Bir takım, sahada elde edeceği sonuçlarla en fazla kendi kaderini değiştirir. Ama Mustafa Akçay’ın futbolcusu Yusuf’a yerde faul beklerken verdiği ders ve aşılamaya çalıştığı ‘fair play ruhu’, toplum olarak hepimizin ihtiyaç duyduğu şey
‘Moskova’nın Şifresi Temel”in Trabzon’daki galasında karşılaştığım Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, “İstanbul’a dönmeden mutlaka görüşelim” deyince, ertesi gün için randevulaştık.
Kararlaştırdığımız saatte Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri’ne gittim.
Şenol Güneş’in sözünü ettiği Trabzonspor’la, 1461 Trabzon’un çift kale maçı başlamak üzereydi.
Şenol Hoca, “Trabzonspor’u uzaktan izleyip, yorum yapmak yok öyle. Nasıl çalıştığımızı bir gör, ondan sonra başlarız sohbete” diye takılınca, mecburen izledim maçı.
Trabzonspor’un 3-1 kazandığı hazırlık maçında Şenol Güneş takımını kulübeden takip etti.
1461 Trabzonspor’un Teknik Direktörü Mustafa Reşat Akçay’sa 60 dakika boyunca sahanın kenarındaydı ve ha bire futbolcularına taktik verdi.
‘Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam’ın da ekrandaki serüveni sona erdi. Başrollerini Türkan Şoray’la Özcan Deniz’in paylaştığı dizi, 17 Aralık’ta ekrana gelecek 20’nci bölümde final yapıp ekrana veda edecek
Bir dizi bu kadar mı talihsiz olur? ‘Burası Osmanlı: Sır Kanunu 1711’ diye yola çıkmıştı. TRT bunu beğenmeyince ‘Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam’ oldu adı. İzmit’teki eski Seka arazisinde platolar kuruldu, üç bölümün çekimleri yapıldı. TRT büyük bir kampanyayla tanıttığı diziyi yayın gününde ekrana getirmedi. Çünkü çekilen üç bölüm ‘Muhteşem Yüzyıl’a benzediği gerekçesiyle beğenilmedi. Bunun üzerine finansör Burhan Özkan, yürütücü yapımcı Sami Dündar’la yönetmen Ezel Akay’ı gönderip işin başına geçti.
İlk bölümü 12 Mart’ta yayınlanan dizi, beklenen reytingi bir türlü yakalayamayınca ikinci sezona büyük çaplı bir ekip değişikliğiyle girdi. Aslı Tandoğan, Cemal Hünal gibi oyuncular gitti. Kadroya Özcan Deniz gibi iddialı bir oyuncu katıldı. Yönetmen koltuğuna da Abdullah Oğuz gibi tecrübeli bir isim oturdu. Bu yüzden yeni yayın dönemine en geç başlayan dizi ‘Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam’ bekleneni veremeyince ekrandaki serüveni sona erdi. Başrollerini Türkan Şoray’la Özcan Deniz’in
Günümüzün popüler yıldızlarından kaçı, çeyrek asır sonra da aynı şekilde karşılık bulacaktır halkta? Ne ‘dizi furya’sının yıllarca süreceğinin garantisi var ne de yarınlarda onların yerini yeni dizi yıldızlarının alacağının
‘Altın Portakal Film Festivali’nin en önemli ritüellerinden biri olan korteji, geçen yıl 50 bin, bu yılsa 252 bin kişinin takip etmesinden sonra bir yazı yazmıştım.
‘Portakal’ın kortej rekoru’ başlıklı o yazımda Türkan Şoray’ın 24 yıl aradan sonra törene katılmış olmasının bu ilgi patlamasına yol açtığını dile getirmiştim.
Çünkü olayların bizzat içinde olduğunuz zaman görüyorsunuz gerçeği.
Medyanın gözdeleriyle, halkın gönlünde taht kuranlar arasında fark olup olmadığına tanıklık ediyorsunuz.
Evet, TV dizileri gençlerin gönlünde taht kuran yeni yıldızlar yarattı, ama hiçbirinin yeri garanti değil. Günümüzün popüler yıldızlarından kaçı, çeyrek asır sonra da aynı şekilde karşılık bulacaktır halkta?
Ne ‘dizi furya’sının yıllarca süreceğinin garantisi var ne de yarınlarda onların yerini yeni dizi yıldızlarının alacağının.
Esprilerini ‘belden aşağı’ bulanlara “Artık belden aşağı yok. Dizüstü mizah var” diyerek gönderme yapan Cem Yılmaz, D-Smart çalışanları ve bayileri için TİM Maslak Show Center’da özel gösteri yaptı
D-Smart, Cem Yılmaz’ın ‘Bir Tad Bir Doku’, ‘CMYLMZ Bifo’, ‘CMYLMZ Gösteri’ ve ‘Üniversitelerde Soru Cevap’ adlı şovlarının yayın haklarını iki yıllığına kiraladı.
Taraflar arasındaki anlaşmada Cem Yılmaz’ın ‘CM101MMXI/Fundamentals’ adlı şovunun D-Smart çalışanları ve bayileri için özel gösterimi de vardı. TİM Maslak Show Center’daki gösterinin davetlileri arasındaydım.
Cem Yılmaz’ın 2.5 saatlik kahkaha tufanından birkaçını not aldım. Çok isterdim Yılmaz’ın, evlilik programlarından dokunmatik cep telefonlarıyla kazandığımız alışkanlıklara, evlilik ve babalık üzerine yaptığı esprilerden CNN Türk’teki ‘Lezzet Durakları’nı hazırlayan ve sunan Mehmet Yaşin için neler söylediğini de yazayım.
Ama şov çok uzun, yer sınırlı; o yüzden kusura bakmayın.
İşte Cem Yılmaz’ın esprilerini ‘belden aşağı’ bulanlara “Artık belden aşağı yok... Dizüstü mizah var” diyerek gönderme yaptığı şovundan aklımda kalanlar:
“Türkiye’nin Ortadoğu ülkelerine dizi ihracından yıllık kazancı ne kadar? 60 milyon dolar...
Araplar bizden aldıkları bu dizileri 29 ülkedeki 44 milyon televizyon hanesine ki, 350 milyon civarında bir nüfus demektir bu, prime time kuşağında yayınlayıp, 4 milyar dolarlık reklam geliri elde ediyor...
Oysa 4 milyar dolarlık bu pastadan daha büyük pay almak için, Türkiye’nin Pay TV platformları olarak güçbirliği yapmamız, birlikte hareket etmemiz şart. İnternet aracılığıyla bu pazarın en büyük oyuncusu olma şansımız var...”
Kim diyor bunu?
D-Smart’ın CEO’su ve İcra Kurulu Başkanı Ali Güven...
Güven, D-Smart’ın İçerik Grup Başkanı Başar Başarır’ın da katıldığı bir öğle yemeğinde söyledi bunları...
Burçak Evren’in kaleme aldığı ‘Apo Gardaş’ kitabında Yılmaz Güney’le ilgili o kadar çok ‘acı’ ya da ‘tatlı’ hatıra var ki. Kitapta, Güney’in hiçbir zaman doğru dürüst parası olmadığı, oynadığı filmlerden aldığı senetlerin çoğunu kırdırıp kumar borcunu kapattığı yazıyor
“Yılmaz Güney, sinemadan hiçbir zaman iyi para kazanmadı.Her zaman cebinde kırdırılmak üzere olan senetler vardı.”
Milliyet Cadde’de iki gün süren söyleşide Fatoş Güney’in, kendisine ve çocuklarına Yılmaz Güney’den maddi anlamda bir miras kalmadığına dair açıklamalarına inanmayanlar, daha doğrusu inanmak istemeyenler var. Haklılar.
100’den fazla film çevirmiş, 20’den fazla kitap yazmış Yılmaz Güney gibi Türk sinemasına damgasını vurmuş bir ismin günün sonunda elinde avucunda bir şey kalmamış olması inanılır gibi değil, ama gerçek. Yıllarca Yılmaz Güney’in ‘sağ kolu’ gibi görev yapan Abdurrahman Keskiner’in anılarını okuyorum şu sıralar. Burçak Evren’in kaleme aldığı ‘Apo Gardaş’ kitabında Yılmaz Güney’le ilgili o kadar çok ‘acı’ ya da ‘tatlı’ hatıra var ki.
Film çok, para yok
Kitapta, Yılmaz Güney’in hiçbir zaman doğru dürüst parası olmadığını, oynadığı filmlerden aldığı senetlerin
Tuvaldeki bu çirkin resmi, sadece taraftarlar yapmadı. Kulüp yöneticisinden futbol yorumcusuna, teknik direktöründen hakemine kadar birçok insanın fırça darbesi var üzerinde
Kayserispor-Fenerbahçe maçından sonra FB’lileri taşıyan otobüsün taşlanması üzerine yapılan haberlerin hepsini alt alta koyup, bir kez daha okudum.
Ortadaki tablo şudur:
“Rüzgar eken, fırtına biçer” diyen atalarımızı bir kez daha haklı çıkarmıştır.
Neden mi?
Neden olacak, ‘Şike ve Teşvik Operasyonu’ndan sonra yaşananlar ortada.
Kulüp yöneticilerinin çoğu ha bire ateşe odun taşımadı mı?
Sürücü alkolmetreye üflemedi, hastanede de kan vermedi. Doktorun göz kararı ‘az, orta ya da çok’ diye tutanak tutması ne kadar hukuki? O nedenle bu savaşı Ece Erken kazanır da ehliyetini kaptırmazsa, trafikte alkol kontrolüne yakalananlara gün doğacak
Üç gündür Ece Erken haberlerinden geçilmiyor gazetelerde.
Bu haberleri okumamış olanlar için kısa bir özet geçeyim.
Ece Erken, birkaç gün önce birkaç arkadaşıyla Rumeli Hisarı’nda bir restoranda yemek yedikten sonra eve dönerken trafik kontrolüne denk geldi.
Ortaköy’de uygulama yapan trafik polisi, her sürücü gibi Ece Erken’den de alkolmetreye üflemesini istedi.
Erken, “Kameralar buradayken olmaz. Onlar gitsinler öyle” diye diretti.
Polisin, basın mensuplarını kovacak hali yok.