ANKARA’da yeni açılmış bir otelden söz etmiyorum.
Başkent’in en işlek merkezlerinden biri olan Sakarya’daki İzmirli TEKEL işçilerinin direniş çadırlarına takılan isim bu: İzmir Palas.
Kimileri, Hilton da diyor ama genellikle kullanılan isim İzmir Palas...
Başbakan’n yan gelip yatmakla suçladığ TEKEL işçilerinin İzmir’den gelenleri, iki buçuk ayı aşkın zamandır Ankara’nın ayazlı gecelerini bu çadırlarda geçiriyor.
Farklı illerdeki fabrikalarda çalışan TEKEL işçileri, direnişi kendi geldikleri illerin adlarını verdikleri çadırlarda sürdürüyorlar. Tıpkı Türkiye gibi...
Aydın, Adıyaman, Trabzon, İzmir, Diyarbakır çadırları ayrı ayrı olsalar da yan yana, iç içe duruyorlar.
Hepsinin içinde mutlaka o kente özgü bir şeyler var.
Ankara’da, TEKEL işçilerinin çadırlarına konuk oldum. Tabii ki İzmir Palas’a...
“Elim kırılsa da oy vermem”
İşçilerin “Çadır kent” adın taktıkları, aralarında muhtarını bile seçtikleri bu alanda Ege Bölgesi’nden beş çadır var.
Birinin üzerinde “Efeler Diyarı Aydın” yazıyor. Diğeri, Denizli çadrı.
İzmir’inki ise, İzmir Palas. Gâvur İzmir yazılaryla süslü üç çadırmız bulunuyor.
Sakarya’ya SSK iş hanı tarafından girerseniz, TEKEL direniş mahallesinde sizi, ilk olarak İzmir çadırı karşılıyor.
Sobasının üstünde her saat sıcak çayıyla üstelik...
Aslında Başbakan’ın kızıp köpürdüğü kadar var. Burası, AKP muhalefetinin sıkı bir kalesi haline gelmiş.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerinin direnişe katılan işçilerle yapmakta oldukları anketlere göz gezdiriyorum.
Anketin son sorusu: Elim kırılsa da oy vermem dediğiniz bir parti var mı? Yanıtlar, istisnasız AKP.
“Bölge milletvekillerinizden, belediye başkanlarınızdan gelen-giden oldu mu?” diye soruyorum.
Genelde bölge milletvekilleri değil, partilerden vekil heyetleri gelip tüm çadırları geziyorlarmş.
AKP hariç bütün partilerin, kendilerini sık sık ziyaret ettiğini söylüyorlar. Ancak milletvekillerinden asıl beklentilerini Aydınlı TEKEL işçisi Mustafa Abi şöyle açıklıyor:
“Bizi desteklediklerini söyleyen CHP ve MHP’nin yeterince destek verdiklerini düşünmüyorum. Yanımıza çok gelmeseler de olurdu ama, keşke daha somut bir şeyler yapsalardı. Mecliste hiç mi yaptırımları yok?”
Umutlar Danıştay kararında
Hükümetten artık hiç umutları kalmayan TEKEL işçilerinin, gözleri, kulakları Danıştay’dan bekledikleri yürütmeyi durdurma kararında.
İşçiler, Danştay’da açtıkları bu davayı kazanırlarsa, bundan sonra bütün özelleştirme mağduru işçilerin kadrosu güvence altında olabilecek.
Zaten onlar da, verdikleri mücadelenin sadece kendileri için olmadğnın sık sık altını çiziyorlar.
Emel abla örneğin, “Benim emekliliğime bir yıl kalmş, ama ben başından beri buradaym. Bu yalnız bizim sorunumuz değil ki? Benim evladımın da başına gelebilir. Doktorların, öğretmenlerin başına da” diyor.
Özcan Abi ekliyor: “Bu yapılan eylemde belki biz istediğimizi kazanarak belki de kazanamayarak evlerimize döneceğiz, ama ben inanıyorum, bu eylem Türkiye’ye, işçilere çok şey kazandırmıştır. Artık işçiler daha çok hak arayacak bence...”
* * *
Sizler bu yazıyı okurken, hükümetin işçilere 4C’ye geçmeleri için verdiği sürenin sonuna gelinmiş olacak.
Yani Başbakan’ın da icazet verdiği polis müdahalesi ihtimali kapıda. Yeniden İzmir Palas’ta sobanın üzerinde fokurdayan çaydanlık geliyor aklıma.
Direniş sonlanıp çadırlar söküldüğünde, çaydanlığı sobanın üzerinden, evlerine mutlu dönecek işçiler indirsin istiyorum. İstiyoruz...
Çok şey mi?...