Balat’taki Agora Meyhanesi’nin tavanı yüksek, salonları ferah. Meze çeşitleri; zeytinyağlı deniz ürünleri, sebze ve ot ağırlıklı
Ayşe Hanım Teyzem’e her gün ekonomiyi anlattığım NTV Radyo’daki arkadaşlarımla radyonun 15’inci yılını ve NTV Radyo’nun haber radyoları arasında en fazla dinlenen radyo olmasını kutlamak için Balat’taki Agora Meyhanesi’ne gittik.
Agora Meyhanesi’nin ilginç bir hikayesi varmış. Osmanlı döneminde Balat kıyı şeridinde çok sayıda Rum meyhanesi bulunuyormuş. O yıllar deniz, meyhanelerin bulunduğu binalara kadar gelirmiş. Bu meyhanelerin şarapları genelde Gökçeada, Bozcaada ve Marmara Adası’ndan fıçılarla getirilirmiş.
Marmara Adası’nda doğan kaptan Asteri Dulidis, teknesiyle Balat’a mal getirip götürürken kıyıda rastladığı Eleni adında bir Rum kızına âşık olmuş. Evlenmek istemiş. Eleni, “Kaptan olanın karısı yarı duldur. Ben senin dönüşünü aylarca bekleyemem. Fırtınalar mevsiminde gece-gündüz dertlenemem. Ancak karaya demir atarsan seninle evlenirim” deyince, kaptan deniz ile aşkı arasında seçim yapmak zorunda kalmış.
Bir ortaklık hikayesi
Agora Meyhanesi’ni Asteri’den sonra oğlu Stelyo işletmiş, Stelyo ölünce onun oğlu Hristo işi devralmış. Hristo ve karısı Madam Evgenia’nın çocukları olmamış. Ortaokulda okuyan komşu çocuğu Ersin Kalkan’ı 1975 yılında yanlarına çırak olarak almışlar. Ersin Agora’da dört yıl çalışmış. Daha sonraki yıllarda şair Cemal Süreya’nın yanında gazeteciliğe başlamış.
1980’lerde Hristo ve karısı Yunanistan’a göç etmişler. Selanik’e yerleşmişler. Önce Agora Meyhanesi’ni bir işletmeciye emanet etmişler. Sonra da Ersin Kalkan’a satmışlar.
2006 yılında binanın restorasyonuna başlanmış ama Fener ve Balat bölgesi tıpkı Sulukule ve Tarlabaşı gibi yenileme alanı ilan edilince onarım belediye tarafından durdurulmuş. Semt halkı uzun süre verdiği hukuk mücadelesini 2013’te kazanınca binanın restorasyonu tamamlanabilmiş.
Agora’nın yeniden müşterilere hizmet vermeye nasıl başladığını, ortaklarından yönetmen Ezel Akay şöyle anlatıyor:
“Balat’a film çekmek için gelirdim. Gide gele ‘Neden burada oturmuyorum?’ dedim. Sonra ‘Altında da bir dükkan olsa’ diye düşünmeye başladım. Yıllardır hep bir şarküterim olsun isterdim. Ortağım ve eski arkadaşım Deniz, ‘Gazeteci Ersin Kalkan buraları bilir, bir yer bulur sana. Gel ortak olalım’ dedi.”
Mezelerde acı ön planda
Meyhanenin önden ve arkadan iki girişi, geniş salonları var. Tavan yüksek, salonlar ferah.
Zeytinyağlı deniz ürünleri, sebze ve ot ağırlıklı meze çeşitlerini önü cam olan buzdolabından görerek seçme imkanı var. Ezel Akay mutfağa yardımcı olduğunu, farklı mezeler hazırlamayı sevdiğini söylüyor. Mezelerin özelliği baharatın ve acının öne çıkarılması imiş.
İmkan ölçüsünde eskilerin mutfağından seçmeler yapıyorlarmış. Narlı buğday salatası, ahtapot carpaccio, Ermeni pilakisi gibi soğuk girişlerden zeytinyağlı tabaklar 16, deniz ürünlü tabaklar 18 lira.
Yaprak ciğeri, kalamar ve ahtapot ızgara gibi ara sıcakların tabağı 18-30 lira. Danalı kuzu sarma ızgarası, şeftali kebabı gibi et yemeklerinin tabağı 35-40 lira. Kişi başı 120 lira dolayında bir ödeme ile masadan kalkılabiliyor.