi görünen işleri hayata geçirdiğini bildiğim için hemen aradım onu...
Hayrola, ne iş bu rüya der demez anlatmaya başladı:
Gazeteden çıktığımda saat 20.30 falandı... İstanbul’un karlı akşamında eve gitmem, ev moduna geçmem 1.5 saati buldu. Evde laptopumun başına geçtiğimde ise saatler 22.10’u gösteriyordu. Twitter’da “bildirimler”e bakarken Av. Esennur Ezgi’nin “İhbardır” tweet’ini ve ekindeki görseli gördüm. Görseli tıklayınca ne göreyim, T. C. Beykoz Mahkemesi’nin “Tensip Tutanağı”...
Çağla Şıkel Altuğ’un 6 Ocak 2015 tarihinde açtığı boşanma davasında mahkemenin aldığı “yayın yasağı”nı da içeren mahkeme kararı...
Bu bildirimi bana yapan kişi kim mi?
“Anlaşmalı boşanma davası”nı açan Çağla Şıkel’in avukatı.
Şikel’in avukatına şu tweet’i attım:
Şaka mı bu? Ne zamandan beri Twitter tebligat mecrası oldu?
Ondan yanıt gelmeyince sosyal medya hukuku konusunda deneyim sahibi Av. Meltem Banko’ya direkt mesaj atıp sordum, bu durumun normal olup olmadığını. Banko’nun verdiği yanıt şu:
“100 seyirciden 1’inin izlediği bir kanala 70 milyon dolar verip aldım. TV8’i Türkiye’nin en çok izlenen üç kanalından biri yapacağımı açıkladım. Yeni yayın dönemi başlayalı daha bir ay oldu ve tablo ortada.”
Acun Ilıcalı’nın bu sözlerine yer verdiğim Alice’nin tarihi 10.10.2014...
Pazar günü Milliyet Cadde dahil birçok gazetede TV8’in iki tam sayfa teşekkür ilanı vardı.
AB Grubu - Prime Time’da ağustos ayında 7’nci olan TV8’in her ay bir basamak yükselerek aralıkta nasıl en çok izlenen ikinci kanal olduğunu gösteren bu ilan üzerine birkaç satır yazmazsam olmaz.
Ilıcalı’nın TV8’i iddia ettiği gibi en çok izlenen kanallar arasına sokmasının mümkün olmadığını yazanlar vardı...
Acun’un TV8’i Türkiye’nin entertainment kanallarından biri yapacağına inandım ve bunu da defalarca yazdım.
TV8’in yakında ekrana getireceği “Bu Tarz Benim”, “Survivor - 10 Yılın En İyileri”yle reytingini daha da yükselteceği kesin.
Özel televizyonlardaki yarışmaların
tek amacı var, reyting... Yakında Star TV’de yeniden başlayacak ‘Benzemez Kimse Sana’ da o yarışmalardan biri... Ancak küçük bir fark var diğer yarışmalarla ‘Benzemez Kimse Sana’ arasında. O da şu:
‘Benzemez Kimse Sana’da haftanın birincileri ve yarışmanın birincisi kazandıkları para ödülünü önceden belirledikleri dernek ya da vakıflara bağışlıyor. Üstlendiği bu sosyal sorumluluk nedeniyle ilk günden bu yana desteklediğim bir proje olan ‘Benzemez
Kimse Sana’nın üçüncü kez başlamasından mutluluk duyduğumu belirtmeliyim.
Gelelim şimdi çekimleri 19 Ocak’ta başlayacak ‘Benzemez Kimse Sana’da kimlerin yarışacağına. ‘Benzemez Kimse Sana’nın iki demirbaşı var.
Bunlardan biri Seyfi Dursunoğlu, diğeri Murat Başoğlu...
İlk sezonda Erol Evgin ve Hande Ataizi’yle, ikinci sezonda Demet Akbağ ve Erol Evgin’le jüri üyesi olarak görev yapan Huysuz Virjin,
Geçen hafta Türk Sineması’nın 100. Yılı’nda kırdığı rekora yer vermiştim… Bu hafta sıra sinema sektörünün çeyrek asırda nereden nereye geldiğinde… İşte sinema sektöründe 25’inci yılını tamamlayan Nizam Eren’in, sinemanın çeyrek asırda yaşadığı değişime dair derlediği bilgiler:
- Sinema 35mm’den dijitale (sayısal) geçti. Makinistler yerini operatörlere bıraktı.
- 1.100 koltuklu salonlardan multiplex ama 50 kişilik salonlara (çok salonlu) bölünme başladı.
- Sokak arası sinema salonları kapandı ve AVM’ler dönemi başladı.
- Negatifle film çekmek yerini dijital kameralara bıraktı ve laboratuvarlar kapandı.
- Büyük bobinler yerini hard disklere ve flash belleklere bıraktı.
- Yabancı filmlerden alınan yüzde 25 vergi, yerli filmlerden alınan yüzde 10’la eşitlendi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Yakacık’taki “Sanatçı Yaşam Evi” daha açılmadan hakkında yazı yazdığım bir yerdi.
POPSAV Başkanı olduğu dönemde Hakan Peker’in eşi olan Arzu Öztoprak, belediyenin yaptırdığı huzurevinden sanatçıların da yararlanması için girişimlerini anlatmış, ben de yazmıştım.
Sanatçı Yaşam Evi’ne gitmekse bu yılbaşına kısmet oldu.
Beyoğlu’nda karşılaştığım sinemacı Günay Kosova, Sanatçı Yaşam Evi’nde nasıl konfor içinde yaşadıklarını öve öve anlatınca, merakımı gidermek için yeni yılı orada karşılamaya karar verdim.
2014’ü Kadir Topbaş’ın da katıldığı bir partiyle kutlayan sanatçıların 2015’e girerken duygularını öğrenmek için İBB’den gerekli izni aldıktan sonra Yakacık’ın yolunu tuttum.
Yakacık’taki Sanatçı Yaşam Evi, 76 kişiyi ağırlayabilecek bir tesis... Şimdilik sinema, müzik ve edebiyat dünyasından misafirleri var.