Altan Altın

Altan Altın

Altan.Altın@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çekilip gitti bu dünyadan Şadan Gökovalı Usta…

Tanışıyor muyduk? Evet, tanışıyorduk ama karşılaştığımız üç beş toplantıda hal hatır sormaktan ve ayaküstü bir iki Bornova sohbetinden öte giden bir tanışıklık değildi bizimki. Ne yazık ki sadece o kadar… Keşke onun memleket sevdasını daha çok hissedebilmek ve onu daha çok dinleyebilmek için daha fazla çaba sarf etseydim. Pişmanım.

Halikarnas Balıkçısı’nın manevi evladıydı Prof. Dr. Şadan Gökovalı. İçi boş bir tanım değildi bu. 18 Haziran 1973 tarihinde Ege’den adlı kitabını imzalarken “Şadan Gökovalı’ya arkadaşım, oğlum desem azdır. Çünkü mevcut insanlar arasında beni temadi ettirecek (sürdürecek) daha doğrusu beni temadi ettirmeye en müsait insan odur. Ölsem ölüm bana galebe çalamamış olacak. Çünkü Şadan var. Merhaba Şadancığım. Kaç zamandır sana burada yazmak istedim ama aklımdan geçen her fikri duygularıma karşılık çok zayıf buldum. Şimdi bile duygularım burada yazdıklarımdan çok ötedir. Selam sana Şadan…” sözleriyle Gökovalı’nın kendi misyonunun devamı olduğunu ilan etmişti Cevat Şakir Kabaağaçlı.

Haberin Devamı

Kabaağaçlı’nın kendisine olan güvenini hiç boşa çıkarmadı Şadan Gökovalı. Aynı ustası gibi efsane bir rehberdi. Sanki yaşarmış gibi anlatırdı bu toprakların tarihini. Ölümünden sonra Halikarnas Balıkçısı’nın bütün kitaplarını yeniden yayınladı.

“Ben Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşı Azra Erhat. Anamdan babamdan çok şey aldım. Fakat mayam Atatürk’tür. Her birini canımdan çok sevdiğim Türk gençleri arasından şu üçünü kendime evlat seçtim. Bunlar Şadan Gökovalı, Cengiz Bektaş, Ayça Abakan’dır” şeklindeki sözleriyle Şadan Gökovalı’yı evladı olarak gören bir diğer isim de Azra Erhat’tır.

Oğlum buradayım…

Balıkçı’nın ve Azra Erhat’ın manevi evladı olmaktan duyduğu gururu her zaman dile getiren Gökovalı da yetiştirdiği rehber ve gazetecileri her zaman evlat yerine koymuş. Yılmaz Özdil, Atilla Sertel ve Mustafa Balbay bunlardan sadece birkaçıdır.

RGB Film tarafından yapılan, “Ben Kitaplarımla Yaşadım” adlı Şadan Gökovalı’yı anlatan belgeselde Yılmaz Özdil, Şadan Hocasını “Daima öğrencisinin yanındaydı. İyi öğrenci, kötü öğrenci ayrımı yapmayan bir insandı. Seneler sonra Silivri zindanlarında herkesin kumpas sürecinde kaçacak delik aradığı bir dönemde Silivri mahkemesine gelip kendi öğrencisi Mustafa Balbay’a uzaktan ‘Oğlum buradayım’ diye seslenme ve moral verme yürekliliğini göstermiş bir insandır Şadan Gökovalı” sözleriyle anlatmış.

Haberin Devamı

Aynı belgeselde Atilla Sertel de 80 ihtilalinin ardından evinde yasak yayın bulundurduğu gerekçesiyle Buca Cezaevi’nde yattığı ve çıktıktan sonraki süreçte Şadan Hoca’nın kendisini çok sahiplendiğini dile getirmiş.

İşte, Şadan Gökovalı böyle bir insanmış. İnsanmış…

Rehberliğiyle, gazeteciliğiyle, yazdığı kitaplarıyla, yetiştirdiği rehberler ve gazetecilerle üç, beş insanın ömrüne yetecek kadar büyük hizmetler vermiş bu topraklara ve insanlarına Şadan Hoca.

Yazımın girişindeki cümlemi tekrarlamaya mecbur hissediyorum kendimi.

Keşke onun memleket sevdasını daha çok hissedebilmek ve onu daha çok dinleyebilmek için daha fazla çaba sarf etseydim.

Haberin Devamı

Pişmanım…

Nurlarda uyu Şadan Hocam.