Türk Sineması’nın usta yönetmenlerinden Şerif Gören için Atlas Sineması’nda düzenlenen törende Levent İnanır’ın çok duygulanıp yarıda kestiği konuşmasında dediği şuydu:
“Arif Keskiner’in cenaze töreninden sonra Kadir Dayı (Kadir İnanır) telefon açtı. ‘Ünal Küpeli, cenaze için Bodrum’dan gelmiş. Şerif de (Gören) buradaymış. Hepsini ayarla da akşam yemekte buluşup, sohbet edelim. Bu dostlarla ne zaman bir daha bir araya geleceğim?’
Levent İnanır’ın organize ettiği 40 yıllık dostların son akşam yemeğine dair bilgileri Ünal Küpeli ve ressam Sali Turan’dan aldım. Fotoğrafları ise o yemekte olanlardan temin etmem zaman aldı.
Dostları, ünlü yapımcı Arif Keskiner’i 14 Mart 2024 tarihinde son yolculuğuna uğurladı...
Levent İnanır; aynı günün akşamında Kadir İnanır ile dostları Şerif Gören, Ünal Küpeli ve Sali Turan’ı Pera Balık’ta bir araya getirdi.
O akşam yemeğinden birçok fotoğraf aldım sevgili Bülent Korkmaz’dan.
Sinemacı dostların son akşam yemeğ
Müzik Yorumcuları Meslek Birliği’nin yöneticileri, MÜYORBİR’in 25’inci yılında yapacaklarını Çengelköy Bosphorus’ta düzenledikleri toplantıda anlattı. MÜYORBİR Başkanı Burhan Şeşen, 25’inci yılda müzik şöleni düzenleyeceklerini, müzikte 40 yılını dolduran sanatçılara ve hak ediş listelerinin ilk 10’una giren genç yorumculara plaket vereceklerini söyledi.
Şeşen’den sonra sahneye MÜYORBİR İletişim ve Sosyal Hizmetler Komitesi Başkanı Nükhet Duru çıktı. 2025’in Ağustos ayında Yenikapı Etkinlik Alanı’nda düzenlenecek İstanbul Festivali’ndeki konserlerden elde edilecek gelirin ihtiyaç sahibi MÜYORBİR üyelerine dağıtılacağını açıklayan sanatçı, bomba projelerini açıklamadan önce komite arkadaşları Demet Sağıroğlu ve Melek Mosso’yu yanına çağırdı ve şu açıklamayı yaptı:
“Cumhuriyet tarihimiz boyunca kronolojik bir akış düşüncesiyle, müzik türlerini hiçbir ayrım yapmadan; ozan, besteci, yorumcu ve kompozitör kimlikli müziğimizin
Türk Sineması’nın yeri doldurulamayacak değerlerinden biriydi... Beyin kanaması geçirdiği 24 Kasım’dan bu yana uyutulan Şerif Gören, pazar günü hayata veda etti...
Şerif Abi, son yıllarda sıkça bir arada olduğum, analizlerine değer verdiğim bir sinemacıydı... Beyoğlu’ndaki lokalde, Çiçek Bar’da, Adana ve Antalya’daki festivallerde bir araya geldiğimizde Türk Sineması’na dair anlattıklarından, filmler ve diziler üzerine yaptığı yorumlardan çok yazı konusu çıkarıp, yazdım... Türk filmlerine dair ansiklopediler, kitaplar ya da Google’da bile olmayan bilgiler ve anekdotlar vardı Şerif Abi’de... Sinemaya dair en güvenilir ve en verimli yazı kaynaklarımdan biriydi...
Şerif Gören, sinemaya dair bildiklerini ve gördüklerini anı kitabı olarak çıkarsa olay olurdu, ama yapmadı bunu. Nedenini sorduğumda verdiği yanıt şuydu:
“Hangi anı kitabında gerçekler bütün çıplaklığıyla yer alıyor. Suya sabuna dokunmayan tatlı anıları kitap yapıyorlar. Eşe, dosta, tanıdığa methiye dizmenin adı anı kitabı oldu. Hayatta öyle
Yıldız Tilbe, mavi tik’li X hesabında şöyle bir paylaşım yaptı 6 Aralık 2024 gecesi saat 00.34’te...
“Evet Umreye gittim geldim. Sabah 9 uçağıyla gittim gece yarısı döndüm, evde uyudum. Güzel ve iyi oldu.”
Bu paylaşım üzerine takipçilerinden “Allah kabul etsin” dilekleri ve yorum yağdı şarkıcıya.
Umre yolculuğu uçakla 3.5 saatlik bir mesafe...
Sabahleyin gidip, gece yarısı dönmek mümkün mü?
Evet...
Ancak Yıldız Tilbe, sosyal medyasını kendi trolü gibi kullanan da biri...
Yıllardır dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu olarak tanıdığımız Bekir Aksoy, bu kez farklı bir alanda çıktı karşımıza… Aksoy, kendisi gibi oyuncu olan eşi Nazife Oğlakçoğlu’nun teşviki ve ilk resim sergisini 3 yaşında açan oğlu Asil’in resim yeteneğinin de etkisiyle Nişantaşı’nda Bekir Aksoy Art Gallery’nin açılışını yaptı. Bekir Aksoy Art Gallery’de eserleri sergilenen ilk sanatçı Kadir Akorak oldu. Nişantaşı’ndaki sanat galerisinde buluştuğumuz Bekir Aksoy’la kendi sanat yolculuğunu, henüz 4,5 yaşında olmasına rağmen altıncı sergisini açan ve resimleri büyük ilgi gören oğlu Asil Aksoy’u ve oynadığı “İnci Taneleri” dizisini konuştuk.
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunu mektepli bir oyuncusunuz. Çok genç yaşta Cüneyt Gökçer ile ardından Haluk Kurtoğlu hatta Kenan Işık’la aynı sahneyi paylaştınız. İki sene Dormen Tiyatrosu, iki sezon Gülriz Sururi ve sonra Kenterlerle kesişti yolunuz. Kendinizi bu anlamda şanslı bir oyuncu hissediyor musunuz?
Şans değil çok büyük bir nimet
1990 yılında Türkiye Güzeli seçilen, sonrasında Miss Universe ve Miss World’de ülkemizi temsil eden Jülide Ateş, MAG’e verdiği röportajda, “Kızım olsaydı onu yarışmaya sokmazdım” dedi. Eski Miss Turkey, 34 yıl sonra niye bu noktaya geldi?
İşte eski kraliçe Ateş’in MAG dergisine verdiği söyleşide güzellik yarışmalarına katılmak, televizyonda ve sosyal medyada var olmak isteyen gençlere tavsiyede bulunurken söyledikleri: “90’ların güzellik yarışması anlayışı ile bugününki çok fark ediyor. Değerler, bakış açısı, sosyolojik dinamikler, hepsi çok değişti, yerinden oynadı. Dolayısıyla, bizim girdiğimiz yıllarda ülke temsili açısından çok önemliydi fakat şimdi kişilerin yeteneklerini ifade edebilecekleri o kadar çok değişik nitelikli programlar doğdu ki ülke temsili de buralara sıkışmadı. Bu olumlu bir gelişme.
Ben elli üç yaşındayım, şu an yıllar içerisinde güzellik anlayışım çok değişti; daha demlendi, daha derinlik kazandı. Tabii ki on dokuz yaşın psikolojisiyle
Ankara’daki Yaşama Tutunan Patiler Derneği’nin başkanı Buket Özgünlü, kız kardeşi Demet Kılıç ve eniştesi Ertan Işık tutuklandı.
Haklarındaki iddiaları okuyunca kanım dondu.
Sahipsiz köpeklere sahip çıkmak için kurulan bir derneğin yolsuzluk merkezi ve zenginleşme aracı olması inanılır gibi değil.
Bakar mısınız Yaşama Tutunan Patiler Derneği Başkanı Buket Özgünlü hakkındaki iddialara:
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kaçakçılık ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun yürüttüğü soruşturmada Yaşama Tutunan Patiler Derneği yöneticilerinin toplanan paralarını uhdelerine geçirerek haksız kazanç elde ettikleri tespit edildi.
Toplanan deliller ve Sayıştay uzman denetçilerinden alınan bilirkişi raporuna göre yaklaşık 20 milyon lira haksız kazanç söz konusu.
Şüpheliler, derneğe ait barınaktaki hayvanların mama ve diğer ihtiyaçları için topladıkları paraları kurdukları şirketler üzerinden amacı dışında kullanıp haksız kazanç sağladı.
İnsanoğlunun interneti icat etmesinden bu yana bir dizi platform ve uygulama girdi hayatımıza... Önce bu mecraların kuruluş tarihlerini paylaşacağım, sonra hayata etkileri üzerine çarpıcı birkaç örnek vereceğim.
1994 - Yahoo
1998 – Google
2003 – Skype
2004 - Facebook
2005 – Youtube
2006 – Twitter
2009 – Whatsapp