Süreyya Yalçın’ın Genel Yayın Yönetmeni olduğu 'Luxury Bazaar Best Of' adlı dergide, Britney Spears'le yapılmış bir söyleşi dikkatimi çekti.
‘Röportaj: Cenk Erdem’ yazıyordu, ama ne Spears’le yan yana fotoğrafı vardı dergide, ne de bu söyleşinin nasıl yapıldığına dair tek satır yazı.
Britney, bir Türk gazeteciye söyleşi verecek ve onca gazete varken ‘İkoncan’ın yönettiği dergiyi seçecek?
Allah Allah! Duy da inanma.
Bu işte bir bit yeniği var dedim ve başladım internette araştırmaya.
Kanal 7’de yayınlanacak ‘Müziklerin Efendisi’, şayet bana anlatıldığı kadar renkli bir diziyse bu yazın fenomeni olur
Müslüm Gürses...
Yunus Bülbül...
Mustafa Topaloğlu...
Safiye Soyman...
Faik Öztürk...
Louis Garrel’le Christophe Honere, aralarına aldıkları Catherine Deneuve’ü açık havada dumana boğdu
‘64’üncü Cannes Film Festivali’nin kapanış gecesini CNBC-e’den izlerken bir şey dikkatimi çekti.
Kırmızı halıya ayak basan ünlülerle söyleşi yapıyordu televizyon ekibi.
Kırmızı halıya teşrif etme sırası ‘Les Bien Aimes’ filminin ekibine geldi.
Önde filmin senaristi ve yönetmeni Christophe Honore, arkasında Catherine Deneuve, Louis Garrel ve diğer başrol oyuncuları...
Sunucu önce Catherine Deneuve’le ayak üstü bir şeyler konuştu, sonra filmin yönetmenine geldi sıra...
Hülya Avşar’ın yakında bir single çıkaracağı, bu nedenle Deniz Seki’den şarkı alacağına dair medyada çıkan haberleri okumuşsunuzdur mutlaka.
Evet, Avşar yakında bir single çıkaracak.
O single’da iki şarkı olacak.
Şarkılardan birini Deniz Seki yapacak.
Buraya kadar her şey tamam.
Ama işin bir de perde arkası var.
Bir süre önce sivri topuklu ayakkabılarla çektirdiği ‘tenisçi Hülya’ pozlarıyla gündem oluşturan Avşar, yine gündem oluşturacak bir ‘proje’ hazırlığında.
“Zaman en iyi ilaçtır” gerçekten de çok sevdiğim bir laftır…
Bakmayın siz “filmin başı”nda “kötü” ile “iyi”nin aynı kefeye konmasını, “eğri”ye “doğru” muamelesi yapılmasına…
Önemli olan “filmin sonu”…
Eninde sonunda “ak”la “kara”, “eğri”yle “doğru” arasındaki fark çıkar ortaya…
Geçenlerde bir yazı yazmıştım atv’nin iddialı dönem dizisi “Her Şeye Rağmen”le ilgili…
İnternet sitelerindeki okuduğum “Her Şeye Rağmen dizisi bitiyor” haberleri ve o haberlere yapılan okur – izleyici yorumları üzerine yazmıştım o yazıyı...
Vücut takvimlerinin hızıyla, nüfus takvimlerinin hızı arasında bir hayli fark olan kaç kadın var ki şov dünyasında?
Dokuz yıldır birlikte olduğu mühendis sevgilisiyle ilk kez Neslihan Yargıcı’nın ihbarı sayesinde paparazzilik olan 56 yaşındaki Suna Yıldızoğlu’nun, arkadaşımız İlknur Taş’a, aşk ve yaş konusunda söylediklerine bakar mısınız? “Sevgilimle aramızda söylenildiği gibi 30 değil, 16 yaş fark var. Ayrıca benim için yaş, çirkinlik, güzellik önemli değil. 56 yaşındayım, ama ruhum kaç yaşında bilmiyorum. Seviyorsam, istediğim kişiyle aşk yaşarım.”
Suna Yıldızoğlu’nun bu sözü beni yıllar öncesine götürdü...
Ünlü film yapımcısı Türker İnanoğlu’nun kanatları altında Yeşilçam’a “Merhaba” diyen İngiliz Sonja Eady, tiyatrocu Kayhan Yıldızoğlu’yla ‘formalite evliliği’ yapıp Suna Yıldızoğlu olduğunda da aralarında ciddi yaş farkı vardı.
O zaman kendisinden 18 yaş büyük bir erkekle evlenen bir kadının, bugün kendisinden 16 yaş küçük bir sevgilisi olmasından daha doğal ne olabilir ki?
Yönetmenliğini Cemal Şan’ın üstlendiği ‘Türkan’da, Türkan Saylan’ın ‘Ergenekon’ soruşturmasında evinin aranmasından, hayata veda ettiği güne kadar geçen son 15 günü dram yüklü biyografik bir anlatımla aktarılıyor
Allah’ın size biçtiği ömrü bir saniye bile uzatmanız olanaksız. Ancak şöyle bir şansınız var. Öldüğü gün unutulmak ya da arkanda bıraktığın izlerle nesiller boyu anılmak.
O insanların bedenleri de her fani gibi toprağın altında kalır, ama fikirleri ve yaptıkları dünya üstünde yaşamaya devam eder.
Hayatını cüzzamla savaşa, eğitime ve çağdaş Türkiye’ye adamış Prof. Dr. Türkan Saylan da öyle.
Ayşe Kulin’in ‘Tek ve Tek Başına Türkan’ romanını 26 bölümlük televizyon dizisi olarak ekrana yansıtan Koliba Film, Prof. Dr. Türkan Saylan’ın hayattaki son günlerini de beyazperdeye taşıdı. Yönetmenliğini Cemal Şan’ın üstlendiği ‘Türkan’da, Saylan’ın ‘Ergenekon’ soruşturmasında evinin aranmasından, hayata veda ettiği güne kadar geçen son 15 gününü dram yüklü biyografik bir anlatımla aktardı sinemaya.
Dram ve biyografi filmi
‘Pop Müziğin Kraliçesi’ Sezen Aksu’ya sahnede önce oğlu Mithat Can Özer gitarıyla eşlik etti... Ardından eski vokalistleri, günümüzün solistleri teker teker geldi ‘Popun Kraliçesi’nın yanına...
Önceki akşam Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan “17’nci Kral Müzik Ödülleri”, bir dizi ‘ilk’lerin gecesiydi...
Tarkan, ilk kez Kral TV’den bir yılda bu kadar çok ödül aldı.
Müjde Ar, ilk kez rahmetli annesi Aysel Gürel gibi oldu, sahnede çok güzel laflar etti.
16 yıldır iki sunucunun görev yaptığı törenin 17’ncisinde sahnede bir sunucu bile yoktu.
Orhan Gencebay, ‘playback’ de olsa yıllar sonra ilk kez sahnede şarkı söyledi.