Tolunay Kafkas, Drogheda’nın Trabzonspor’un maç takvimine neden alındığını bilmiyorsa bu, yönetimin kusuru. ‘Dostluk maçı’nın hava muhalefeti yüzünden iptal edilmesi ne denli şanssızlıksa, Kafkas’ın bu işi angarya görüp, karşı çıkmış olması da o denli talihsizliktir
“Trabzonspor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas, baştan beri karşı olduğu dostluk maçının iptal edilmesine tepki gösterdi.”
Bilmeyen, bu teknik direktörün takımı düzenli antrenman yapınca, rakiplerine kök söktürüyor sanır.
Oysa tarihinin en kötü Trabzonspor’u var karşımızda.
‘Karadeniz Fırtınası’ ilk kez ‘zirve’den bu kadar uzak, ‘küme düşme hattı’na yakın.
Kafkas, şimdiye kadar bu takıma tesislerde düzenli antrenman yaptırdı da ne oldu?
Çanakkale Eceabat’taki “Çocuklar Gülsün Diye”nin anaokulu açılışına bizi götürüp - getiren minibüste sadece Gülben Ergen ve ekibi yoktu...
Kanal D’deki üçüncü yılını geride bırakmaya hazırlanan İrfan Değirmenci de bizimle birlikteydi.
12 yıl boyunca atv, Star TV, CNN Türk, Kanal D’de “acar muhabir”lik yaptıktan sonra sahadan ayrılan ve bu kez başarısını haber bülteni sunucusu olarak sürdüren İrfan Değirmenci, uzun bir aradan sonra ilk kez “sahaya çıktı”...
Değirmenci, mikrofonu kaptı ve tıpkı eskisi gibi “acar muhabir” olarak Gülben Ergen’le söyleşi yaptı.
Söyleşisi bittikten sonra, reyting başarısının sırları ve televizyona dair hedefleri üstüne uzun uzun sohbet ettik Değirmenci’yle yol boyunca...
Kanal D’nin FOX’tan transfer ettiği İrfan Değirmenci’nin hafta içi sunduğu “İrfan Değirmenci ile Günaydın”, sabah kuşaklarının en çok izlenen haber programı...
Sabah ekran karşısındaki 100 kişiden 20’si onu izliyor.
Müslüm Gürses’in akrabası Mehmet Ölmez, sanatçının ölümüyle ilgili bazı şüpheleri olduğunu ve olayın araştırılmasını istediklerini söylüyor. Muhterem Nur’sa “Kocama asla otopsi yaptırmam yeterince acı çekti zaten” diyor
Müslüm Gürses’in ölümünün üzerinden günler geçti, ama ölüm tarihine dair iddialar bitmedi. Tartışmanın fitilini İbrahim Tatlıses’in, “Yoğun bakımda kaptığı mikroptan daha önce öldü ama hastane bunu gizledi” tweet’i ateşledi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Tatlıses’in iddialarını TBMM’ye taşıdı.
Oran’ın 5 Mart 2013 tarihinde Sağlık Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye verdiği yazılı soru önergesine Bakan Mehmet Müezzinoğlu’ndan kuşkuları yok edecek bir açıklama gelmeyince bu kez Gürses’in akrabaları harekete geçti.
Gürses’in amca kızı Hatice Akbaş’ın oğlu Mehmet Ölmez’den ilginç bir eposta aldım:
“Ali Bey, biz Müslüm Gürses’in yakın akrabalarıyız. Müslüm Gürses’in ölümünün ardından bazı şüpheler doğmuştu ve bunlar halen de devam etmektedir.
‘Çocuklar Gülsün Diye’ projesinin 13’üncü anaokulu Çanakkale’nin Eceabat ilçesinde hizmete girdi. Gülben Ergen sayesinde okul öncesi eğitime kavuşan çocuk sayısı, bin 300’ü buldu
Çanakkale İl Milli Eğitim Müdürü Şaban Karataş’ın açılışta söylediği iki konu önemli. Karataş, “10 anaokulu daha yaptırdığımızda okul öncesi okullaşma oranı yüzde 100 olacak Çanakkale’de” dedi. 81 ilde bu oran yakalandığında bambaşka bir Türkiye çıkacaktır ortaya...
Çanakkale’nin deprem kuşağında olduğuna dikkat çeken İl Milli Eğitim Müdürü, “Eğitim gönüllüsü Gülben Ergen’in buradaki anaokulu projesini örnek alıp, bundan sonra yaptıracağımız 10 anaokuluna da uygulayacağız. Çünkü Deprem Yönetmeliği bakımından ideal bir proje bu” diye ekledi.
Projenin şimdiye kadar bin 300 çocuğu okul öncesi eğitim yuvasına kavuşturması ve ‘depreme karşı dayanıklı ve kullanışlı’ diye Milli Eğitim tarafından örnek alınması da çok önemli.
Eleştirenler şimdi nerede?
Açtığı anaokullarının hiçbirinde Gülben Ergen’in adı yok. Sadece ‘Çocuklar Gülsün Diye’ ve o anaokulunun yapılması için bağışta bulunan kişinin adı var tabelada. Çanakkale Eceabat’taki anaokulunun ana bağışçısı Elif Osanmaz’dı, onun adı yazıyor
Amerikalı turist Sarai Sierra’yı öldüren ‘Laz Ziya’nın itirafları, onun hakkında “Casus”, “Uyuşturucu kuryesi” ve “Kocasına sadık olmayan, hafif meşrep biri” diyenleri nasıl hissettirdi acaba?
Amerikalı turist Sarai Sierra’yı öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan ‘Laz Ziya’ lakaplı Ziya T.’nin cinayete ilişkin açıklamalarını, daha doğrusu itiraflarını okudunuz mu? İşte Ziya T.’nin Sarai Sierra’yı öldürme gerekçesi: “Sabah dehlizlerin orada alkol ve tiner aldığım sırada raylarda bir kadın gördüm. Yanına yaklaştım. Öpmek istedim. Bana direndi. Elindeki telefonla burnuma vurdu. Burnum kanamaya başladı. Ben de kadına vurdum ve dehlizin önüne düştü. Dehlizin önüne indim, içeri soktum, bana direndi. Dehlizin içinde tekrar öpmek istedim. Yerden bulduğu taşı kafama vurdu. Canım çok acıdı. Ben de o can havliyle yerden bulduğum taşı kafasına iki defa vurdum. Yarım saate yakın boğuştuk. Daha sonra dehlizden çıkarak uzaklaştım. Kısa bir süre sonra dehlizden hırıltı sesi geldiğini duyunca korktum ve kaçtım.”
Evli olmasına rağmen her önüne gelene ‘mavi boncuk’ dağıtan bir kadın portresi var mı bu itirafta? Yok... Aksine, canı pahasına namusunu savunan bir kadın çıktı Sarai Sierra... Birden
Türkiye’de ufaktan ufaktan yeni bir mevsim türedi; ödül sezonu. İmalatçılar artık plaket yetiştiremiyor
Her yılın ilk aylarında yoğun bir şekilde yaşıyoruz bunu. En geç şubat gibi başlıyor, açılıyor sezon, nisan hatta mayıs sonuna kadar yoğun olarak sürüyor. Televizyonlar, internet siteleri, üniversiteler, kolejler, belediyeler, dernekler, vakıflar arasında yaza kadar uzatan var ‘ödül sezonu’nu... Öylesine yoğun geçiyor ki bu ‘ödül sezonu’, plaket yetiştirmekte zorluk çekiyor imalatçılar. O yüzden de, bayağı şişirme oluyor bazıları.
Gelmeyenin ödülü gelene
Siz bakmayın eline aldığı ödül birkaç parçaya ayrılınca ünlülerin, “Amma da uydurukmuş bu ödül” diyerek gerçeği dile getirmeleri gerekirken, ayıp etmemek için, “Nazardır, nazar” demelerine... Yere düşmediği, bir yere çarpmadığı halde, elden ele dolaşırken birkaç parçaya ayrılan ödüllerin imalat kalitesinden söz etmek mümkün mü?
Aslında bu mevsimde bolca dağıtılan bu ödüllerden hangilerinin ciddi, hangilerinin gayri ciddi olduğunu alanlar da biliyor.
Çok gördük, törene gelmeyen ünlülerin ödüllerinin başkalarına verildiğini. Bakar mısınız ciddiyete? ‘Yılın En İyisi’ seçiyorlar birini. Telefon açıp, davet ediyorlar
Gençlerin eğitimleri sırasında kurdukları hayaller, okul bitince gerçeğe dönüşüyor mu? Bu soruya net yanıt vermem olanaksız ama ender de olsa isteyince bunu başarabildiklerini görmek güzel. Berkay Ateş, Can Kulan, Emir Çubukçu, bakın nasıl zoru başardı?
Ebeveynlerin günümüz gençliği için yaptığı saptama aynı: “Okulu bitirir bitirmez doğrudan yönetici olarak başlamak istiyorlar işe. Özgüvenleri o kadar yüksek yani.” Gençlerin üniversite eğitimi sırasında kurdukları hayaller, okul bitince gerçeğe dönüşüyor mu peki? Bu soruya net bir yanıt vermem olanaksız ama ender de olsa gençlerin isteyince bunu başarabildiğini görmek güzel. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nü geçen yıl bitiren Berkay Ateş, Can Kulan, Emir Çubukçu adlı üç genç, bakın nasıl bir zoru başardı?
Üç genç mezun olur olmaz tiyatro yapmaya karar verdi. ‘Üç mektepli’ye birden iş verecek tiyatro olmayınca, onlar da kendi tiyatrolarını kurdu. Sonra oyun arayışı başladı. Konservatuardan hocaları Meltem Cumbul, ‘Bent’i önerdi. Onlar da hocalarına oyunu yönetmesini teklif etti. Taraflar anlaşınca sıra yer arayışına geldi. Galata Kulesi’nin arkasındaki Hamursuz Fırını bulundu. Üç
Kate Moss’un fotoğraflarını Alman Bild’den, ünlülerin ayak fotoğraflarını ise İngiliz The Sun’dan aldım... Hep; Versace, Dior, Cavalli, Yves Saint Laurent, Chanel, Topshop ve Louis Vuitton
gibi markaların modelliğini yapan 39 yaşındaki Kate Moss’un diz kapaklarının çirkinliğine dikkat çeken haberde, okurlara yöneltilen şu sorudur aslında bu işin püf noktası?
“Top modellerin kusurlarının olduğunu bilmek rahatlatıcı değil mi?”