Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sosyal medya nasıl bir yer? Kişisel olarak tanımadığımız insanlara aklımızdan geçen bütün kötü şeyleri söyleyebileceğimiz bir yer. Muhtemelen hayatta konuşma fırsatımız olsa en fazla “Saygılar abi” düzeyinde olacak diyaloğumuzu orada “Çok şişmanlamışsın, az ye biraz, kalpten, kolesterolden gideceksin” ya da “Amma yaşlanmışsın, hala bikini giyiyorsun, selülitlerinden utan” gibi üzerimize hiç vazife olmayan konularda monolog aşamasına taşıyabiliyoruz.

Bir ikinci kullanım alanı da tabii ki kavga. Ama doğrudan iletişime girerek değil, laf sektirerek kavga. Tercihen de ayrıldığımız kişiyle. Bir zamanlar sevdiğimiz, bizi seven, hayatımızdaki muhtemelen en önemli insan olan, ele güne karşı birlikte bir cephe oluşturduğumuz kişiye olan öfkemizi dökme alanımız, sosyal medya. Hiç şaşırıyor muyuz mesela ünlü birileri instagram hesabından “Allah belanı versin, haram olsun sana verdiğim emekler” tarzı bir paylaşım yaptığında? Hayır, çok alışıldık bir durum bu. Ayrılık tam da böyle yaşanır. Beraber geçirilmiş bütün yılları, paylaşılmış bütün güzellikleri yalanlayarak ve bilhassa bunu tanımadığımız koskoca bir insan topluluğunun önünde yaparak.

Haberin Devamı

Buna alışığız da, bir ayrılığı “Artık içimde ne öfke, ne en ufak bir pişmanlık; her damla gözyaşıma ziyadesiyle değdin. İyi ki doğdun da sana âşık oldum” diye ifade eden biri bütün ezberimizi bozuyor. Beren Saat’in cuma günü Kenan Doğulu’nun doğum gününü kutlamak için yazdığı mesaj, o saat bu saattir şifre çözücüler tarafından yorumlanmaya çalışıyor. “Hayır, ne diyor olabilir?” Yorumlar evlere şenlik. “Övüyor mu gömüyor mu” anlamayanlar, “şimdi ne olacak yani?” bilemeyenler.

Beren Saat “Herkes ne zaman boşanacağımızı soruyor, güvenmek, bağlanmak, bağışlamak, vazgeçmek, bütün bu ağır duygusal süreci merak eden yok” demiş, gelen soru gene “Yani boşanmıyorlar mı?” “İyi ki sana âşık oldum” diyor demek ki barıştılar mı? Ama “Bir noktada sen masumiyetini kaybettin, ben oyun arkadaşımı” demiş, o zaman adam aldatmış mı? Kimi gazeteler “Garip kutlama” başlığını attı, çıktı işin içinden.

Haberin Devamı

Garip, çünkü insani ve sahici. Ne siyah ne beyaz. Hem kırılmış hem affetmiş, hem öfkelenmiş hem durulmuş, hem yolların ayrıldığını kabul eden hem “oyun arkadaşını” iyi dileklerle uğurlayan. Böyle bir şey de mümkün, ne yapalım, her ayrılıkta bütün o ana kadarki hayatımızı lanetleyelim mi? Ömür o kadar uzun bir şey değil ki birinden ayrıldın diye temize çekesin.

İnsan diyebilir ki ben dedim mesela bu derece özel bir şeyi buradan bu kadar insanla paylaşmak neyin nesi? Bir yerlerin kapısında çekilen el ele fotoğraflara “naylon” diyorsa ısrarla kötülükten beslenen sosyal medya gibi bir mecradan duygularını açmak değil mi? Ama tam da bu yüzden, iyi geldi sonra. Ulu orta “Allah belanı versin” demek bu kadar kolay, iyilik dilemek bu kadar zorken, bir ayrılık da böyle ifade edilsin, biz de görmüş olalım. Hem belki bu onun adına kurulacak onlarca yalan yanlış magazin cümlesinin önüne geçer bu açıklama. Tabii önce şu deşifre süreci tamamlanabilirse.