Maça Kızı, Bodrum’un en uzun soluklu lokantası, durumunda. İşletme kalitesiyle, servisiyle ve mutfağıyla benzerlerinin önünde koşmaya devam ediyor.
Maça Kızı’nı kuran ve markalaştıran Ayla Emiroğlu isminde zarif bir hanım. Oğlu Sahir Erozan, Ayla Emiroğlu’nun hikayesini şöyle anlatır:
“Annem 1977 yılında Bodrum’a geldiğinde, çarşı içinde Deli İbrahim’in pansiyonunu kiralamış. Bir gün arkadaşlarıyla oyun oynuyormuş. Arkadaşları annemi iskambil kağıtlarındaki maça kızına benzetmiş. O günden sonra anneme bu isimle seslenmeye başlamışlar. Annem Bodrum’daki ilk pansiyonunun ismini de Maça Kızı koymuş.”
Ayla Emiroğlu beş yıl işlettikten sonra Maça Kızı’nı Gümbet’e taşıdı. Pansiyonu üç yıl işletip sattı. Washington’a oğlunun yanına gitti. Ama Bodrum hasretine dayanamayıp döndü. Gölköy’de, “beach club” denilen türdeki plajların ilkini açtı.
Öğle saatlerinde müşterilerine sunduğu yemeklerin lezzeti ile ün yaptı. Kiraladığı bahçeden çıkarılınca, Türkbükü koyunun en ucunda, (o tarihlerde) genelde deniz yoluyla gidilebilen bir arsanın ucunu düzenledi, gerisine butik otel kondurdu. Daha önce de yazdım, Maça Kızı Türkbükü’ne o kadar “gel gel” yaptı ki, Türkbükü Bodrum’un adından en fazla söz edilen koyu haline geldi. Benzer oteller, plajlar açıldı.
Washington’da işlettiği Cities isimli gece kulübü ve lokantayla ün ve geniş bir çevre yapan Sahir Erozan, 2000 yılında Washington’daki işletmesini kapayarak annesine ortak oldu. Maça Kızı’nın yönetimini üstlendi.
Yeni yatırımlarla Maça Kızı pırıl pırıl bir turistik tesis haline geldi. Lokantasının şefi Aret Sahakyan uzun yıllar Sahir Erozan ile Washington’da çalışmıştı.
Mum ışığında yemek
Maça Kızı’nda akşam yemekleri, lokanta bölümünde beyaz örtülü masalarda, mum ışığı altında yeniliyor. Açılışından bu yana değişmeyen iki servis sorumlusu var: Necip Koşar ile İbrahim Koşar kardeşler.
Yemeğe gittiğimiz akşam masamız ile Levent Çelebi ilgilendi.
Aret Sahakyan, mevsim boyu, sebze ve balık çeşitlerine göre menüyü değiştiriyor.
Bu yıl büyük tabaklar içinde sunulan, paylaşmalı yemek çeşitleri de menüye girmiş. Fiyatları vermeden belirteyim, akşam menüsündeki yemeklerin fiyatları yüksek. Ne var ki, mekanın sunduğu ortamda, Sahakyan’ın elinden çıkmış yemekleri yiyenler ödedikleri parayı “helal” ediyor.
Başlangıç olarak soğuk pancar çorbası 72 TL. Balık yumurtalı taramalı semiz otu salatası 62 TL. Kuşkonmaz, istiridye mantarı, körpe ıspanak ile hazırlanan salata 55 TL. Üzerine ıstakoz parçaları yerleştirilen fırınlanmış pancar ve hindiba ile hazırlanan salata 89 TL. Risotto üzerine sote deniz tarağı 89 TL. Sote foie gras 69 TL. Taze kişnişli levrek ceviche 69 TL. Kuzu fırın pirzola, ızgara bonfile, fırında dana kaburga gibi et yemeklerinin porsiyonu 109 TL.
Biz değişik yemekleri paylaştık. Sote foie gras, risotto üzerinde deniz tarağı nefisti. Rezeneli levrek, hazırlanışı, sunumu ve lezzeti ile çok çok iyi idi. Her lokantada var ama Aret Sahakyan, levreği, özelliğini koruyarak, o kadar güzel hazırlıyor ki, tatmayana anlatmak imkansız. “Balığı denizden çıktığı gibi, koyunuz elektrikli ızgaranın veya kömür ızgarasının üzerine bakın ne güzel pişer” ile olmuyor bu işler.
Maça Kızı efsanesinin önümüzdeki yıl 40’ıncı yılı kutlanacak. Bir markanın 40 yıl değerini yükselterek koruması önemli. Hele hele Bodrum’da her yıl açılıp kapanan, dünyanın değişik ülkelerinden gelmiş uluslararası lokanta zincirlerinin yanında, onların önüne geçerek yaşamak önemli bir “işletmecilik” başarısı.