Masallar sadece çocuklar için değildir

3 Ocak 2018

B Planı’nın ikinci sezon oyunu “Tac’ın Nöbetçileri”, birbirine zıt iki karakter; hayalperest Babür ve görev adamı Hümayun üzerinden insana dair hayati sorgulamalar yaptırıyor.

Yıl 1648, Agra, Hindistan. Dünyanın yedi harikasından biri olan Tac Mahal, on altı yıllık sır perdesinin ardından gün ışığına çıkmak üzere.

Babür ile Hümayun, kimsenin görmesine izin verilmeyen bu gizli güzelliği korumakla görevli iki şafak nöbetçisi. Korudukları şeyin neye benzediğini merak etmeden, hiç kıpırdamadan ve asla konuşmadan orada dikilmeleri gerekiyor.

İmparatorluk nöbetçilerinin en yüksek rütbeli komutanının oğlu olarak görev bilinciyle yetiştirilmiş Hümayun için kolay bu. Zaten değil ağzından çıkanları, aklından geçenleri bile denetim altında tutmaya, imparatorun emirlerini hayatın tek gerçeği saymaya alışık. Şah Cihan “Tacmahal’e bakılmayacak” dendiyse bakılmayacak. Bakan gözler dağlanacaksa dağlanacak. Nokta.

Ferman sorgulanır mı?

Babür öyle değil ama. Haylaz, ele avuca sığmayan, yıldızlara uçan tahtırevanların, çuvala girip her yere taşınan deliklerin hayalini kuran, masallara ve dostluğa inanan bir delikanlı. Ve merak ediyor. Her şeyi. Harem nöbetçisi olmanın nimetlerini de, Tacmahal’in neye

Yazının Devamı

Hep daha fazlası mümkün

1 Ocak 2018

İş lafa geldiğinde mangalda kül bırakmayan milletimizin torunu olmakla gurur duyduğu Osmanlı’dan kalan mirasa nasıl gözü gibi baktığının bir örneğini daha gördük bu hafta sonu: Kösem Sultan tarafından 17. yüzyılda yaptırılan Büyük Valide Han’ın kubbesi, zıplamalardan delinmişti.

Kulağa çok garip geliyor, evet, kubbede neden zıplansın, değil mi? Çünkü instagram’da birkaç tık daha alabilmek için Doğu Ekspresi’ne dadanmış, Kars’ı yeniden keşfetmiş insanlarız. Fotoğraf çektirip sosyal medyada paylaşamadığımız günlerde yaşamanın bir anlamı yokmuş belli ki. Valide Han’ın kubbesi de hala tam olarak bozmayı başaramadığımız uçsuz bucaksız bir İstanbul manzarasına sahip. Öyleyse neden tepesinde zıplamayalım?

Hürriyet’ten Özgür Altuncu’nun haberinde, 2016 yılında bir tabela marifetiyle çıkmanın tehlikeli ve yasak olduğu duyurulan kubbede oluşan deliğin fotoğrafı var. Allahın işine bakın ki tam o sırada yabancı bir ekip kubbede katalog çekimi yapmakta. Kimden izin alarak? Söylediklerine göre kapıdaki ‘güvenlik’ görevlilerinden.

Girmenin yasak olduğu bir tarihi binada, üstelik bir dolu ekipmanla profesyonel çekime hangi güvenlik görevlisi izin verebilir? Tabii ki bizim gibi tarihi eserleri beton

Yazının Devamı

YILINIZ RAST GİTSİN

29 Aralık 2017

Yeni bir işe başlarken, yeni bir eve ilk adımınızı atarken, yeni bir şehre giderken kendinize uğurlu geleceğini varsaydığınız adetleriniz var mıdır sizin de? Kimi sağ ayağıyla attığı adımdan medet umar, kiminin yanından ayırmadığı bir maskotu vardır, o başlangıçtan iyi bir şeyler beklediğimizi en azından kendi kendimize fısıldayan bir işarettir her biri.

İşe yarar mı yaramaz mı bilemem ama sizin o şeye daha bir inanarak başlamanızı sağlar. Bazen elinizde tutunacağınız bir tek o inanç vardır ve az şey de değildir aslında. 2018’e başlamamıza birkaç gün kalmışken mesela, hep beraber güzel günlere inanmayı deneyebiliriz. İsterseniz siz “Çift yıllar bana iyi gelir” diye de formüle edebilirsiniz, ya da sekiz uğurlu sayınızdır, bir zararı yok. Olmadı Rast makamından bir şarkı tutturabilirsiniz, neden olmasın?

“Musikimizin büyük üstadı bestekar, yorumcu Münir Nurettin Selçuk, bir alışkanlık, gelenek ve uğur olarak, her şeyin yolunda ve rast gitmesi için konserlerine Rast makamında bir eserle başlamayı uygun görürmüş” diye yazıyor Overteam Yayınları’nın hazırladığı Rakı Ajandası’nın 1 Ocak gününde.

Ne ararsanız var

Sayfalarının arasına küçük anekdotlar, anılar, kitaplardan alıntılar,

Yazının Devamı

Müessif olaylardan kaçınacağımız bir yıl

28 Aralık 2017

Takside radyo haberlerini dinliyoruz. Sunucu bir hevesle yılbaşı gecesi Taksim’deki güvenlik önlemlerini anlatıyor; işte Tarlabaşı çıkışında, İstiklal Caddesi girişinde, Gümüşsuyu ayrımında, uzun sözün kısası, Taksim’i herhangi başka yere bağlayan her köşede ‘daha’ fazla sayıda güvenlik görevlisi bulunacakmış.

Bir an meydanda kutlama yapılabilecek, insanların huzur içinde eğlenebilmesi için alınıyor bu önlemler zannettim. Öyle ya, biz o meydanda halkın hep birlikte kutlama yapabildiğini, konserler dinlediğini, yiyip içtiğini çok uzun sayılmayacak bir süre önce gördük. Neden yeni yılı da hep birlikte sokaklarda karşılayamasın?

Yok, öyle değilmiş, Taksim’de sokak kutlamaları yasakmış, güvenlik önlemleri de birileri meydanda toplaşmaya kalkışmasın diye alınmakta.

“Peki, madem öyle, Beşiktaş’ta toplanılır” diye geçiriyorum aklımdan. “Bu ne ısrar soğukta sokaklara çıkmak için?” derseniz, insanların çoğunun bütçesi işletmelerin dört gözle beklediği o gecede bir restoranda, gece kulübünde, hatta sıradan bir kafede bile bulunmaya elverişli değil. Fiks mönüler kişi başı 200-300 TL’den başlayıp 1000 TL barajını zorluyor. Dolayısıyla sokak partileri insanlar için hoş bir alternatif, ‘idi’ çünkü

Yazının Devamı

İstanbul suyu beklerken

25 Aralık 2017

İstanbul’un belli bir bölümü bütün hafta sonunu İSKİ ile flört halinde geçirdi. “Kaçan kovalanır” düsturunu benimseyen nazlı taraf İSKİ telefonlarınızı açmıyor, canı istiyor meşgule düşürüyor, ya da açıyor ama bir türlü bilgi vermiyor, verse bile onu habire değiştiriyor ki aranızdaki elektrik asla eksilmesin. İlişkisinin tavsadığından şikayet edenler kendisinden ders almalı.

“Tamam, suyumuz şu an kesik ama iki saat sonra gelecek” deyip gevşemek, ona göre plan yapmak, musluktan akması gereken suyu “elde bir” kabul etmek falan yok, her an her şeye hazırlıklı olacaksın.

Kesinti Beyoğlu ilçesinde cumartesi 15.00 sularında başlayıp Kurtuluş üzerinden Şişli’ye uzanarak Cihangir - Asmalımescit hattındaki hareketli bir hafta sonu akşamı geçirmeyi hayal eden eğlence mekanlarına olsun, Noel’i kutlamak için evinde hazırlık yapanlara olsun, hoş bir sürpriz yapmış oldu.

Haksızlık olmasın, yeni yıl öncesi bize yitirdiğimiz değerleri anımsatan, birleştirici, nostaljik bir hafta sonu yaşattı. Asmalımescit’te bir restoran tuvaletinde çocukluğumdan beri görmediğim kova ve maşrapayla karşılaştım az şey mi? Depoların da bir sonu var çünkü, malum. Mekanlar arası dayanışmaya, birbirine müşteri yollamaya

Yazının Devamı

MAHZUNİ’NİN MÜZİĞİ DİLLERDE

22 Aralık 2017

Evet, müzik piyasamız öyle bir hale geldi ki, artık saygı albümü olmayana iyi gözle bakılmıyor. Tabii ki bütün bestecilerimiz saygıyı hak ediyor ama biraz da işlerin ne derece kesat olduğunun göstergesi, 40 yaşını dolduran müzisyene saygı albümü yapılıvermesi.

Neyse, bu girizgah aslında gerçekten bir değil 10 saygı albümünü hak eden bir usta, Aşık Mahzuni Şerif için... 453 plak, 58 kaseti, bir dolu haksızlığı, derdi, çileyi 62 yıllık ömrüne sığdıran ozan, 15’inci ölüm yıldönümünde Arda Müzik’ten çıkan ‘Mahzuni’ye Saygı’ albümüyle anılıyor.

Kasım 2001’de ‘Elhamdülillah Kızılbaş’ım ve laiğim. Ben değil, yedi sülalem Kızılbaştır. Bir suç varsa o da dedemdedir” dediği için Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde (DGM) yargılanan ve davası sürerken 17 Mayıs 2002’de hayatını kaybeden ozanın sözü, müziği şimdi 34 müzisyenin sesiyle güçlenerek bir kez daha ölümsüzleşiyor.

Bir albümde ‘çeşitlilikten’ söz edeceksek, o bu olsa gerek. Sadece ‘Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ dizisi izleyicilerinin aşina olduğu Demet Akalın-Ahmet Aslan düeti ‘İşte Gidiyorum Çeşmi Siyahım’ bile şaşırtmaya yeterken, iki disklik albümde Aylin Aslım’dan Hayko Cepkin’e, Cem Adrian’dan Funda Arar’a, Gripin’den İntizar’a kimi

Yazının Devamı

Farkındalık nedir, ne değildir?

21 Aralık 2017

neredeyse herkesçe bilinse de şu veya bu sebepten hasır altı edilen ve asla kapanamayan yaraların kabuğunun kaldırılması, görünür kılınması, faillerinin teşhir edilmesi için seçilecek türlü türlü yol var. Kadınların çocukluktan itibaren yaşadıkları taciz - tecavüz vakalarını sosyal medyada açık ettiği “me too - ben de” kampanyası da bunlardan biri.

Amaç, taciz edilenlere toplumca telkin edilen utanma, susup oturma rolünün reddedilmesi, asıl utanması gerekenlerin kim olduğunun hatırlatılması. Bu şekilde, dile getirilmese de ne kadar yüksek bir taciz oranıyla yaşadığımızı anlatmış ve evet cümle içinde kullanmak gerekirse “farkındalık yaratmış” oluyoruz.

Ben çok gördüm “Gerçekten bu kadar çok kadının başına geliyor mu bu?” diye gözlerini kocaman açarak soran erkek. Muhtemelen sevgilileri, karıları bile onlara anlatmamış bugüne dek, anlatılmaz çünkü ve sen de “Bir tek benim başıma geldi bu utanç Allah’ım” diye ezile büzüle onunla yaşarsın. Ben ortaokulda sınıftaki kızlar oturup kendi başlarından geçen taciz vakalarını birbirine anlattığında anlamıştım bunun kimseye özel bir ‘utanç’ olmadığını.

Özetle, bastırılan, susturulan kesimin sesini çıkarmasını, insanların o kadınların, o kız

Yazının Devamı

Arzu adlı tramvayla felakete doğru

20 Aralık 2017

Pulitzer ödüllü ABD’li oyun yazarı Tennessee Williams’ın ölümsüz eseri ‘Arzu Tramvayı’ efsane kadrosuyla İstanbul sahnelerinde Arzu Tramvayı’na bin dediler, oradan Mezarlıklar Tramvayı’na aktarma yap dediler, oradan da altı sokak git...

Saçının telinden eteğinin ucuna kadar değil bu muhite, bu dünyaya bile ait olduğu şüpheli bir kadın, elinde bavulu, içinde kürkleri, tülleri, incileri, bir de hayal kırıklıklarıyla umutları, son kalan gücüyle kalkmış gelmiş, yıllardır görmediği kız kardeşi Stella’nın evini aramakta. İflah olmaz bir yalancı mı, çocuk saflığını muhafaza etmiş bir göz boyama ustası mı, onu izlediğimiz iki buçuk saat boyunca karar veremeyeceğiz. Tek emin olacağımız şey, Blanche’ın bu dünyayı sihir marifetiyle güzelleştirenlerden olduğu, bütün yalanı dolanı da - varsa - bunun için.

Ve bütün o pırıltı, Japon fenerleri, mum ışıkları, hayatı çıplak ampul ışığında görmeye alışmış, yasemin parfümünden, bütün o eflatun, pembe uçuş uçuş renklerden değil paranın yeşilinden etkilenenler için deli saçması. Misal, Stella’nın kocası Stanley için.

Yalan söylemiyor

Baldızı Blanche’ın gelişini ‘hem dövüp hem sevdiği’ karısı ve kendi gibi kaba saba poker ve bilardo arkadaşlarıyla kurduğu

Yazının Devamı