Son günlerin ‘olay kadını’ İklim Bayraktar’ı tanımıyorum, ama hakkında çıkan haberler ve ‘Teke Tek’te söyledikleriyle hakkında az çok bir kanaatim oluştu. Bir insan hakkında tek satır iyi bir şey çıkmaz mı?
İklim Bayraktar’ın, TV’de izleyen uzmanların yorumlarını, siyasilerle ilişkilerini ve gazetecilik tarzını bir yana bırakıp, hakkında çıkan birkaç yazıya hep birlikte şöyle bir göz atalım:
Fatih Altaylı (Habertürk): İklim Bayraktar program öncesi benim Güneş Gazetesi’nin yayın koordinatörü olduğum dönemde Güneş’te çalıştığını ve beni oradan tanıdığını söyledi. Ben hatırlayamadım.
Emin Çölaşan (Sözcü): 1980’li yılların sonunda küçük bir kız çocuğu geldi Hürriyet’e. Gazeteci olmak istiyordu. İstanbul’da oturuyordu ve benim yapacağım bir şey yoktu.
Aradan uzun yıllar geçti, geçen yaz Ankara’da rastlaştık. Evlenmiş, Ankara’ya taşınmış. Sözcü’nün Ankara bürosuna bir kez bundan aylar önce, bir kez de yaklaşık bir ay önce ziyaretime geldi. Para almadan Sözcü’de yazmak istediğini söyledi. Böyle bir şeyin mümkün olmadığını, dışarıdan yeni birilerine bizim gazetenin yazı yazdırmadığını, bu konuda ilke kararı alındığını anlattım.
Reklamcılar Derneği Başkanı Aytül Özkan’ın yaptığı açıklamaya göre 2010 yılında Türkiye’deki toplam reklam harcaması 3 milyar 612 milyon lira olarak gerçekleşti.
Televizyon, radyo, gazete, dergi, internet, açık hava ve sinemayı kapsayan mecradaki reklam pastasının 2011’de yüzde 15 – 20 civarında büyümesi bekleniyor.
Reklam pastasından “aslan payı”nı alan da her zaman olduğu gibi televizyon…
2010’da televizyonların reklam gelirleri 2 milyar 17 milyon lira.
1 Nisan’dan itibaren yürürlüğe girecek yeni RTÜK Kanunu, televizyonlardaki reklamları için yeni düzenlemeler getirdi.
Reklam ajansları harıl harıl, yeni yasaya kafa yorup, bir dizi analiz hazırladı ve bunları da müşterileriyle paylaştı…
O raporlardan birkaçı benim de elime geçti.
İstifa edip vekillik için aday olacağı konuşulan İbrahim Şahin’le iddiaya girmedim. Şahin, “Aday olup olmayacağıma arabasına iddiaya var mısın?” dedi. “İddiaya yokum çünkü sonucu biliyorsun” dedim
İhlassondakika.com, TRT Müzik Ödül Töreni’nin ardından, “TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Milliyet yazarı Ali Eyüboğlu’yla otomobiline iddiaya girdi” diye bir haber yaptı. Olayın aslı şu: TRT Müzik Ödül Töreni’nde karşılaştığım TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’e, hakkındaki bir söylentiyi sordum.
Şahin’in AK Parti’den milletvekili adayı olmak için TRT Genel Müdürlüğü’nden istifa edeceği, milletvekili seçilmesi halinde de Ulaştırma Bakanı olacağı konuşuluyordu.
Şahin, soruma yanıt vermek yerine, yanındakilere, “Arkadaşlar Ali Bey, milletvekili olmak için görevinden istifa ediyor” dedi.
Biraz daha sıkıştırınca anladım ki İbrahim Şahin, siyasete girmeden siyasetçi gibi konuşmayı öğrendi.
Her seferinde topu taca atmayı becerdi.
Lütfi Kırdar’ı ilk kez böylesine görkemli gördüm. Gecenin artıları ve eksileri vardı. Ödüller gerçekten hak edenlere gitti. Ancak Sabahat Akkiraz farkını gösterdi ve alkışı hak etti...
Televizyon sayısını 15’e çıkaran TRT’nin en genç kanallarından biri olan TRT Müzik’in, bu yıl ilkini düzenlediği ‘TRT Müzik Ödülleri’ önceki akşam sahiplerini buldu. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki gecenin kendime göre ‘artı’larını ve ‘eksileri’ni not ettim.
Ödül töreninin önce ‘artı’ları, yani ‘iyi’lerini sıralayacağım, sonra da ‘kötü’lerini.
Yayın hayatına 16 Kasım 2009 tarihinde başlayan bir kanalın, birinci yılında böyle bir ödüllendirme yapması iyi.
Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda şimdiye kadar bu tür birçok etkinlik izledim. Lütfi Kırdar’ın sahnesini ilk kez böylesine görkemli gördüm. Sahnenin dekoru, aydınlatması ve ışık şovu muhteşemdi.
Ödül töreninde birkaç istisnanın dışında ödül alan ve verenlerin konuşmalarını kısa tutması da güzeldi.
Sabahat Akkiraz farkını gösterdi
Ne film eleştirmenleri, müzik dünyasından gelip sinema yapanlara tepeden bakmalı, ne de çiçeği burnundaki sinemacılar, meslekleri film eleştirmenliği olan insanları bu denli yok saymalı
Kısa bir süre öncesine kadar böyle değildi bu. Vizyona giren filmlerin ilanlarında sadece sinema eleştirmenlerinin, film hakkında yazdıklarından alıntılar oluyordu.
Ne zaman ki Mahsun Kırmızıgül, yazıp, yönettiği üçüncü filme rağmen kendisini sinemacı olarak görmeyen eleştirmenlere rest çekti, işler değişti.
Kırmızıgül’ün eleştirmenlerin yerine filmini izlettiği köşe yazarlarının yazdıklarını gazete ilanlarında kullanınca devamı geldi.
Özcan Deniz’in yönettiği ve başrolünde oynadığı ilk sinema filminin gazete ilanlarında, ‘Ya Sonra’ hakkında yazdıklarından alıntılar yaptığı köşe yazarları arasında Hürriyet’ten Ömür Gedik ve Sabah’tan Olkan Özyurt’un dışında film eleştirmeni yok. En azından bu satırların yazıldığı gün çıkan ilanlarda durum böyleydi.
Özcan Deniz; Güneri Cıvaoğlu (Milliyet), Ahmet Hakan (Hürriyet), Cengiz Semercioğlu (Hürriyet), Yüksel Aytuğ (Sabah) ve Sanem Altan’ın (Vatan) film hakkında yazdığı güzel sözleri filminin ilanında kullandı.
‘Toplumsal Katkı Ödülü’nü alan Osman Sınav, Türkiye’de dizi sürelerini 90 dakikaya çıkaranın da, 50 dakikalık ‘özet bölüm’ mucidinin de kendisi olduğunu itiraf etti
Hafta sonu Isparta’daydım. Süleyman Demirel’in memleketinde ilk durağımız Süleyman Demirel Üniversitesi oldu. Çünkü Süleyman Demirel Üniversitesi, TRT 1’in en yüksek reytingli dizisi olan ‘Sakarya Fırat’ı Isparta’da çeken Osman Sınav’a ‘Toplumsal Katkı Ödülü’ verecekti.
Sınav’a ödülünü Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Lütfi Bayar takdim etti.
Sınav’ın ardından sahneye çıkan Gökhan Kırdar, tören için salonu dolduranlara mini bir konser verdi.
Törenin ardından iki akşam konaklayacağımız Eğirdir Gölü üzerindeki Süleyman Demirel Üniversitesi’ne ait Mavi Göl’e geçtik.
Burada Osman Sınav’la, dizi sektörü üstüne uzun uzun sohbet ettik.
Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Vardar’ın da iştirak ettiği sohbette Osman Sınav, Türkiye’de dizi sürelerini 90 dakikaya çıkaranın da, 50 dakikalık ‘özet bölüm’ mucidinin de kendisi olduğunu itiraf etti. Sınav, bunları neden yaptığını da şöyle açıkladı:
‘Kurtlar Vadisi’yle başladı
Haber kanalları arasında haber spikeri transferinin mantığını anlayan varsa, lütfen bana da anlatsın…
Aylarca CNN Türk’te haber spikeri olarak izlediğiniz bir haber spikeri, bir bakıyorsunuz pat diye NTV’ye geçmiş…
Habertürk’te izlemeye alıştığınız bir spiker, NTV’ye veya CNN Türk’e transfer olmuş…
Ya da tam tersi bir transfer söz konusu…
Haber kanalları arasında böylesine yatay geçişler olunca, şöyle bir tablo çıkıyor ortaya...
Televizyonunuz açık, elinizde kumanda kanallar arasında zaping yapıyorsunuz ve NTV’de durdunuz, haberleri izleyeceksiniz. Ancak o an ekrandaki spiker NTV değil de, CNN Türk algısı oluşturuyor sizde…
Çünkü aylarca CNN Türk’te izlemişsiniz onu…
Aynı Vergi kanunu, İstanbul’da başka, Antalya’da başka uygulanabilir mi? Uygulanıyor ve en güvenilir kurum olan noterde... Üstelik cebinizden çıkan para farklı, ama noterlerin kazançları aynı
Böyle bir şey olabilir mi? Aynı işlem için İstanbul’daki bir noterle, Antalya’daki bir noterin aldığı para farklı olabilir mi?
Vekaletname çıkardığım Antalya 10’uncu Noterliği’ndeki görevlinin bu soruma verdiği yanıt aynen şuydu:
“Öyle şey olur mu? Notere gidip, vekaletname çıkaranların Türkiye’nin her yerinde ödeyeceği para aynıdır.”
İşte size aynı olmadığının belgesi.
Antalya’ya gideceğim gün oğlumdan otomobil satışıyla ilgili noterden vekaletname çıkarmasını istedim. Yağız’ın vekaletname için Kadıköy 22’nci Noterliği’ne ödediği para 38 TL 65 kuruş.
Bir gün sonra aynı işlem için benim de bir vekaletname çıkarmam gerekti.