Yıllardır tartışılan bir konudur film yarışmalarındaki “En iyi yönetmen”le “En iyi film” ödüllerinin örtüşmemesi...
“En iyi film” ödülünün, aynı yarışmada “En iyi yönetmen” seçilenin çektiği filme verilmemesi çelişkisi ortada dururken, nur topu gibi tartışılacak bir konumuz daha oldu.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) 20 bin öğrenci, sanal alemde yaptıkları oylamayla “Yılın en başarılı”larını seçti.
Ödüllendirilen isimler ve yapımlara dair isabetli bulduklarım da var, yok artık dediklerim de...
Verilen ödüllerden en dikkatimi çekenlere gelince.
İTÜ öğrencileri, “Kardeşimin Hikayesi”ni “Yılın en başarılı kitabı”, Ahmet Ümit’i de, “Yılın en başarılı yazarı” seçti.
Madem “En başarılı kitap”, “Kardeşimin Hikayesi”, o zaman yazarı Zülfü Livaneli varken neden “En başarılı yazar” olarak Ahmet Ümit’i seçtiniz?
Baştan altını çizerek belirtmek isterim ki ne ‘Recep İvedik’ fanıyım, ne de ‘Recep İvedik’ düşmanı.
Evet, Şahan Gökbakar’ın yarattığı ‘Recep İvedik’ karakteri kaba saba bir adam ve küfürbaz biri.
‘Recep İvedik’in her filmini 3.5- 4 milyon kişi izliyorsa, bu demektir ki, bu kaba saba adam öyle ya da böyle bir yerlerinde yakaladı bu kadar insanı...
Ödüllü filmler gişede çakılırken, Şahan Gökbakar’ın rekor üstüne rekor kırmasına kızmak, ‘Recep İvedik’i izleyenleri küçümsemek tarzım değil çünkü.
Onun yerine şu soruya yanıt aramayı yeğlerim:
‘Recep İvedik’ içimizden biri mi yoksa hepimizin içindeki ‘kıro’nun toplamı mı?
Henüz bu sorunun yanıtını bulmuş değilim, ama şu kadarını belirtmeliyim:
Mizah dergisi Penguen’de Serkan Yılmaz’ın 7 yıldır yazdığı “Dudullu Postası” televizyon dizisi olacak.
Dizinin yapım şirketi Limon Yapım, yapımcısı ise Hayri Aslan.
Kanal D’de yeni başlayan “Ne Diyosuun!”u dizinin ekibiyle birlikte izlediğimiz Nakkaştepe’deki Nakkaş Kebap’ta sohbet ettiğim Aslan, şunları söyledi:
“Dudullu Postası’nın senaryosu tamam, ön hazırlıkları başladı. 1- 2 hafta içinde oyuncu kadrosu da belli olacak. 7 yıldır Penguen’de ‘Dudullu Postası’nı yazan, sonra bunun stand-up’ını yapan Serkan Yılmaz da var dizinin gençlerden oluşan senaryo ekibinde, ‘Küf’ filminin yönetmeni Ali Aydın da... ‘Dudullu Postası’, ‘varoş gençliği’ diyebileceğimiz kitlenin dünyasının esprili bir dille ekrana taşıyacak. Henüz hiçbir kanalla anlaşmadık. İlk bölümünü çekip, öyle satacağım kanallara diziyi. ‘Dudullu Postası’nın, yeni reyting sistemindeki deneklerin çok seveceği bir iş olacağına eminim. Çünkü o kitlenin hayatını mizahi bir dille anlatacak.”
BEMBEYAZ TÜRKLERİN DİZİSİ “NE DİYOSUUN!”
Kanal D’nin yeni komedi dizisi “Ne Diyosuun!”un ilk bölümünü ekiple birlikte izledim. İlker Aksum’la Dilara Gönder’in başrollerini paylaştığı Limon Yapım’ın dizisinin beğendiğim yanları
Avrupa’daki Türk nüfusu ne kadar? Bilinen rakamlar şunlar: Almanya: 2 milyon 700 bin, Hollanda: 400 bin, İngiltere: 300 bin, Avusturya: 250 bin, Fransa: 208 bin, İsviçre: 100 bin, Danimarka: 60 bin, İsveç: 40 bin, Norveç: 15 bin.
4 milyon 323 bin Türk’ün yaşadığı coğrafyada Türk filmlerinin gösterimini sağlayan üç şirket var.
Kinostar, Af Media ve Pera Film bunlar.
Pazarın en büyüğü olan Kinostar’ın Avrupa Sinema Pazarı’na dair hazırladığı raporda, Avrupa’da yaşayan Türkler’in ne tür filmleri tercih ettiklerine dair nefis bir saptama var. İşte o “Hedef kitle” analizinden bu satırlar:
“Türkiye’de başarılı olan filmler, Avrupa’da da başarılı oluyor. Sırasıyla, komedi filmleri, dram, aksiyon ve tarih türünde filmler tercih ediliyor. Hedef kitle sanat filmlerini izlemiyor.”
Türkiye’de durum farklı mı?
Değil... Türk, her yerde Türk’tür çünkü...
Türkiye’de yıllardır televizyonlarda müzik yarışmaları yapılır. Her yarışmada mutlaka, “İlk görüşte gözünden tanırım ben starı” diye hava atan ya da tribünlere oynayan jüri üyeleri olur... Bu yarışmalar sayesinde yıldızı parlayan jüri üyeleri oldu ama bugüne kadar yapılan onlarca yarışmadan bir tane bile star çıkaramadı Türkiye... Acaba niye?
Şimdi çıplak bir gerçeği sereceğim gözler önüne, o zaman nedenlerden biri açık ve net olarak çıkacak ortaya...
Türkiye’de Acun Ilıcalı’nın “O Ses Türkiye” adıyla yaptığı “The Voice Of” yarışmasıyla 17 dakikalık bir video izledim Youtube’da...
Merak edenler “My Top 50: The Voice Auditions” adıyla bulup, seyredebilir o videoyu...
Ne mi var o videoda?
Dünyada yapılan bütün “The Voice Of”lar arasında “En iyi 50 performans”ı seçmişler...
İşte onların görüntüleri var bu videoda...
Radyo Seymen’in “Karakız”ı Yeşim Koşun
Kayıtlı radyolarda zevkime uygun bir şey bulamayınca başladım yeni istasyonlar aramaya.
TRT spikerlerini aratmayacak kadar Türkçe’yi iyi konuşan, sesinin tonu ve diksiyonu iyi bir DJ bulunca durdum.
Baktım Delta FM yazıyor ekranda.
Dakika bir, gol bir… “Karakız” adlı DJ başladı, başka bir radyoda program yapan hemcinsini şikayet etmeye:
“Yılların radyocusuyum, ilk günden beri ‘Karakız’ ismini kullanıyorum. Adını vermeyeceğim bir radyoda bir arkadaş da ‘Karakız’ adıyla program yapmaya başladı. O isim bana ait.”
Ayşe Kulin hakkındaki yazım yayınlandığı gün bir okurumuzdan ilginç bir e-posta aldım.
İki gün önce Kulin’in asistan ve tercüman olarak çalıştığı Danimarka yapımı filmin Avanos’taki set maceralarından iyi bir erotik komedi yapılacağını yazmıştım. Aynı yazıda, hafızasının Kulin’i nasıl yanılttığını da gözler önüne sermiştim.
Okurumuzun gönderdiği yazı, sanki iki olayın mix edilmiş hali:
“Sayın Ali Eyüboğlu,
Ayşe Kulin’in son kitabı ‘Hayal’i okurken, ilerleyen sayfalarda Danimarka yapımı ‘Uçan Halı’ adlı filmden bahsetmesine önce sevindim sonra yazılanları okudukça şoke oldum. 1984 yapımı filmin, o zaman 11 yaşında olan 2 başrol oyuncusundan biriyim (diğeri erkek). Basit bir hesapla şu anki yaşımın 40 olduğu anlaşılıyor.
11 yaşında iken hatırladıklarım kısıtlı olmakla beraber, Ayşe Kulin’in yazdıkları karşısında neredeyse küçük dilimi yutacaktım.
Sanki çocuk filmi değil de, erotik film çekmişiz. Kadınlar neredeyse anadan doğma geziyor, gece koridorlarda çıplak koşuyor, herkes birbiri ile ilişki içinde, gece yarısı Ayşe Hanım’ın kapısı iki kez çalınıyor.
Star TV’de bu akşam ekrana gelecek ‘Kardeş Payı’nın ilk bölümünü City’s Nişantaşı City Life sinemalarında özel gösteriminde izledim.
NTC Medya’nın çektiği, Selçuk Aydemir’in yazıp yönettiği, başrollerini Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Seda Bakan’ın oynadığı komediyi çok beğendim.
‘Kardeş Payı’nı sinemanın dev perdesinden full konsantre izlemek yerine evde telefon, internet, çay, aile sohbeti gibi ilginin dağıldığı bir ortamda seyretseydim aynı keyfi alır mıydım?
Büyük olasılıkla evet...
Çünkü ortam ne olursa olsun direkt kana karışacak espriler var ‘Kardeş Payı’nda...
“Dünyaya barış, huzur ve mutluluk getirecek” bir icat peşindeki sıhhi tesisatçı kardeşlerin dükkanındaki misafirlerden biri cep telefonundan bedava internete girmek için komşu dükkanın ADSL şifresini sorar.
‘Metin’ ve ‘Ali’ adlı kardeşler, “Bilmiyoruz” deyince ‘beleşçi’ adam onlara şöyle sitem eder: