Ali Eyüboğlu

Hayal ürünü romanları değil, gerçekleri okumayı seven biri olarak Ayşe Kulin’in 351 sayfalık “Hayal”ini bir günde bitirdim.
Ayşe Kulin’in çocukluk hayali olan yazarlığa ulaşıncaya kadar yaşadığı hayal kırıklıkları da var kitapta, yazarlık yolundaki acı tatlı anıları da...
Ayşe Kulin şimdiye kadar 28 kitap çıkardı ve bunlardan bir kısmı film veya dizi oldu.
Kulin’in hayatını anlatırken edebiyat, reklam, film dünyasında ve ülkede olup bitenlere ışık tuttuğu “Hayal”, televizyon dizisi olabilecek en ideal kitap.
Danimarkalı bir yapımcıya yardımcılık ve tercümanlık yaptığı Avanos’taki film çekimlerinde anlattıkları başlı başına nefis bir erotik komedi olacak türden...
Kulin’in kitabını bana bir günde okutan neydi?
Anlattığı kendi gerçekleri...

Şov dünyasında eşine pek de rastlamadığımız bir durum bu... Çünkü şov dünyasında genellikle ünlüler, “Fırsat bu fırsattır” deyip, balıklama atlarlar böyle tekliflere...
Ama Sibel Can yapmadı bunu...
Malum yılbaşı gecesine denk gelen programda Sibel Can’ın Orhan Gencebay’la birlikte konuk olduğu Bülent Ersoy’un Show TV’deki şovu olaylı bir şekilde bitti. Yapımcı Fevzi Siverek, “Artık tahammül edemiyorum ‘Diva’nın kaprislerine” deyip ‘Bülent Ersoy Show’u 17’nci haftada bitirdi.
Bülent Ersoy’un yerine pazar akşamları Show TV’ye program yapacak isim sayısı sınırlı...
İki elin parmaklarını geçmez Türkiye’de canlı müzik programı yapacak ve reyting alacak yıldız sayısı...
O nedenle ilk teklif götürülen isimlerden biri Sibel Can oldu.
Sibel Can, “Başka bir kanalda müzik programına ‘evet’ derim ancak ister kendi ayrılmış olsun, ister gönderilmiş olsun Bülent Ersoy’un yerine program yapmak bana yakışmaz, ayıp olur ‘Diva’ya” diyerek teklifi reddetti.

Okan Bayülgen cumartesi akşamları Habertürk’te yeni bir programa başladı. “Okan Bayülgen Soruyor”un ilk konuklarından biriydim. Konuklar arasında 360’ın anchorman’i Korcan Karar da vardı.
Karar, gündüz Ferdi Özbeğen’in mezarına gittiğini, şarkıcı için yapılan piyano şeklindeki mezar taşının yeni bittiğini ve ortaya çıkan görüntüyü çok beğendiğini söyledi. Karar, cep telefonuyla çektiği fotoğrafı gösterdi.
Mezara güzel denir mi bilmiyorum?
Ama Karar’ın gösterdiği fotoğraftaki görüntü Türkiye’nin piyanosuyla tanıyıp sevdiği Ferdi Özbeğen’e yakışır bir şeydi ve gerçekten de güzeldi. Mezarın fotoğrafını istediğim Karar, “Bir şartla veririm, imzamı kullanırsan. Biliyorsun ben eski foto muhabiriyim” dedi.

EMEL SAYIN’DAN TARİH MASALLARI!

Habertürk’teki “Tarihin Arka Odası”nın bir benzerini NTV yaptı.
Murat Bardakçı’nın hazırlayıp Erhan Afyoncu ve Prof. Nurhan Atasoy’la sunduğu “Tarihin Arka Odası” cumartesi akşamları, NTV’nin “Acaba”sı cuma akşamları...

“Aynı ofiste benden daha üst makamdaki Robert ile sevgiliydik. Kimseye söyleyemiyorduk. Bu bizi yaralıyordu. Çünkü pozisyon olarak kendinden daha alt düzeydeki birisiyle ilişkisinin olduğunu ailesine söyleyemiyordu. “Binbir Gece” dizisini izlemeye başladım. Dizi bana ilham verdi. Çünkü benzer bir durum vardı. Üstelik de çok romantiklerdi. Biz de bunu yapabiliriz diye düşündüm. Çünkü aşkın bir sınırı yok, saklanacak bir şey de değil.”
Bu sözlerin sahibi kim mi? Bulgaristan’dan Tzvetelina Kamenova…
Ali Ağaoğlu’nun gündem yaratan Ayazağa 1453’ün reklamında çizilen hiçbir mimari projeyi beğenmeyip “Çok sıradan” dediği gibi bu olayı da “sıradan” görenler olabilir... Buyurun o zaman başka bir çarpıcı örnek. Birleşik Arap Emirlikleri’nden Samar Saban’ın sözleri bunlar:
“13 yaşında evlendirildim. Cinsel istismar ve şiddet görüyordum. Dışarıya tek başıma çıkmamı kocam yasaklamıştı. Kadın arkadaşlarımla görüşemiyordum. Çok zor dönemler geçirdim. Evde oturmak zorunda kalınca da ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ dizisini izlemeye başladım. Fatmagül’ün hukuki olarak hak arama mücadelesini izleyince “Ben neden yapmıyorum” dedim. Ayaklarının üzerinde durmaya çalışan Fatmagül bana cesaret verdi.

Kadir Has Üniversitesi’nin “Türkiye Sosyal Siyasal Eğilimler Araştırması 2013”ü okudunuz mu?
26 Aralık 2013 ile 13 Ocak 2014 tarihleri arasında 26 kentte 18 yaş ve üzeri 1.000 kişiyle yüz yüze gerçekleştirilen anketin sonuçlarından biri bizimle, yani medyayla ilgili.
Ve sonuç bizim açımızdan bir hayli moral bozucu.
Deneklerden yanıtlamasını istedikleri soru şu:
“Hangi kurumlara kesin güveniyorsunuz?” (%)
Cumhurbaşkanı 10.8Ordu 10.0Hükümet 9.4Polis/Kolluk güçleri 6.4Meclis Başkanı 5.9Sivil toplum kuruluşları 4.8TBMM 4.7Yargı 3.9YÖK/ÖSYM 3.1Siyasi partiler 3.0Medya 1.9
Bir gazeteci olarak bu tabloya bakıp üzülmemek, kahrolmamak elde mi?

‘Charlie’nin Melekleri’ her zamanki gibi iş başında... Bu seferki görevleri kaybolan model Gabriella’yı ölü ya da sağ ele geçirmek... ‘Gabriella’nın yanı sıra, bazı modellerin de misafir edildiği malikaneye sızmak...
‘Charlie’nin Melekleri’nden biri bunu başarır ve ‘Gabriella’nın odasına sızar. Taktığı gözlük sayesinde, dışarıda yayın aracı gibi donatılmış minibüse adeta naklen yayın yapar...
Ayakkabı dolabındaki ayakkabı kutuları, birinin dikkatini çekince, “Ayakkabı kutularını atmamış. Modellerin bir özelliği mi bu?” diye sorar.
İçerideki ‘Melek’ bir başka ayrıntı yakalar.
Dolapta 15 çift ayakkabıya karşılık 14 ayakkabı kutusu vardır. Kayıp kutunun peşine düşen özel ve güzel dedektifin gözü tavandaki hafif aralıklı havalandırma kapağına takılır. Kapağı aralar ve bingo!
Kayıp olan ayakkabı kutusu oradadır.
Kutuyu özenle indirir, dolaba yerleştirir ve merakla kapağını açar...

Babası ölünce, ondan miras kalanları satıp rahat bir hayat sürmenin hayalini kuran, ama kurduğu hayallere kar yağan bir adam...
Bir ilçede tiyatroculuk yaparak, iki çocuğuyla ayakta kalmanın savaşını veren bir kadın... Belediye çalıştığı tiyatroyu düğün salonu yapmak için kapatınca başlar yeni bir iş arayışına... “Ölü yıkayıcılığı” tek seçenek olarak çıkar karşısına. Önce belediyenin açtığı kursa gider. Kurs bitip, iş başı yaptığı gün yıkayacağı ilk kişi olarak kızını çıkarır karşısına kader...
İşte bu kadınla yıllar sonra doğup büyüdüğü şehre dönen adamın kesişen yollarını, “Devlet Baba”nın vatandaşlarına neler yaşattığını beyazperdeye yansıtan “Daire” adlı filmi izledim önceki akşam Beyoğlu Sineması’nda...
Önce oyuncu Selen Uçer, sonra gazeteci Okan Sarıkaya davet etti beni.
Güldürürken düşündürmek
“Daire”, son “Altın Koza Film Festivali”nden “Film Yön En İyi Film”, “Film Yön En İyi Yönetmen” ödülleri aldığı için Beyoğlu’na giderken şöyle de bir endişe vardı içinde:
Ya ağır bir sanat filmi çıkarsa?

NTC Medya’nın Star TV’ye çektiği ‘Kardeş Payı’nın yayın günü belli oldu. Star TV Drama Müdürü Ümmü Burhan, başrollerini Ahmet Kural ile Murat Cemcir’in paylaştığı ‘Kardeş Payı’nı perşembe PT2’ye koyduklarını söyledi.
O saat diliminde iki güçlü rakibi var ‘Kardeş Payı’nın.
Biri ‘Kurtlar Vadisi Pusu’, diğeri ‘Arkadaşım Hoşgeldin’.
O saatte ekran karşısında olan 100 seyirciden (Total) 30-35’i ‘Kurtlar Vadisi Pusu’yu izliyor. 100 kişiden 20-25’i ise ‘Arkadaşım Hoşgeldin’i... 100 seyirciden geriye kalan 40-45’ini de onlarca kanal paylaşıyor.
‘Kardeş Payı’nın ‘Kurtlar Vadisi Pusu’dan seyirci transfer etmesi zor, o yüzden ‘Arkadaşım Hoşgeldin’den ne kadar seyirci kaparsa o kadar kazançlı çıkacak. Ama bu da pek kolay gibi gözükmüyor.
Çünkü oğlum fanatik ‘İşler Güçler’ciydi, bir süredir TV’de izlediği tek iş Tolga Çevik’in şovu.
‘Kardeş Payı’nı ‘Arkadaşım Hoşgeldin’in karşısına koydular, hangisini seyredeceksin diye sordum, “Tolga Çevik”i dedi.